English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ I ] / Invading

Invading translate Turkish

574 parallel translation
This is thought to be damage caused by the Geass invading the cerebrum.
Bu Geass'ın beyinciği ele geçirmesinin bir sonucu olabilir.
I'll be invading from the aerial region of the government office. Hmm?
Toudou, ben Hükümet Binaısının hava sahanlığına gireceğim.
You're invading Osterlich.
Avusturya'yı işgal ediyorsun.
Any day now, Poland may provoke us into invading her in self-defense.
Savunmasına müdahale etmemiz için Polonya her an bizi tahrik edebilir.
Now you're invading my territory.
Benim alanıma giriyorsunuz.
However, before they attack they will construct a pontoon bridge over which the brigade must pass before invading the area occupied by the Whites.
Ama saldırmadan önce dubalarla bir köprü inşa edecekler ve tugay köprüyü geçip Beyazlara saldıracak.
You really must excuse me for invading your house like this but frankly, I've come to make a request.
Evinize böyle geldiğim için beni affedin sizden bir ricam olacak.
The barbarians are invading from the south
Barbarlar güneyden işgal ediyor.
The Mongols are invading our shores
Moğollar kıyılarımızı işgal ediyor.
In 1939, with thousands of known and suspected enemy agents... invading the Americas... the F.B.I. started building up its force of special agents and employees... from 2,000 to a war peak of 15,000.
FBI, 1939'da bilinen bilinmeyen binlerce düşman casusu Amerika'yì isş gale başlayìnca, ajanlarìnìn ve çalìşanlarìnìn sayìsìnì 2. 000'den 1 5. 000'e çìkardì.
Nor Hitler's bombs, or the hordes of an invading army.
Ne Hitler'in bombaları, ne de bir ordunun istilası.
The shadow that's invading me would overcome you.
Beni bu duygularımla kabul etsen de, bir gün sen de karamsarlığa düşersin.
The rumours of invading armies and mass destruction are based on hysteria and are absolutely false.
İstilacı ordular ve toplu yıkım söylentileri histeriye dayanmaktadır ve kesin olarak yanlıştırlar.
- They say he died from a mysterious illness soon after invading Rome.
- Roma'yı istilasının hemen ardından gizemli bir hastalıktan öldüğünü söylüyorlar.
- Thousands of Martians are invading!
- Binlerce Marslı tarafından istila edildik!
How do you explain three of them coming down here and invading it?
Onlardan üçünün buraya gelip saldırmalarını nasıl açıklarsın?
My blood's antibodies would attack it as they attack any invading matter.
Antikorlar, nakledilen organa saldıracaktır.
By invading France, the German Army causes the defense system of the French Army to crumble.
Alman Orduları çok kısa bir Sürede Fransa'yı işgal ettiler... Fransız ordusu, zayıf eğitimi Ve etkisiz silahları ile.
I therefore order every American... to cooperate fully... with Soviet officers... in shooting down our invading planes.
Bundan dolayı her Amerikalı'ya... kontrolümüzden çıkmış olan... uçakları düşürmek için... Sovyet subaylarıyla ortak çalışmayı emrediyorum.
Man to them is just a work machine, an insignificant specimen that is not worth invading.
Makine gücüyle çalışan adamlar onların Dünya'yı istila etmeleri için yeterli bir sebep değil.
of occupying the western half of the city within 48 hours unless the Americans in Vietnam withdraw yesterday's decision to use tactical nuclear weapons against invading Chinese forces.
İki ülke ayrıca, Amerika... işgalci Çin güçlerine karşı taktik nükleer silah kullanma kararını geri almadıkça... Batı Berlin'i 48 saat içinde... istila edeceklerini belirtti.
I see. So it's the Menoptra that are invading your planet, hm?
Menoptralar gezegeninizi istila mı ediyorlar?
Our minister of war whose integrity you never doubted has sold the corn meant for our armies for his own profit to foreign powers and now it feeds the troops who are invading us.
Dürüstlüğünden asla şüphe duymadığınız savaş bakanımız ordularımıza ayrılmış olan buğdayı, kendi çıkarı için, dış ülkelere sattı ve şimdi o buğday bizi istila eden askerleri besliyor.
After the 1955 coup d'etat, the country seems to have been occupied by an invading army.
1955 darbesinden sonra ülke işgalci bir ordu tarafından zaptedilmiş gibiydi.
Would I be invading your privacy if I asked you what you wanted for breakfast?
Kahvaltıda ne istediğini sorsam mahremiyetini ihlal etmiş olur muyum?
I would speculate that this unknown life form is invading our galaxy like a virus.
Bu canlı türünün galaksimizi bir virüs gibi ele geçirdiğini söyleyebilirim.
Like a virus, invading the body of our galaxy.
Galaksimizin özünü istila eden bir virüs gibi.
When it grows into millions, we'll be the virus invading its body.
Milyonlarca olduğunda, vücudunu istila eden virüs biz olacağız.
Here we are, antibodies of our own galaxy, attacking an invading germ.
Galaksimizin antikoru olarak bir virüse saldırıyoruz.
We couldn't stop Hitler and company from invading Alsace and Lorraine, making them a part of the Third Reich, and eventually incorporating their youth into the Wehrmacht.
Hitler ve beraberindekilerin Alsace ve Lorraine'i istila etmesini durduramadık. Bu da onları Üçüncü Reich'in bir parçası yaptı ve nihayetinde gençlerini silahlı kuvvetlerin bünyesine dahil etti.
You know, as I do, that the Scots rebels are invading this land and not an English sword is raised against them.
Siz de biliyorsunuz ki, İskoçlar ülkeyi istila ediyor ama tek İngiliz kılıcı bile kalkmıyor.
The Jins are invading our country
Jin'ler ülkemizi işgal etmeye başladı!
It's the reason for invading Sicily.
Sicilya istilasının ana nedeni.
It was just like a, an army invading a town. It's hard to believe.
İnanması zor, sanki şehri bir ordu istilâ etmiş gibiydi.
A dragon sounds like this when nine units of detuned escalatories have not, however prevented virus and ordnance from invading our centers.
Ejderha şöyle bir ses çıkartır ancak dokuz koruma kalkanı bile virüs ve mühimmatın merkezimize girmesini önleyemedi.
In June of 1940, Hitler not it thought about invading England.
Haziran 1940'ta, Hitler İngiltere'nin işgalini henüz düşünmemişti.
It did not face obstacles, when invading the Poland and France.
Polonya ve Fransa'nın işgalini kolaylaştırmıştı.
The invading force of Hitler it weighed anchor in 6 of April.
Hitler'in çıkarma birlikleri, 6 Nisan'da denize açıldı.
the bustling bridges and stairways of wax, the invading spirals of the queen, the endlessly varied and repetitive labors of the swarm, the relentless yet futile effort, the feverish comings and goings,
Panellerin düzenli sallanmasını gören kimse... yuvalarının üstündeki erkek arıların anlaşılmaz ve delirtici, aralıksız vızıltısı... balmumundan yapılmış köprüleri ve merdivenler... kraliçenin saldıran dönüşleri... kitlelerin bitmek bilmeyen sürekli hareketleri... merhametsiz ve kullanışlı çabaları... hararetli geliş ve gidiş hareketleri... umursanmayan uyku sersemlikleri
someone who saw the constant agitation of the honeycomb, the mysterious, frantic commotion of the nurse bees over the nests, the bustling bridges and stairways of wax, the invading spirals...
Panellerin sabit sallanmasını gören kimse... yuvalarının üstündeki erkek arıların anlaşılmaz ve delirtici, aralıksız vızıltısı... balmumundan yapılmış köprüleri ve merdivenleri kraliçenin saldıran...
Well, it's a stylized ritual in which the rabbi or the priest try to drive out the so-called invading spirit.
Hahamın ya da rahibin... bedeni ele geçirmiş ruhu kovmak için uyguladığı özel bir merasimdir.
Invading Yongjinmen was a good plan The guards there... drove the boats inside the city They didn't expect our troops would invade there
Yongjinmen'a saldırmak iyi fikirdi bekçiler orda... kayıkları içeri alıyorlar burdan saldıracağımızı beklemiyorlar
I'm here on military business, which is... a lamentable reason for invading your drawing room.
Oturma odanızı işgal etmeme sebep olan esef verici askeri bir durum yüzünden buradayım.
We discovered that by invading the temple of the human body and chopping it apart!
Bunu, bedenin tapınağına girerek ve onu parçalara ayırarak meydana çıkardık.
Positive ways to isolate and eliminate invading swarms.
İstilacı arı sürülerini kuşatıp yok etmenin olumlu yolları üzerinde.
- Who's invading us this time?
- Bu kez bizi kim işgal edecek?
Well, you come armying down here, invading our territory - no permits, no parley.
Buraya ordu gibi geliyor, bölgemizi işgal ediyorsunuz - izinsiz ve konuşmadan.
We're not invading.
İşgal etmiyoruz.
Among the red blood cells, we encounter a white blood cell a lymphocyte whose job it is to protect me against invading microbes.
Kırmızı kan hücrelerinin arasında bir beyaz kan hücresine rastlıyoruz, bir lenfosit, beni istilâ eden mikroplara karşı korur.
What if it turns out you're an invading alien from the future?
Ya sen, gelecekten istila etmeye gelmiş bir uzaylıysan?
I think the murderer is a mad announcer frustrated by the erotic wave invading the small screen programs.
Henri, bu olay çok basit. TV dünyasıyla ilgili epey bilgim var.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]