Instances translate Turkish
259 parallel translation
For instances, look here.
Örneğin, buraya bak.
Verily the works of those gone before us have become instances and examples to men of our modern day, that folk may view what admonishing chances befel other folk and may there... from take the warning.
Doğrusu, bizden önce gitmiş olanların yaptıkları örnek oldu ve halkın ve diğer insanların kendisini hangi fırsatların beklediğini görebilmesi için alınan ibretler, günümüzün modern insanına örnek teşkil etti. BİNBİR GECE MASALLARINA GİRİŞ
Your Majesty, I've come to lay at your feet feelings of the deepest gratitude... for the benefactions which your bounty has heaped upon my house... and of which many instances are given me at every step I take into your realms.
Majesteleri, ihsanınızın evime sunduğu tüm bu iyilikler... ve imparatorluğunuza attığım her bir adımda bana verilen tüm bu şeyler adına duyduğum en derin şükranlarımla ayaklarınıza kapanmaya geldim.
Other instances of high elations are when he plays his tuba, when he writes his poetry, when he chases fire engines in a desire to help humanity.
Aşırı neşelilik haline diğer örnekler tuba çaldığı ve şiir yazdığı anlar, insanlara yardım etme amacıyla itfaiye arabalarını kovalaması.
It brings up the dreadful, unfounded suspicion... we must carry to our tombs, as it is utterly untenable, that the coachman in both instances... need I say more?
Yoksa mezara dek götürmemiz gereken korkunç ve temelsiz şüphelere yol açar, çünkü her iki örnekteki o faytoncu baştan aşağı çürümüş... daha fazla söylememe gerek var mı?
We're separated by many years, Father O'Malley... which could be the reason why we haven't seen eye to eye in many instances.
Aramızda çok yaş var Peder O'Malley, bazı konularda farklı düşünmemizin sebebi bu olabilir.
With courtesy and with respect enough, but not with such familiar instances, nor with such free and friendly conference, as he hath used of old.
Kibarlığına, saygısına diyecek yoktu. Ama eski senli benli konuşma havasını,.. ... dost teklifsizliğini bulamadım doğrusu.
I can cite a dozen other instances such as the one that Mrs. Pryor went through.
Bayan Pryor'un yaşadığı gibi bir düzine örnek aktarabilirim.
In most instances, do it right well.
Çoğu durumda da doğru kararlar alıyorlar.
We must record that in most instances...
Şu an bunu vurgulamamız lâzım.
I will have to deal firmly with it in certain instances.
Bazı durumlarda bu konuyla güç kullanarak uğraşmayı düşünüyorum.
You can't predict anything in these instances... but he could come out of that coma at any time.
Bu gibi durumlarda her an yeni gelişmeler olabilir. Baban her an komadan çıkabilir.
Tell me of instances where work can be done better... or where improper practices prevail.
- İşin daha iyi yapılabileceği... yada uygun olmayan tatbikatların yapıldığı anları bana bildirin
The fighter had eyes and, in a great many instances, the fighter had a pretty competent fella at the controls.
Avcı uçağının gözleri vardı ve birçok kez uçağın kontrolü işinde ehil arkadaşlarca kontrol ediliyordu.
A second body was found in the ditch near... the perimeter of the cemetery, subsequent investigation has... revealed at least a dozen empty crypts, and it's clear more... will turn up as the probe continues deputies report... that in some instances, only parts of the corpses have been... removed.
Mezarlığın hemen dışındaki bir hendekte ikinci bir ceset daha bulundu ve ardından yapılan araştırmalarda en az bir düzine boş mezara rastlandı. Araştırma ilerledikçe daha fazlasının da ortaya çıkacağına kesin gözüyle bakılıyor.
And I've heard, seen such instances... where one misplaced word can destroy relationships that have lasted years
Ve duyduğuma göre, öyle durumlarda bir tane yanlış kelime bile, yıllarca ilişkileri etkiliyormuş.
I observed instances of predation... which involved the unmistakable behavior of hunters.
Babunları, aşikar bir şekilde avlanırken... gördüğüm zamanlar oldu.
- He cites 14 other specific instances of exchanges of heroin between Ciello and himself and other perpetrators and says he bought you three automobiles.
- Ayrıca 14 iddiası daha var. Bunlar da yine... Dedektif Ciello, kendisi ve birkaç başka isim arasında geçen eroin alışverişleriyle ilgili.
Ciello is a law officer who has admitted to over 40 instances of perjury.
Ciello, 40'ın üstünde olayda yalancı tanıklık etmiş... bir kanun adamı.
We've never had any casualties in these instances before.
- Ne oldu orada? Bu gibi durumlar da daha önce asla bir kayıp yaşamadık.
All day, as a matter of cold fact. And a lot of instances, Pop, facts about my life came back to me.
Tüm gün... bir sürü şey olaylar... gerçekler baba gözümün önünden geçti.
But our experience, in several instances where we were able to tell people, showed that it was of no use.
Ancak çoğu kez edindiğimiz deneyimle bunda bir fayda olmadığını gördük.
In all five instances, Montague through Nash, I found a death certificate for a kid with the same name who died at birth, years before he pretended to sign for his inheritance.
Montague'den Nash'e kadar 5 aile içinde aynı isimde ölü doğan bir çocuğun ölüm belgesini buldum.
In many instances, we don't know their identities.
Çoğu olayda kimliklerini bile bilmiyoruz.
My reports to Starfleet document the circumstances of those instances.
Yıldızfilosu'na yolladığım raporlarda, içinde bulunduğum şartların hepsini belirtmiştim.
I came in everybody's interest to avoid this matter from going beyond this diocese and leading us to appeal to higher instances.
Bu meselenin piskoposluk bölgesinin... ötesine geçmesini engellemek ve yüksek dereceli bir mahkemeye başvurmamız için... halkın dikkati benim üzerimde.
There are instances when having an empath along is helpful.
Yanında empat bulundurmanın yardımcı olduğu durumlar var.
Could it be that these instances of discrimination are in fact misunderstandings that have been blown out of proportion?
Bu mu olmalıydı bu ayrım örneklerinin gerçekte yanlış anlaşılan ve gerçekle örtüşmeyen?
He didn't talk to me about drugs very much... except these instances when he would excuse himself... and then - it was interesting.
Benimle ilaçlar hakkında pek konuşmazdı. Kendini hoş gördüğü zamanlar hariç. Çok ilginçti.
Isn't it strange that in two Borg attacks, we have been the nearest ship in both instances?
İki Borg saldırısı ve her ikisinde de Atılgan'ın olaya en yakın gemi olması, size de garip gelmiyor mu?
In each of the instances we contacted a temporal fragment, we were integrated into its time.
Zamansal parçalanmaya temas ettiğimiz her üç örnekte de parçalanmaların zamanıyla da bütünleştik.
- In some instances...
Bazı durumlarda- -
It has already done so in 32 instances.
Bu 32 örnekte olduğu gibi.
In three separate instances now, it's assaulted you.
Şu an üç farklı olay var ve hepsinde de sana saldırılıyor.
In catechism, we learned of instances like this... so called "incorruptibles" whose bodies wouldn't decay and who emitted a smell of flowers.
Hıristiyan ilmihalinde, buna benzer şeyler öğrendik. "Bozulmazlar" denilen kişilerin vücutları çürümez ve çiçek gibi kokarlar.
The instances that second marriage move are base respects of thrift, but none of love.
İkinci evliliğe kadını sürükleyen şey aşağılık bir hesaptır, sevgi değil.
In two instances, traffic was stopped for hours... once at the Brooklyn Bridge and once at the Queens Midtown Tunnel.
Trafik iki kez saatler boyunca durdurulmuştu. Bir kez Brooklyn Köprüsü'nde.
'Past instances in which I professed to like you were fraudulent.'
Geçmiş örneklerde açıkça hilebaz olduğunu söylemiştim.
But there have been instances when artificial blood was unavailable, and existing blood cells were genetically altered for interspecies transfusions.
Ama gerekli işlemlerden geçirilip, yapay kan işleme hazır hale getirildiğinde, mevcut olan kan hücreleri nakil işine, direnmeyecektir.
We duplicated a power module to exact specifications on several occasions, but in all instances, the energy output of the new module was insufficient to operate a unit.
Tam olarak detaylandırılmış bir halde güç modülünü kopyaladık ama yeni birim için enerji çıkışları yeterli olamadı.
well, I have heard of instances where members of some alien races have been affected by the slight telepathic field we generate, but nothing as intense as what your Lieutenant has described.
Şey bazı yabancı ırkların telepatik alanımızdan etkilendiğini duyduk ama hiçbirisi sizin Yüzbaşınız kadar yoğun değildi.
There have been instances of Vulcans mating with members of other races.
Vulkanların, başka ırklara üye kimseler ile çiftleşebildiğinin örnekleri var.
There's been instances where N.A.M.-37 has mutated.
NAM-37'nin mutasyona uğradığı bazı vakalar var.
There are some instances where you may be ahead of us.
Bazı hususlarda bizden önde olabilirsiniz.
There may be some instances, for example, color television, where we're ahead of you.
Bizim sizden önde olduğumuz bazı örnekler de olabilir, örneğin renkli televizyon.
We've been lucky enough to capture these instances on film.
Bu anları görüntüleme şansını elde edebildik.
So you can't corroborate any instances of sexual harassment?
Cinsel taciz örneklerini doğrulayamaz mısın?
It's one of the few instances in my overly articulated, exceedingly verbal life where it is perfectly appropriate, if not preferable, to shut up.
Aşırı derecede açık, fazlasıyla sözlü olmayan bir seks hayatı bence kesinlikle uygun, ona yeterli gelmiyorsa benim derdim değil.
Lee will spend, in some instances, up to four days filming what will turn out to be only a five-minute fight sequence.
Sonunda sadece 5 dakikalık bir dövüş sahnesi olarak izleyeceğimiz bazı sahne çekimleri için Lee kimi durumda 4 gününü harcayacaktır.
I'm saying, in certain instances, a person can lose control, that's all!
Söylediğim, bazı anlarda insan kontrolünü kaybedebilir, hepsi bu!
Have you had sexual relations in the past and if so, were there any instances of unprotected sex?
Geçmişte hiç cinsel ilişkin oldu mu ve eğer olduysa, hiç korunmasız seks yaptın mı?