Intimidating translate Turkish
688 parallel translation
You are strange and intimidating but you do not frighten me any more.
Çok tuhaf ve korkunçsun, ama artık kokutmuyorsun beni.
If you think I'm intimidating a whole town...
Eğer tüm kasabayı korkuttuğumu düşünüyorsanız...
You have a way of intimidating people.
İnsanları ürküten bir tarafın var.
I know, but it's very intimidating.
Biliyorum, ama yine de rahat hissetmiyorum.
The austere beauty of the Namib remains undisturbed because man finds the region so intimidating, he hardly ever intrudes.
Namib'in haşin güzelliği halen kimse tarafından bozulmamıştır çünkü insanlar bu bölgeyi öyle korkutucu bulurlar ki, buraya hemen hemen hiç gelmezler.
Nobody's intimidating me, mister!
Kimsenin beni korkuttuğu yok bayım!
You know, it can't look intimidating.
Biliyorsunuz, caydırıcı görünemez.
She may have been intimidating, but she didn't scare me!
Gözdağı vermeye çalıştı ama beni korkutamadı!
- Maybe put a platform back here... so it'll raise you up and make you feel and look more intimidating, you know.
- Belki arkaya bir platform eklersin... seni yükseltir ve daha tehditkar görünmeni ve hissetmeni sağlar, bilirsin.
You're intimidating. I don't know how to take you.
İnsan çekiniyor sizden, nasıl yaklaşacağını bilemiyor.
I don't have much experience at being an intimidating cop, or threatening.
Rahatsız edecek ya da tehdit edecek kadar deneyimli değilim.
Unless of course I'm doing the intimidating.
Tabi tehdit eden ben olduğum sürece.
These people here are really intimidating.
Bu insanlar beni korkutuyor.
Most people find a counsellor intimidating at first.
Çoğu insan ilk başlarda danışmanı korkutucu bulur.
The bag is intimidating.
Test insanın gözünü korkutuyor.
In his chin like Gaston As a specimen, yes, I'm intimidating
Gaston'unki gibi bir çukur yoktur Örnek olarak, evet, gözdağı veriyorum...
You don't wanna be intimidating everybody.
Herkesin gözünü korkutman doğru değil.
All fathers are intimidating.
Tüm babalar göz korkuturlar.
They're intimidating because they are fathers.
Baba oldukları için göz korkuturlar.
I actually find it kind of intimidating.
Benim biraz gözüm korkuyor bundan.
I don't like when a woman says "Make love to me." It's intimidating.
Bir kadının "benimle seviş" demesinden hiç hoşlanmıyorum. İnsanın gözünü korkutuyor.
I remember how intimidating the city was.
Şehrin ne kadar korkutucu olduğunu hatırlıyorum.
It's intimidating.
Bu korkutucu.
And it's very intimidating to the nonsmoker.
Sigara içmeyenler için bu olay göz korkutucu olabilir.
- And you, re fully aware... of this man's reputation for intimidating witnesses?
- Ve aleyhinde... şahitlik yapacağın bu adamın kötü ününden de haberin var, değil mi?
- He might find that less intimidating.
- Bunu daha az korkutucu bulacaktır.
You know how intimidating big boys like yourself can be to some poor housie, right?
Senin gibi büyük adamların bu fakir yerlerde yaşaması ne kadar göz yıldırıcı.
Men who are just scared little boys intimidating everyone with their aggressiveness... because they're afraid the world will find out... how small their penises are.
Dünyanın penislerinin ne kadar küçük... olduğunu keşfetmelerinden korktukları için... herkesi agresiflikleriyle yıldıran adamlar.
The more intimidating you are, the better.
Bu harika. Gözünü ne kadar korkutursan, o kadar iyi.
I thought maybe we might talk in private someplace less intimidating.
Sakin bir yerde konuşmamızın çok daha iyi olacağını düşünmüştüm.
He's a little bit intimidating. He's got a bald head and an earring.
Biraz tehditkar bir tiptir, kafası keldir ve küpe takar.
Was there some intimidating male figure in your childhood?
Çocukluğunda gözünü korkutmuş erkek figürünü mü yansıtıyorum?
Do you find it a little intimidating?
Bunu biraz göz korkutucu buluyor musun?
You see, I have a friend who's a little bit on the intimidating side.
Biliyor musun, biraz göz korkutucu kısımda bulunan bir arkadaşım var.
He's very polite, but he can be intimidating.
Çok kibar ama korkutucu olabilir.
It's kind of intimidating to be in the presence of so many great athletes.
Bir dolu muhteşem oyuncunun arasında olmak biraz göz korkutuyor.
Roy Munson has the most intimidating hook in all of bowling.
Roy Munson'ın Bowlinge attığı kanca göz korkutuyor.
Chandler finds me so intimidating that it's better if we're on the same team.
Chandler'ın benden gözü korktuğu için onunla aynı takımda olsak daha iyi olur.
However, I find using a large and intimidating weapon like the bat'leth often leads to overconfidence.
Ancak, bence Bat'leth gibi büyük ve göz korkutucu bir silah kullanmak kendine aşırı güvenmene yol açabilir.
He's very intimidating.
Çok ürkütücüydü.
'The Anfield roar welcoming and intimidating'as we join our commentary team'of David Pleat and Brian Moore.
"Anfield kükreyerek ve korkutarak karşılıyor ve yorumcularımız David Pleat ve Brian Moore'a bağlanıyoruz."
And I tried, I really did, but the fashion stylist was so intimidating.
Ve denedim, gerçekten denedim. Ama modacı çok korkutucuydu.
Public school can be intimidating to a young child... particularly one with as many flamboyantly homosexual tendencies as your son.
Devlet okulu çocukları korkutabilir özellikle oğlunuz gibi parlak homoseksüel eğilim gösterenleri.
- Intimidating.
İnsanın gözü korkuyor.
Intimidating? Awe-inspiring?
Dehşet verici mi?
The main problem with Mark... was that he was intimidating, and he had a tendency to snap.
Mark'la ilgili ana problem... onun göz korkutmasıydı, çalınmaya karşı eğilimi vardı.
Her beauty's intimidating.
Pekâlâ, bak. O sadece bir kadın. Onun güzelliğine kapıldın.
It is possible for a decent man to be as intimidating as the toughest shark out there.
İyi ve dürüst bir adamın da, diğer vahşi köpekbalıkları kadar korkutucu olması mümkün.
Is this really intimidating to any of you?
Bu gerçekten korkutucu mu? Herhangi biriniz için?
You're not intimidating him.
Onu asla korkutamazsınız, çünkü aleyhinizde ifade verecek.
This is extremely intimidating.
- Çok etkileyici. Çok.