Intrepid translate Turkish
238 parallel translation
I'm too old to be an intrepid aviator.
Ben cesur bir pilotum.
When there's no runway the intrepid postman can become a parcel himself.
Bilgi, azim, cesaret ve kahramanlık.
Guess wha s become of the intrepid Mr. Fogg?
Gözü pek Bay Fogg ne durumda tahmin edin.
So, I was all ready to be intrepid and put my finger in the dike, but I couldn't see where it was coming from.
Bunun üzerine, bütün cesaretimi topladım ve parmağımı kanala soktum, fakat nereden geldiğini göremedim.
Millicent, I think you are intrepid, completely intrepid.
Millicent, sanırım sen cesur birisin, son derecede cesur.
That concludes the life and loves of the intrepid Miss Millicent Bracegirdle.
Bu gözü kara Bayan Millicent Bracegirdle'in yaşam ve aşklarını sonlandırır.
Could be Impulsive, or Intrepid.
Atılgan ya da Cesur olabilir.
Intrepid was damaged yesterday.
Cesur dün vurulmamış mıydı?
WELL, IN EFFECT, IT SAYS THOSE TWO INTREPID VOYAGERS INTO THE UNKNOWN
Madem öyle, " Bilinmeze seyahat eden iki kişi bilinmezden geri döndü.
AN INTREPID EXPLORER OF THE 1 6th CENTURY. PARNELL BEVIS- -
Magellan Bevis... 16. yüzyılın yılmaz gezginlerinden.
It brought them back to the present, the past, and their intrepid future.
Bu onları bu ana, geçmişe ve korkusuz geleceklerine getirdi.
In spite of the emotions that overwhelm me I would like to share this honour with journalist Fandor and his intrepid fiancée.
Duyduğum bütün kine rağmen bu şerefi gazeteci Fandor ve cesur nişanlısıyla paylaşmak istiyorum.
Not as a woman, but an intrepid autoist.
Kadın olduğunuz için değil cesur bir sürücü olduğunuz için.
You mean an intrepid woman autoist.
Cesur kadın sürücü demek istiyorsunuz.
The heroic captain and intrepid doctor... cross interstellar space to preserve our health.
Kahraman kaptan ve doktor,... sağlığımız için uzayı aşıp buralara gelmişler.
Heavy interference. All I get is "Intrepid" and what sounded like a sector coordinate.
Tüm anlayabildiğim "Intrepid" ve bölge koordinatına benzer bir şey.
Intrepid is manned by Vulcans, isn't it? - Yes, that's right, Bones.
Intrepid'de Vulcanlı mürettebat var.
Captain, the Intrepid, it just... died.
Kaptan, Intrepid. Az önce yok oldu.
We've lost all contact with solar system Gamma 7A, which the Intrepid was investigating.
Güneş Sistemi Gamma 7A'yla teması kaybettik.
And we've just lost contact with the Intrepid.
Ve az önce de Intrepid'le teması kaybettik.
Spock, how can you be so sure the Intrepid was destroyed?
Spock, Intrepid'in yok edildiğinden nasıl bu kadar emin olabiliyorsun? - Öldüğünü hissettim.
Call it a deep understanding of the way things happen to Vulcans, but I know that not a person, not even the computers onboard the Intrepid, knew what was killing them or would have understood it had they known.
Olayların nasıl geliştiğiyle ilgili bir sezi. Intrepid'deki herhangi biri hatta bilgisayarlar bile onları yok edenin ne olduğunu bilmiyordu. - Fakat 400 Vulcanlı?
We've lost contact with the Intrepid and are out of communication with an entire solar system. Any update from Starfleet?
Ve tüm güneş sistemiyle iletişim kuramıyoruz.
Whatever this dark zone is, it lies directly in line with the course I calculate for the Intrepid and the Gamma 7A system.
O karanlık bölge her neyse, Intrepid'le aynı rotada gidiyor ve Gamma 7A Sistemi'yle.
Is it possible that this is what killed that solar system - and the Intrepid?
Acaba... güneş sistemini ve Intrepid'i yok eden bu olabilir mi?
Whatever it is, it would seem to be the same thing which drew all the energy out of an entire solar system and the Intrepid.
Güneş sisteminin ve Intrepid'in tüm enerjisini çeken şeyle aynı olabilir.
Captain, the Intrepid would have done all these things too, and yet they were destroyed.
Intrepid bunları yapmış olmalı. Yine de yok oldular.
The same way it drew the Intrepid to her death.
Tıpkı Intrepid'i ölüme çektiği gibi.
The Intrepid died of that particular virus.
Intrepid o özel virüsten öldü.
The Intrepid must have come across the organism while it was still low in energy, still hungry.
Intrepid, o şeyle enerjisi azken, hâlâ açken karşılaşmış olabilir.
We merely have a little more time than the Intrepid did.
Intrepid'den biraz daha fazla zamanımız var o kadar.
We have established that the thing which destroyed the USS Intrepid and the Gamma 7A system is an incredibly huge but simple cellular being whose energies are totally destructive to all known life.
USS Intrepid ve Gamma 7A Sistemi'ni yok eden şey devasa ama tek hücreli bir canlı ve enerjisi yok edici.
Besides, I plan to pose as an intrepid explorer just returned with my latest discovery - a gibbering apeman.
Ayrıca, Afrikadan geri dönmüş cesur bir kâşif rolundeyim beraberinde dilsiz bir maymun adam getirmişim.
Led, no doubt, by intrepid, downy Inspector Doppler. - Nope.
- Şüphe yok ki, gözü pek, kurnaz Müfettiş Doppler sayesinde.
Intrepid.
- Gözüpek.
Intrepid.
- Gözüpek, evet.
Intrepid r.s.m. urdoch and super... Sapper.
Gözüpek başçavuş Urdoch ve intikam...
" To all the intrepid contestants.
" Bütün mert yarışmacılara.
Where are those empire builders... those modern-day knights and intrepid pioneers... that all those adventure novels had us dreaming of?
Nerede bu imparatorluk kuran insanlar? Nerede bu macera kitaplarının bize anlattığı günümüz şövalyeleriyle gözü pek önderler?
My intrepid fist for the commune, like Leonidas, I'll know how to die.
Benim cesur yumruğum komün için. Leonidas gibi, nasıl ölüneceğini bilirim.
From the starlight roof high atop the Ritz... we wish our intrepid little friends... the best of luck... and a fond farewell!
Elmas taşlı tavanlardan bile daha büyüleyici küçük korkusuz dostlarımıza iyi şanslar ve pervasız vedalar dileriz.
I'd like to propose a toast to our intrepid friends who braved the expressway and two dozen tollbooths to be with us.
Cesur dostlarımızın şerefine içmek istiyorum. Buraya gelmek için iki düzine otoyol gişesinden geçmek zorunda kaldılar.
I must confess that without... the intrepid assistance of these young boys... my passengers and I... would still be lost somewhere in the bush.
İtiraf etmeliyim ki... bu cesur çocuklar olmasaydı... yolcularım ve ben... hala çalılıkların içinde kaybolmuş olurduk.
Oh, I understand your feelings, monsieur, but now we have once again to interview the intrepid Chief Inspector Japp.
Sizi anlıyorum, mösyö,... ancak bir kez daha gözü pek Baş Dedektif Japp'la görüşmeliyiz.
But our intrepid journalist it was not convinced, is not it?
Ama gözü pek gazetecimiz, ikna olmadı, öyle mi?
Sergey Rozhenko, formerly of USS Intrepid.
Sergey Rozhenko, eski USS çalışanı.
The USS Intrepid was first on the scene.
Olay yerine ilk USS Intrepid varmıştı.
Request all logs of the Intrepid.
Intrepid'in tüm kayıtlarını iste.
We can cross-check against the Intrepid logs.
Intrepid'in seyir kayıtlarıyla karşılaştırabiliriz.
Your section is working on the Intrepid.
Bölüm Intrepid'in üstünde çalışıyor.
Spock, you may have been right.
Intrepid'le teması kaybettik.