English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ I ] / Intent

Intent translate Turkish

1,989 parallel translation
I, the Emperor, hereby announce to my good people that I have instructed my government to accept the terms of the Potsdam Declaration and inform America, Britain, China and the Soviet Union of my intent.
İmparatorunuz olarak, Potsdam Deklarasyonunun şartlarını kabul ettiğimi talimatlarımı hükümete bildirdiğimi, bu vesileyle tüm halkıma duyuyorum. Ayrıca bu kararımı Amerika, İngiltere, Çin ve Sovyetler Birliği'ne bildirdim.
It is our intent to prove that the defendant abused his power to bend space and time selfishly and repeatedly for his own personal gain, and with a blatant disregard for the consequences on the space-time continuum.
Amacımız davalının kişisel amaçları için gücünü suiistimal ettiği ve bencillik ederek defalarca zaman ve mekanı büktüğünü kanıtlamak. Ve uzay-zaman süreminin sonuçlarına küstahça aldırış etmemesi.
Your father came to this carnival with a gun, Intent on using it.
Baban karnavala bir silahla geldi niyeti de silahı kullanmaktı.
You mistake intent.
Yanlış anladın.
Thank you, Your Honour. lt might seem like a simple technical mistake, but the State will prove there was malicious intent...
Teşekkür ederim, sayın yargıç.Küçük bir teknik hata gibi görünebilir ama burdaki kötü niyeti kanıtlayabiliriz.
My son, you do what all of us intent but can not dare to do.
Hepimizin aklından geçeni, ama kimsenin yapmaya cesaret edemediği şeyi yapıyor.
Yes, "you do what all of us intent but can not dare to do".
[TELEFON ÇALAR] Evet, "Hepimizin aklından geçeni... ama kimsenin yapmaya cesaret edemediğini yapıyor."
Intent, disregard.
Kasıt, aldırmazlık.
Our purpose in the Korengal... they had a road, and the intent was this road to go through the Korengal and go out to Chowkay Valley to be able to connect the locals where they can have an easy route up towards the Pech River Valley.
Korengal'daki amacımız... onların bir yolu vardı, ve bu yoldaki amaçları, Pech River Vadisi'nin üstündeki yolları almak için yerli halkla temas kurup Kolengal'in içinden geçip, Chowkay Vadisi'ni kullanarak oraya ulaşmak.
Yeah, well, my intent was to destabilize... In the physics sense.
Evet, niyetim fiziksel anlamda dengeni bozmaktı.
And it's also why the Prelate is so intent on keeping you here.
Ayrıca Başrahibe'nin seni burada tutmakta o kadar ısrarcı olmasının sebebi de o.
Every action that I made was with that intent,
Yaptığım her davranışımı da bu niyetle gerçekleştirdim.
If they prosecute me for trespassing With criminal intent, That's considered a felony.
Haneye tecavüze teşebbüsten bana dava açılırsa bu ağır suça girer.
Of all the things I learned after 9 / 1 1 about terrorism intent, the most startling discovery for me personally was realizing that they were trying to build a bomb.
11 Eylül sonrası terörizm hakkında öğrendiğim şeyler arasında bana göre en ürkütücü olanı,... bir bomba yapmaya çalıştıklarını fark etmekti.
It is our intent to prove that the defendant abused his power to bend space and time selfishly and repeatedly.
Asıl amacımız davalının bencilce ve defalarca uzay ve zamanı değiştirmek için gücünü suiistimal ettiğini kanıtlamak.
I left embarrassed, intent on never being jealous again.
Bir daha hiç kıskanmamaya söz vererek, utanç içinde gittim.
Your intent, not so much.
Ama amacın, pek değil.
He got 15 years for possession with intent from judge Michael Reardon.
Yargıç Michael Reardon onu uyuşturucu bulundurmaktan 15 yıl hapse mahkum etmiş.
I just want his signature in blood on this letter of intent by Sunday.
Tek istediğim bu niyet mektubunu, rızasıyla imzalamış olması!
I came here my senior year, some dude knocked me out. I woke up the next morning, saw the signed letter of intent and said, "well, shit, I guess I'm going to B.M.S."
Lise son sınıfta buraya geldim elemanın biri çaktı yumruğu sabah uyandığımda niyet mektubunu imzaladığımı gördüm ve "hasiktir, galiba BMS'e gidiyorum." dedim.
I'm loose in New York City dressed like a harlot, the love of my life is nowhere to be found, and I'm actively seeking the help of a man who spent the best part of the'80s intent upon killing me.
Bir fahişe gibi giyinmiş halde New York sokaklarında dolaşıyorum hayatımın aşkı bir yerlerde bulunmayı bekliyor ve ben de 80'lerin en güzel yıllarını beni öldürme amacı güderek harcamış birinden yardım bekliyorum.
I'm going to ask Miss Rio her genuine intent. I'm going to propose to her, and if she turns me down, I'll give up then and there.
Bayan Rio'ya gerçek niyetini soracağım ve ona teklif edeceğim, eğer reddederse bundan vazgeçeceğim.
Why are you so intent on throwing your life away?
Hayatını bir kenara atmaya niye bu kadar kararlısın? - Anne- -
Burgess and Gallant were arrested together on a charge of possession with intent to supply crack cocaine.
Burgess ve Gallant kokain temin etme ve bulundurma suçuyla beraber tutuklandı.
Enough to get her on intent to sell, we get lucky.
Satmaya niyetten içeri alabiliriz, şanslı günümüzdeyiz.
- The top floor of Craig's building is in reality an alien space ship, intent on slaughtering the population of this planet.
- Craig'in binasinin üst kati aslinda gezegenin nüfusunu katletme niyetinde olan bir uzay gemisi.
Four point two grams of crack cocaine... you were just short of intent to distribute.
4,2 gram kokain, dağıtma niyetinden paçayı zor kurtarmışsınız.
Our state's attorney seems intent on retrying me, no matter how thin the evidence.
Eyalet savcımız elindeki kanıtlar ne kadar zayıf olursa olsun, beni tekrar yargılamaya niyetli.
Plus, the crosshairs you drew on Brooks's photo speaks to malicious intent.
Artı, Brooks'un fotoğrafının üzerine çizdiğin çarpılar ; kötü niyet göstergesi.
You can't prove malicious intent.
Kötü bir kasıt olduğunu kanıtlayamazsınız.
And it gets even weirder. If I take a sip of my drink..... and pinch off the top, then it seems nature is so intent on stopping me that even the law of gravity is suspended.
Ve daha daha garibi, eğer içeçeğimden bir fırt çekersem ve ucunu sıkarsam doğa beni durdurmak için o kadar kararlıdır ki kütle çekim kanununu bile devre dışı bırakılır.
Convenient, though, that she seems intent on taking out everyone between you and the top job at Harrington Media.
Doğrudur ama o, sen ve Harrington Medya'nın en üst düzeyindekileri öldürmeye karar vermiş görünüyor.
And I'm here because I'm intent on writing a story about the realities of police investigation.
Polis soruşturmalarının gerçekliği üzerine bir yazı hazırlayacağım.
This is a notice of intent to foreclose.
Bu bir haciz bildirimi.
Oh, yeah? And would y'all please take a look for a suicide note and anything that shows intent to stab his son to death?
Lütfen intihar notu veya oğlunu bıçaklayarak öldürme niyetini gösteren bir şey var mı bakın.
It seems her father was intent on killing all his children today, so now I'll be investigating your victim for murder, and you can leave.
Anlaşılan babası bugün bütün çocuklarını öldürmeye niyetliymiş,.. ... yani kurbanını cinayetten soruşturacağım, sen gidebilirsin.
Inhalation is the fastest way to poison all those people with sarin, if that's Scott's intent.
Mac, bu insanları Sarin gazıyla zehirlemek istiyorsa,... zehrin solunması en hızlı yol olacak.
I have spent the last "year"... as a multidimensional wavelength of celestial intent.
Üzgünüm ama geçtiğimiz yılı birçok boyutta kutsal işler yaparak geçirdim.
Uh, Derrick flew up to Maine this week to sign his letter of intent. He brought this back for me.
Derrick bu hafta niyet mektubunu imzalamak için Maine'e gitti.
They'll simply sign a declaration of intent to act only at the government's behest.
Basit bir şekilde hükümetin yararına çalışmak için gönüllü oluyorsun.
I sensed powerful negative intent.
Güçlü bir olumsuz niyet hissettim.
Like an attack by an assailant intent on murder?
Onu öldürmek isteyen birinin saldırısı olabilir mi?
I know they want you dead and my boss is intent on keeping them happy.
Tek bildiğim senin ölmeni istedikleri ve patronumun onları mutlu etmeyi arzuladığı.
They're letters of intent...
Bu mektupların amacı...
At one time Walternate was intent on finding a means to cross between universes just as you were.
Bir keresinde Walternatif evrenler arası geçiş bulmayı kafasına koydu. Tıpkı senin gibi.
Okay, if this property is for sale, you intent for purchasing, right?
Eğer buradaki mülkler de satılık olsaydı ilgini çeker miydi?
Intent is intent.
Niyet niyettir.
When we, uh, when we actually started that game, Noah was quite intent on betting, which he had never done before. Did you take the bet?
Aslında bu oyuna başladığımızda Noah daha önce hiç yapmadığı halde iddiaya girmeye epey hevesliydi.
My guess is Kreutzer argues intent.
Tahminimce Kreutzer "niyet" savunması yapacak.
Was the intent to clear the way for colonization?
Temizlemek için niyet oldu kolonizasyon için bir yol?
But this unsub's intent isn't violence.
Ama bu şüphelinin niyeti şiddet değil.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]