English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ I ] / Insular

Insular translate Turkish

33 parallel translation
Don't be so insular.
Bu kadar dar görüşlü olma.
Tell Teresa, she should rent an insular villa near the italian border. Be right back.
Hemen geliyorum.
Do you think the American workers are gonna be led by the Russian federations? Or an insular Italian like Louis Fraina?
Amerikalı işçiler Rusya Federasyonları'nın ya da Louis gibi dar fikirli İtalyan'ın peşinden gider mi sence?
You must think Caldonia very insular, Mr. Ral.
Caldonia'yı çok dar görüşlü düşünüyor olmalısınız Bay Ral.
They simply couldn't be as insular as before.
Basitçe, önceki gibi dar görüşlü değillerdi.
He's chosen a culture that's traditionally insular, particularly among the older generation.
Geleneksel olarak dar görüşlü bir kültürü seçiyor. Özellikle de eski nesil arasından.
And then if I don't like it or don't 100 percent embrace it, then I'm just being a selfish, you know, insular asshole.
bencil, dar kafalı götün teki oluyorum.
Her disappearance has already intensified scrutiny into rumored atrocities within the insular Romanian republic.
Ortadan kayboluşunun nedeni, dar görüşlü Romanya Cumhuriyeti'ndeki acımasızca yapılan araştırmalar olabilir.
It's a very insular world.
Çok dar görüşlü bir dünya.
The 2 dead women lived insular lives.
- Kadınların kapalı bir yaşamı vardı.
Desert dwellers are very insular.
Çöl yerleşimcileri oldukça dar kafalılar.
You know, Brady, there's a whole world out there, and we can't be insular.
Biliyorsun, Brady, bütün dünya orda dışarıda. Ve biz tecrit edilmiş olamayız.
At least I'm not one of those insular gay men, who throws himself into his work, and devotes himself to people who can never love him back romantically.
En azından işine yoğunlaşan ve kendini insanlara adayan ama duygusal anlamda onlardan bir karşılık alamayacak olan eşcinsellerden biri değilim.
Your insular perception of reality is your worst enemy right now.
Şu anda sizin gerçek hakkındaki dayanaksız kabulleriniz en büyük düşmanınız.
Muslim population in the US is not radicalised the way it is in Western Europe, is largely the result of the fact that we honour faith so much in our discourse that the community has not become as insular and as grievance-ridden as it has Ö
Ama birisi, ABD'deki Müslüman nüfusun Batı Avrupa'daki gibi köktencileşmemiş olmasının nedenini büyük oranda, bizde inancın çok saygın bir yeri olmasına ve böylece onların Batı Avrupa'da olduğu gibi kendi içine kapanıp... ... sorunlarla boğuşmak zorunda kalmamış olmalarına bağlıyordu. Batı Avrupa'daki gibi.
The unsub simply twisted And distorted traditions To become entirely insular.
Şüpheli geleneklere bağlanıp kesin uyum sağlamış.
You know, after, after a while I realized it's not that they're all total snobs, it's just they are insular.
Ama tamamen züppe olmadıklarını anladıktan sonra... Daha çok ayrıklar.
I'm doing my annual anterior insular cortex diagnostic, and though it may sound simple, it's actually a very complicated, super-specific imprint and I need head of security to sign off on a subject.
Yıllık ön beyin kabuğu kontrol taramasını yapacaktım. Kulağa basitmiş gibi geldiğini biliyorum ama ama bunun için çok karmaşık bilimsel kopya kişiliği olan... bir bebeğe ihtiyacım var. Bunu da güvenlik şefinin onaylaması gerekiyor.
S-s-severe trauma produces lesions in the insular cortex, usually after a stroke.
Şiddetli travma insulada lezyonlara yol açar, bu da genelde felç sonrası olur.
But the world began to be more conscious of itself in the larger sphere than just simply the insular sense of whatever your own neighborhood was, whether it was in the mid-west or Hollywood, suddenly there was a more universal consciousness.
Ama dünya, daha çok bilinçlenmeye başlamıştı. Mahallemizle sınırlı olan dar görüşümüz orta batı ya da Hollywood'dan çıkıp, evrensel bir bilinci fark eder olmuştu.
I know it's awful and insular and caused 35 deaths, but I had friends.
Bunun çok kötü ve dar görüşlü gözüktüğünü ve 35 kişinin ölümüne sebep olduğunu biliyorum.
Anonymous has never been about getting media attention, or getting all of this attention towards it, which means it's a community, a pretty, sometimes, insular community, that is kinda kept to itself, to make jokes and make content,
Anonymous hiç bir zaman medyanın dikkatini çekmeye çalışmamıştır, veya tüm dikkati üzerine çekmeye çalışmamıştır. Bu da bazen içe dönük, bir topluluk olduğunu gösteriyor. Bunu biraz kendisine saklıyordu, kendi içinde espriler, yorumlar yapıyordu.
They are nomadic, insular group of people whose members consist of generations of families raised in the same lifestyle.
Onlar göçebe bir şekilde ve aileleri bu hayatın nesillerdir üyesi olan insanlardan oluşuyorlar.
My notions are small, insular.
Benim fikirlerim değersiz ve sığ.
That's the anterior insular cortex, the portion of the brain that processes empathy.
Burası anterior insular korteks. Beyinde empatinin işlendiği yer.
Anterior insular cortex.
Anterior insular korteks.
Anterior insular cortex is missing just like the last one.
Diğeri gibi bunda da anterior insular korteks alınmış.
Interior insular cortex is missing, just like the last one.
Diğeri gibi bunda da anterior insular korteks alınmış.
Oxford's a self-regarding sort of place, insular.
Oxford kendini diğerlerinden ayrı tutan bir okul. Bir adacık gibi.
Well, after a long and glamour-free career as an analyst here at Interpol, we found that the criminal world had become more insular.
İnterpol'de analizci olarak geçirdiğim uzun ve sıkıntılı bir kariyerden sonra suç dünyasının daha da tecrit edilmiş olduğunu fark ettik.
It's an insular and solitary world for Miss Brown, just her and her books.
Bu, Bayan Brown ve kitapları için apayrı ve ıssız bir dünyaydı.
You may get a little insular, but it's good for team building.
Gerçeklikten biraz izole kalabiliyorsun ama bu, takım ruhu oluşturmak için önemli.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]