Insufferable translate Turkish
273 parallel translation
It's you who are vain and insufferable.
Kibirli ve katlanılmaz olan sensin.
I hope you will never understand what it is to be smothered by a love which has become insufferable.
Umarım aşkın boğuculuğuna tahammülsüzlüğü hiç öğrenmezsiniz.
Insufferable creature!
Sefil şey!
From now on, you and me is gonna be insufferable.
Bu andan itibaren ben ve sen ayrılmayız.
It's really insufferable snobbery.
Ne burnu büyük kadın.
Oh. You sorry, insufferable nincompoop.
Seni, acınası sefil yaratık.
How much longer do you think we can stand this insufferable heat stifling in summer and freezing in winter.
Daha ne kadar bu yazın boğucu ve kışın dondurucu ısıya dayanabileceğimizi düşünüyorsun?
Man's becoming insufferable.
Bu adam katlanılmaz olmaya başladı.
The man's insufferable.
Adam katlanılmaz.
It's insufferable to be on the brink of a discovery and to be turned back.
Bir keşfin eşiğinde olmak ve geri dönmek, katlanılmaz.
Why, you're an insufferable snob incapable of recognizing genuine character.
Sen katlanılmaz bir züppesin! Gerçek karakteri tanıyabilme yeteneğinden mahrumsun.
You insufferable egomaniac!
Seni iğrenç egoist manyak!
I was so insufferable that I smashed my hand through a window so I wouldn't dream of being a soloist anymore.
Öyle dengesiz biriydim ki, solo çalma fikri aklımdan çıksın diye elimi pencereye sıkıştırmıştım.
Together, they're insufferable.
Birlikte olduklarında çekilmezler.
You mustn't weaken, you, so certain of yourself when you came here with your wit and your sacred hands and your insufferable conceit.
Sen mi zayıf düşmemelisin? Sen ki, zekânla, kutsal ellerinle ve katlanılmaz kibirinle kendinden o kadar emindin.
This is insufferable.
- Buna katlanamıyorum.
He's insufferable and wears long ties.
Tahammül edilemez biri ve uzun kravatlar takar.
Besides, you're an unusually insufferable young man who thinks he's really something.
Ayrıca, sen kendini bir şey zanneden, aşırı derecede çekilmez genç bir adamsın.
From now on, he'll be insufferable.
Bundan sonrası zor olacak.
A rebellious, insufferable doctrine.
İsyankar, katlanılmaz bir öğreti.
If I ever catch you again, you mangy, insufferable brute, I'll... I'll... I'll tear your head off!
Seni bir daha yakalarsam seni iğrenç, dayanılmaz canavar kafanı kökünden kopartırım!
I'd never spoken to you and I thought you looked insufferable.
Seninle hiç konuşmamıştım ve senin katlanılmaz göründüğünü düşünüyordum.
Johan had a rather highly publicized affair with a pop singer which gave him a certain image and made him insufferable.
Johan bir pop şarkıcısıyla epeyce tartışılan bir ilişki yaşıyordu..... ve bu ilişki ona belirli bir imaj vermiş ve onu katlanılmaz kılmıştı.
Yes, yes, he is insufferable at times.
Evet, evet, bazen dayanılmaz oluyor.
She may grow up to be insufferable, full of complexes.
İleride telafisi olmayan problemler yaşayabilir.
You were pretty insufferable last night.
Dün gece oldukça çekilmezdin.
There goes the most insufferable man in the world.
İşte dünyanın en dayanılmaz adamı gidiyor.
I need you like any goddamned insufferable disease I can name!
Adını koyamadığım bir hastalık kadar ihtiyacım var sana.
For years, that insufferable pipsqueak has interfered with my plans.
Yıllar boyunca o çekilmez iğrenç şey planlarıma engel oldu.
I can just see that insufferable grin on his smug face.
O kendini beğenmiş suratındaki dayanılmaz sırıtışı görebiliyorum.
It was a sunny, cloudless June day, but over these bare highlands blew a fierce, insufferable wind.
Güneşli, bulutsuz bir haziran günüydü ama bu çıplak yüksek bölgenin tepesinde hiddetli bir katlanılmaz rüzgar esiyordu.
We can thank our lucky fate, which will rescue us for a few hours from the insufferable fatigues of idleness.
Bizi birkaç saatliğine de olsa işsizliğin dayanılmaz külfetinden kurtaracağı için şanslı kaderimize minnet duyabiliriz.
You're so insufferable!
Dayanamıyorum artık!
But on hot summer days... it must have been insufferable for him.
Sıcak yaz günleri... dayanılmaz olmalıydı.
Where is that insufferable son of a bitch?
Nerede o kahrolası piç?
What an insufferable ride!
Ne çekilmez bir süreç!
You insufferable fools.
Sizi çekilmez aptallar.
But he did have a certain charm... in an insufferable kind of way.
Ama kendine has, karşı koyulmayan cezbediciliği de yok değildi hani.
Insufferable friends.
Dayanılması güç arkadaşlar.
This delay is insufferable!
Bu gecikme kabul edilemez, Yarbay.
Since he's been on billboards and the side of buses he has been an insufferable pig.
Evet, panolarda ve otobüslerin yanlarında reklamları çıktığından beri çekilmez bir domuz oldu.
You either serve me... or you can join these insufferable dingledorks!
Ya bana hizmet edeceksiniz ya da bu acınacak haldeki ucubelere katılacaksınız!
In fact, D'Annunzio was a warmonger, unworthy of imitation due to the insufferable vulgarity of his ideas.
Aslında o, bir savaş kışkırtıcısıydı, Fikirlerine yansıyan dayanılmaz kabalıktan bahsetmek bile istemiyorum.
Insufferable conceit!
Dayanılmaz bir kibir!
Insufferable presumption!
Dayanılmaz varsayım!
Insufferable!
Dayanılmaz!
She had better had stayed home! Assistance is impossible, and condolence insufferable.
Lydia evde kalsaydı daha iyiydi. yardım imkansız, acı dayanılmaz.
- Insufferable man!
- Katlanılmaz herif!
Certainly a well-deserved one considering what an insufferable prig someone has been today!
Tam da sabahtan beri katlanılamaz bir ukalalık sergileyen kişinin hak ettiği türden bir şey.
If they get any worse, it'll be insufferable.
Bir şey daha isterlerse iyice katlanılmaz olacaklar.
Insufferable lout.
Kendini beğenmiş hödük.