English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ I ] / Intangible

Intangible translate Turkish

98 parallel translation
The victim becomes, in a sense, mediumistic a vehicle for all the intangible forces in operation around her.
Bazen kurban, medyumsal özellikler kazanabilir etrafında bulunan görünmez varllıklar için bir aracı haline gelir.
His research goes deeper than the brain into something more intangible than the mind.
Araştırması beynin akıldan daha soyut derinliklerine doğru iniyor.
I can see intangible things.
Ben manevi şeyleri görebiliyorum.
Your intangible value to the province cannot be reckoned in dollars and cents.
Sizin uzmanlığınızın manevi değeri dolar ve sentlerle karşılaştırılamaz.
- Intangible.
- Çıkmaz.
Leadership is intangible.
Önderlik, elle tutulabilen bir yetenek değildir.
Dressed all in white, she is virgin, pure, superior... flitting from place to place... insubstantial as thistle down... intangible as a summer's breeze.
Beyaz giydiğinde, bir bakire gibi saf ve üstün olur. Bir orada bir buradadır. Pamuk kadar hafif, bir yaz havası kadar uçucu ve bir anda, kar kadar pırıItıIıdır.
This is the principle of commodity fetishism, the domination of society by... "intangible things as well as by tangible things," that reaches its absolute fulfillment in the spectacle.
Metanin fetisizmi, toplumun "elle tutulamaz seylerle oldugu kadar elle tutulabilir seyler" araciligiyla egemenligi, esas basarisini gösteride elde eder ;
It's so intangible.
Çok soyut bir şey.
Something has changed in a secretive and intangible way.
Anlaşılmaz ve gizemli bir şekilde bir şey değişmişti.
What good is intangible, something I can not explain.
İyi bazan esrarengiz, bazan açıklayamadığım bir şey.
intangible. Mm-hmm.
Manevi değeri olan.
There were other more intangible concerns as well.
Daha soyut başka endişelerimiz de vardı.
How do you spell "intangible"?
Soyut'u nasıl hecelersin?
Scully, so many of the things that we investigate are so intangible, but this creature... it exists within the specific earthly confines of this lake, and I want to find it.
Scully, birçok soyut şeyi araştırdık. Ama bu yaratık bu gölde yaşıyor...
We have an... intangible element on the field right now and there's no telling what she might do.
Şu anda saha da... soyut bir elementimiz var... ve onun ne yapabileceğine dair bilgi yok.
Organized religion destroys who we are... by inhibiting our actions, by inhibiting our decisions... out of fear of some intangible parent figure... who shakes a finger at us from thousands of years ago... and says, "Do it- - Do it and I'll fuckin'spank you!"
Organize din, binlerce yıl öncesinden bize parmağını sallayıp,... "Dediğimi yap... Dediğimi yap, yoksa kıçına şaplağı yersin!" diyerek... kendi özgür irademizle karar almamıza ve istediğimiz gibi hareket etmemize engel oluyor.
But one of the drawbacks to being intangible... is that you have no say in the editorial process.
Elle tutulamamanın bir sakıncası makale yazarken tasvir edecek bir şeyin olmamasıdır.
Are you trying to recapture some intangible feeling from childhood... when you dreamt of glamorous cities just out of reach?
Çocukluktan kalma bir hissi mi yakalamaya çalışıyorsun? Şaşaalı şehirleri hayal edip, oralara varmaya mı çalışıyorsun?
The kind of love that makes you feel... that intangible joy in the pit of your stomach...
İnsanı inanılmaz şekilde... sevinçten uçuran, yüreğini hoplatan, içini... kıpır kıpır eden midesine kramplar sokan.
You know how tone is intangible?
Tadın fiziksel olmadığını biliyor musun?
Todd does seem to have those other intangible qualities as well- - the kind that make women love him and men wish they were women.
Todd'da diğer yeteneklerden de var gibi gözüküyor- - kadınların sevdiği ve erkeklerin kadın olmak istedikleri.
But when it gets really interesting, I think, is when we use that same system of symbols to communicate... all the abstract and intangible things that we're experiencing.
Ama galiba gerçekten de ilginç olan şu : ... yaşadığımız tüm soyut ve kavranamaz şeylerde iletişim kurmak için aynı simgeler sistemini kullanıyoruz.
And so much of our experience is intangible.
Ve deneyimlerimiz o kadar kavranamazdır ki.
There's also the intangible issues about why things were designed a certain way.
tabii bunun yanında bazı şeylerin neden öyle dizayn edildiği gibi unsurlar da var.
MR MULWRAY TOOK AIM AT ONE OF ADAM'S MEN, THE MAN WENT INTANGIBLE, MR MULWRAY SHOT THROUGH HIM, WHICH IN TURN ALLOWED THE MAN TO ESCAPE.
Bay Mulwray, Adam'ın adamlarından birine hedef aldı, adam soyut hale geçti, Bay Mulwray ona doğru ateş etti, üstelik bir de kaçmasına izin verdi.
One of the men seemed to be able to go from intangible to massive at will.
Adamlardan biri istediği zaman soyut halden kitlesel hale geçebiliyordu.
Where were you when they decided heaven Was a more intangible idea And couldn't You couldn't really get there?
Neredeydin ; cennetin manevi bir düşünce olduğuna ve gidebileceğin bir yer olmadığına karar verdikleri zaman.
Belief is intangible.
İnanç manevidir.
So how can you continue to see the world as real... if the self that is determining it to be real is intangible?
Dünyayı gerçek olarak görmeye nasıl devam edebilirsin ki? Onun gerçekliğini tayin eden öz, maddi değilken.
Quantum mechanics allows for the intangible... phenomenon of freedom... to be woven into human nature.
Kuantum mekaniği, insan doğasının içine örülmüş olan özgürlük olgusunu hesaba katar.
I walked worlds of smoke and half-truths, intangible.
Dumanlı ve yarı gerçek dünyaları gezdim.
I know it's intangible, but I can feel it...
Elle tutulamaz olduğunu biliyorum, ama bunu hissedebiliyorum...
You don't believe in something intangible.
Soyut bir şeye inanamazsın.
Love is intangible and ugly.
Aşk, soyut ve çirkindir.
- The sensation of a souvenir... intangible.
Zihninizden silinen bir hatıra gibi...
These intangible types can be tricky. Uh-huh.
Bu soyut tipler zorlu olabiliyor.
All that insight into the intangible enigma of human behavior... and you zone in on the banal and tangible.
Bunların hepsi insan davranışının anlaşılmaz bilmecesi içinde ve içinde olduğun bölge banal ve anlaşılır.
To understand how something as intangible as thin air protects us from meteors, you need to find a meteorite that has survived its fall to Earth.
İnce hava gibi elle tutulamayan bir şeyin bizi meteorlardan nasıl koruduğunu anlayabilmek için Dünya'ya ulaşabilmiş bir meteor bulmanız gerekir.
Invisible, intangible, inaccessible!
Görünmez, anlaşılmaz, gidilemezdi.
In the 1800s, for example, children rarely asked for more than one item and usually these items were of a intangible nature.
Örneğin, 1800'lerde, çocuklara birden fazla dileği olup olmadığı sorulmazdı ve genellikle dilekleri maddiyattan uzak, manevi şeylerdi.
"to any and all assets, tangible and intangible... to my share of the Covenant List of South Carolina, Limited."
Güney Carolina Mukavele Listesi Ltd. şirketindeki sermayeme. "
Some intangible thing like that.
Ya da benzeri soyut şeyler.
How can you measure intangible things like nurturing?
Fiziksel varlığı olmayan hisleri nasıl değerlendirirsiniz?
So man is an individual memory system only because of his intangible memory.
Yani, "insan" sadece, soyut hafızası sayesinde birey oluyor.
"intangible, immeasurable and yet without it, the heavens would fall."
... elle tutulamayan, ölçülemeyen ama o olmadan gökyüzü dağılır. "
Of course not, religion creates nothing except intangible emotional solace for those who require it.
Din ihtiyacı olanlara ruhani ve duygusal teselli sağlamaktan başka bir iş yapmaz.
Happiness is intangible, an emotion.
Mutluluk elle tutulamaz, bir duygudur.
- It has intangible value for me.
- Manevi değeri var benim için.
Mine has intangible value for me too.
Benimkinin de benim için manevi değeri var.
The great intangible.
Varlığı olmayan büyük şey.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]