English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ I ] / Invade

Invade translate Turkish

1,027 parallel translation
Dared to invade my palace.
Sarayımı işgal etme cüretindeler!
You know, I'm not accusing you, Captain, but it's sort of absurd the way people invade this house, without even knocking.
Seni suçladığımı falan sanma ama Kaptan, insanların... kapıyı bile çalmadan bu eve girip çıkmaları biraz tuhafıma gidiyor.
Sure, I know the weather's lousy and they probably won't invade... ... but what would happen if they did?
Havanın kötü olduğunu ve muhtemelen saldırmayacaklarını biliyorum ama ya saldırırlarsa?
When the day comes for Allied soldiers to invade the continent of Europe we want them to see only friendly planes overhead.
Müttefiklerin Avrupa kıtasını istila edecekleri gün geldiğinde sadece dost uçaklar görmelerini istiyoruz.
And when I didn't hear from you, I decided to invade your office.
Ama geri aramayınca seni ofisinde ziyaret etmeye karar verdim.
Therefore, we decided to invade them
Bu yüzden, onları işgal etmeyi kararlaştırdık.
At sunrise, we invade Patusan.
Şafakta Patusan'ı işgal edeceğiz.
They must know we're planning to invade Europe this summer.
Bu yaz Avrupa'ya girmeyi plânladığımızı biliyor olmalılar.
What do you expect when you invade a planet?
Bir gezegeni istila ettiğinizde ne bekliyordunuz ki?
Invade a planet?
Gezegeni istila etmek mi?
From every corner of Europe, armies invade us led by profiteers who want to strangle us and already quarrel over the spoils.
Avrupa'nın her köşesinden, bizi gırtlaklamak isteyen ve daha şimdiden ganimetler için birbirleriyle kapışan vurguncular tarafından yönetilen ordular ülkemizi istila ediyor.
That lunatic is about to invade Soviet territory.
Bu kaçık, Sovyet topraklarına saldırmak üzere.
They should invade the palaces!
Halk saraya çıkarma yapmalı!
Enemy troops might invade.
Düşman birlikleri işgal edebilirmiş.
And to invade.
İstila edeceğiz.
Invade!
İstila!
Now we invade or we starve.
Ya istila edeceğiz, ya da açlıktan öleceğiz.
They may invade us at any moment.
Her an saldırabilirler.
The Scots invade our land and all is urgency and alarm.
İskoçlar ülkeyi istila edince her şey elzem ve alarma geçiliyor.
To raise a foreign army to invade this country and to perpetuate the war against the people of this kingdom.
Ülkeyi işgal etmek ve krallık halkına açılan savaşı sürdürmek için yabancı bir ordu bulmak amacıyla.
That you're preparing to invade at the Pas de Calais.
Ancak, Calais bölgesi çıkarması sana kalıyor.
Our Republic made tunnels to invade the South?
Cumhuriyetimiz, Güneyi işgal etmek için tüneller mi yaptı?
If anything goes wrong, we'll invade this city, and nothing will be left!
Aksi olursa burayı işgal ederiz. Bu şehirde taş taş üstünde kalmaz!
I don't agree with the term "invade,"
Kabul etmiyorum.Oraya işgalden bir süre sonra
We could not wait to invade France in a next future, therefore, we could not to weaken the Germans.
Fransa'ya herhangi bir çıkarma yapıp Almanlara zayiat verdirmeyi yakın bir gelecek içinde öngöremiyorduk.
It was a perfect time for ones vacation. Or to invade the Poland.
Tatil yapan İngilizler ve Polonya'yı işgal eden Almanlar için güzel bir havaydı.
For Hitler, the attack to the Altmark it was a retrocession. It hurried its plans to invade the Norway.
Altmark'ın ele geçirilmesini kabul edilemez gören Hitler, Norveç'in işgali planlarına hız verdi.
Great-Britain and France were ready to invade the Norway.
İngiliz ve Fransız birlikleri Norveç'i işgale hazırdı.
Many Overlord troops would invade from the air.
Birçok birlik havadan indirme yapacaktı.
It found that if we fought until Americans to invade the continent e later we attacked forces of them in beaches, we could negotiate the peace in terms more favorable to Japan.
Amerikalılar anavatanı işgâl edene dek savaşıp ardından kuvvetlerine sahilde bir kere darbe indirseydik barış görüşmelerini daha fazla Japonya yararına başlatabilirdik.
In this day, the White House, Truman is asked for to it that it has accepted plans of the state secretaries to invade Japan in November.
Aynı gün Beyaz Saray'da, Truman'dan Japonya'nın Kasım'da işgâl edilmesine dair askerî plânları onaylamasını talep etti.
they could modify the terms of the surrender, they could encourage the Russians to invade the Manchúria, they could use the atomic bomb or to invade the Japanese continent.
Teslimiyet şartlarını düzeltebilirler Rusları Mançurya'ya saldırmaları için cesaretlendirebilirler atom bombasını kullanabilirler, Japonya'yı işgâl edebilirlerdi.
and getting it ready to send to Japan, as they expected to have to invade the home islands for the final defeat of Japan.
Japonya'nın nihâi olarak yenilmesi için adaların istilâ edilmesi beklenen bir şeydi.
waiting for the fire without flames to consume the stairs, waiting for the streets to subside and split down the middle to reveal the gaping labyrinth of the sewers ; waiting for the rust and mist to invade the city.
... alev alev yanan ateşin merdivenleri kül etmesini sokakların ortadan ikiye ayrılarak kanalizasyonlardan oluşan labirenti ortaya çıkarmasını sis ve pusun şehri ele geçirmesini bekliyorsun.
Far away from the desert, the clouds build up into towering masses as they prepare to invade the stronghold of the sun once more.
Çölden uzaklarda, bulutlar büyüyen kütleler oluşturarak güneşin kalesini tekrar istila etmeye hazırlanıyorlar.
Easy for defense and difficult to invade
Savunması çok güçlü, ve saldırmak çok zor!
but in fact we're going to invade Yongjinmen
ama Yongjinmen'e saldıracağız
Also, the commander said that... When our troops invade Yongjinmen
Ve kumandan dedi ki... birliklerimiz Yongjinmen'e saldırınca
We will invade at noon If the water gate is not opened by then the troops being at a height we're likely to lose This is crucial
Öğlen saldıracağız su kapısı açılamazsa birliklerimiz ağır hasar alır ve kaybederiz bu çok kritik olacak
Invading Yongjinmen was a good plan The guards there... drove the boats inside the city They didn't expect our troops would invade there
Yongjinmen'a saldırmak iyi fikirdi bekçiler orda... kayıkları içeri alıyorlar burdan saldıracağımızı beklemiyorlar
Do we have plans to invade the Middle East?
Ortadoğuya saldırma planlarımız mı var?
How many legions could invade Britain?
İngiltere'yi kaç lejyon işgal edebilir?
Their transports wouldn't be so close if they didn't plan to invade soon.
Eğer yakında karaya çıkmak istemeselerdi, bu kadar yanaşmazlardı.
You invade my privacy and you ask if I'd mind?
Benim mahremiyetime tecavüz ediyorsun ve bundan rahatsız olmayacağımı mı düşünüyorsun?
You leave bottoms in favour of Mohammad, to invade Kaaba?
Muhammed'i dinleyen bu ayak takımının, Kabe'ye girmesine izin mi vereceksiniz?
Yitzhak, this diversion is and how we would invade you.
Yitzhak, bu uçak kaçırma olayı ülkemizin işgal edilmesinden farksız.
Anything at all on when they plan to invade Holland?
Ne zaman Hollanda'ya saldırmayı düşünüyorlar?
We therefore propose to invade Formosa... at the earliest opportunity.
Bu yüzden de ilk fırsatta Formosa'yı istila etmeyi öneriyoruz.
" to invade Leyte.
Güneybatı Pasifik güçleri... "
I think I began to love you because I knew straight away you wouldn't... invade me, colonize me.
Sanırım seni sevmeye başlama sebebim, beni ele geçirmeyeceğini beni sömürmeyeceğini ilk bakışta anlamış olmamdı.
You're too young to remember... but Blackwolf must have lost one million men here... last time he tried to invade.
Çok genç olduğun için... hatırlamayabilirsin ama Blackwolf son saldırısında burada 10 milyon adam kaybetmiş olmalı.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]