English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ I ] / Intifada

Intifada translate Turkish

28 parallel translation
You spent 2 years in Israeli jails during the Intifada.
İntifada sırasında 2 yılını İsrail hapishanesinde geçirmişsin.
So lets go up to the current intifada which broke out on
Yeni intifadaya bir bakalım, 2000 yılının 30 ekiminde başladı. Ve bu hala devam ediyor.
Six days later, the Intifada erupted.
Altı gün sonra, İntifada patlak verdi.
During the first intifada, they came into the house.
İlk intifada sırasında evimize gelmişlerdi.
His visit sparked the second, or Al-Aqsa Intifada, a Palestinian uprising that has cost 4000 lives so far.
... onun bu ziyareti şimdiye kadar 4000 cana mal olmuş... Filistin ayaklanmasına yol açtı.
There was a mass uprising, in Arabic, an "Intifada," "shaking off", as people throughout the West Bank and Gaza Strip rebelled.
Gazze Şeridi ile Batı Şeria boyunca insanların ayaklandığı bir kitle başkaldırısı, Arapçasıyla "İntifada," yani "silkelenme", peydahlandı.
And it was that pressure, And it was that pressure, that sense of being squeezed, that finally exploded in September of 2000, in what became The Second Intifada.
İşte bu baskı, bu sıkışmışlık hissi, Eylül 2000'de, nihayet İkinci İntifada'ya dönüşerek kendini gösterdi.
What is called "The Second Intifada" is essentially a mobilization of resistance against this structure of occupation and oppression.
"İkinci İntifada" esasen işgal ve baskı yapılanmasına karşı yapılan bir direniş seferberliğidir.
They had used live ammunition against unarmed demonstrators, had inflicted several deaths and hundreds of causalities in the opening days of the Intifada.
İntifada'nın ilk günlerinde silahsız göstericilerin üzerinde hakiki mühimmat kullanarak, birkaç kişinin ölümüne ve yüzlerce kişinin yaralanmasına sebep oldular.
The longest closure was during The First Intifada.
En uzun kapatılma ilk İntifada sırasındaydı.
The trouble started with the Intifada, so it was difficult to get through... roadblocks.
Başımıza gelenler büyük bir isyanla patlak verdi. Bazen barikatları geçmek zor bir hâl alıyordu.
But 9 / 11. The Intifada. Hamas.
Ama 11 Eylül, İntifada, Hamas.
Some of you might have heard that there is an uprising, what has been called the antifada.
Bazılarınız intifada adındaki başkaldırıyı duymuş olabilirsiniz.
The PLO doesn't have a plan for the intifada.
FKÖ'nün intifada üzerine bir planı yok.
Looks like they're planning the next intifada at this table, but look at this woman.
Yan masada bir sonraki intifadayı planlıyor gibiler. Yalnız şuradaki kadına baksana.
Since the first Intifada my vocal cords are destroyed.
İlk intifadadan beri ses tellerim mahvolmuş durumda.
The very day the Intifada began in 2000, Taki
Bu 2000'deki Intifada günlerinde, Taki
The Israeli government fears that the protest will become a third Intifada.
İsrail hükümeti protestoların üçüncü Intifada'ya dönüşeceğinden korkuyor.
The First Intifada was the charge that blew up this room, with all the explosives, because it occurred spontaneously.
Birinci İntifada tüm şiddetiyle bu odayı sarsan bir gelişmeydi çünkü aniden oluverdi.
It was obvious we were heading toward another Intifada, another round of violence by a group, a society, a nation that felt that it had nothing to lose.
Yeni bir İntifadanın yaklaştığı açıktı, kaybedecek hiç bir şeyi olmayan bir grup,.. ... bir toplum, bir ulusun baş kaldırışı.
The Intifada was raging. It was hell and we went to London, a group of Israelis and a group of Palestinians, in order to see if we could do anything.
İntifada tüm şiddetiyle ortalığı kasıp kavuruyordu ve biz de bir grup Filistinli ile yapabileceğimiz bir şeyler var mı yok mu görüşmek üzere Londra'ya gittik.
Now, this was 1988, and Donaldson's paper fed right into the intifada.
Bu anlattıklarım 1988'de oldu ve Donaldson'ın belgeleri "İntifada" isyanını körükledi.
His parents were killed during the second Intafada when their home was shelled.
Annesiyle babası İkinci İntifada'da evleri bombalanınca ölmüş.
The Military Authorities'decision to uproot the grove was taken after contemplating various alternatives to minimize the damage caused to the proprietress. The security authorities are willing to compensate her if only as a token of the State's good faith and generosity, although the lntifadah Act authorizes the Defense Minister to proclaim the grove a hostile territory, thereby exempting the State from any kind of compensation.
Her ne kadar İntifada Eylemleri Savunma Bakanına dava konusu bahçeyi düşman bölgesi olarak ilan etme, dolayısıyla davacıyı her türlü tazminat hakkından da muaf tutma yetkisini verse de güvenlik yetkilileri, ülkemizin iyi niyetinin ve cömertliğinin bir göstergesi olarak tazminat ödemeyi kabul etmişlerdir.
As for reparations - the lntifadah Act recently passed...
Geçmişte yaşadığımız İntifada Eylemi sonrası...
We are running the intifada.
İntifadayı yöneten kişiler bizleriz.
The lntifada was over, and you could build houses.
İntifada bitmişti, ev yapmayada izin veriyorlardı.
30 years ago, 30 years, I leaked three names to Mossad, three terrorist names, during a desperate time, the Inti-fucking-fada.
30 yıl önce 3 ismi Mossad'a sızdırdım 3 tane teröristin ismini verdim. Kötü zamanlardı. İntifada dönemiydi.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]