English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ I ] / Invalids

Invalids translate Turkish

51 parallel translation
If those fans are shut off, the rest of us will be invalids soon.
O pervaneler kapatılırsa bu yolculuk sona erene kadar hepimizin bir rahatsızlığı olacak.
Food and medicine are measured out in doses for invalids.
Yiyecek ve ilaç dozları doz aşımı olarak ölçülür.
Barracks for the invalids.
Sakatlar için bir baraka.
Unfortunately, today in Spain there are many invalids.
Maalesef, bugün İspanya'da bir çok hasta var. Bence ;
"Bring wood", "bring water." It's a post for invalids!
"Su getir, odun götür!" Bunun adı görev mi oldu?
Invalids.
Hasta insanlar.
Have you got room in your cabin for a couple of invalids?
Hey Joe, birkaç hasta için kulübende yer var mı?
It's hard on us poor invalids!
Biz zavallı engelliler için çok zor!
There were invalids.
Harp malülleri vardı.
There were invalids I helped to undress as they couldn't do it by themselves.
Tek başına soyunamayacak kadar engelli olanlara yardım ettim.
I asked for 100 men, not 20 invalids.
Ben 100 adam istedim. 20 tane sakat adam değil.
" Women nurse these fierce invalids returned...
" Kadınlar sıcak bölgelerden dönen öfkeli harp malullerine...
I'm not a home for invalids!
Ben çürüklerle uğraşamam!
These lottery dealers are weak persons and- - and unprotected invalids... and young women and so on.
Bu piyango satıcıları zayıf insanlar ve korumasız sakatlar ve genç kadınlar ve diğerleri...
This isn't a charity institution for cripples and invalids.
Burası özürlülerle kötürümlere yardım eden bir kuruluş değil.
JUMP STARTING AMBULANCES IN ORDER TO GET INVALIDS TO THE DIALYSIS MACHINES.
Ambulanslara düz kontak, yatalak hastaları diyaliz makinalarına ulaştırmada da işe yaradı.
Quinine wine, good even for invalids.
Kinin şarabı. Hastalar bile içebilir.
Quarters, dimes, dollars from housewives plumbers, car salesmen, teachers, invalids.
Hükümetimize çalışan bir istihbarat ajanıydı, ölene kadar da öyle kaldı.
They're invalids.
Onlar hastalar.
I have many patients here and many invalids.
Burada bazı hastalar ve sakatlar var.
They became invalids.
Bakıma muhtaç oldular.
I have many patients here and many invalids.
İçeride hastalar ve sakatlar var.
Besides, invalids are famous for being great lovers.
Hem sakatlardan çok iyi sevgili olurmuş.
I could be outside doing good things for the Capeside community like helping invalids or picking up litter, instead of wasting the day here.
Ama su anda dısarıda Capeside halkı icin güzel birseyler yapabilirdim.. ... hastalara yardım falan edebilirdim, burda zamanımı bosa harcayacagıma.
We are... like invalids.
biz... hükümsüzler gibi
Ernest Laffite, the director of the Hotel of Invalids.
Ernest Laffite, Hotel Invalids'in müdürü
What will become our soldiers then with the return of the war, seriously wounded, mutilated, invalids... unproductive?
Peki savaştan dönen askerlerimiz ne olacak? yaralanmış, sakat kalmış, değersiz... verimsiz?
Weak, pathetic invalids!
Zayıf, zavallı insanlar!
Why is she always surrounded by invalids?
Neden hep etrafına sakatları topluyor?
They're just invalids and children.
onlar sadece savunmasız insanlar ve çocuklar.
We all stink like invalids.
Hepimiz çürümüş gibi kokuyoruz.
Cranford is not deficient in invalids, Mrs Forrester.
Cranford hastalar açısından hiç yetersiz değil Bayan Forrester.
Look, I really don't have the time to spend a couple'a days a week... in an office full of invalids.
Bak, hasta dolu bir muayenehanede harcayacak... ne bir günüm ne de bir haftam var.
Well, now the last of the invalids have gone, I suppose I'm finished.
Yaralıların sonuncusu da gittiğine göre, sanırım burada işim kalmadı.
All those deaths, those who'll live as invalids?
Bütün bu ölümler.. Bunları yapanlar ortada mı gezsin?
It's a poker game being played by lunatics and invalids.
Bu akıl hastaları ve yararsızlar tarafından oynanan bir poker oyunu.
Pathetic moral invalids do nothing for it.
Acınacak hâldeki manevi hastalar bunun için hiç de iyi olmaz.
I mostly end up with a lot of wealthy invalids.
Genellikle sağlığı yerinde olmayanlarla iş yapıyorum.
All to gather skewed data from a house full of sexual invalids.
Hepsi bir ev dolusu cinsel rahatsızdan çarpık veriler toplayabilmek içindi.
I don't fight invalids.
Çürüğe çıkmışlarla dövüşmem.
By nature, artists are sometimes invalids.
Sanatçılar bazen doğuştan hastalıklı olurlar.
I'll stay here with the rest of the invalids.
Ben diğer hastalarla beraber burada kalırım.
Now that the invalids have been evacuated,
Uygun olmayanları ayırdığımıza göre
Warriors make bad invalids.
Savaşçılar kötü sakatlar yapmak.
That's been my experience where invalids are concerned.
Konu hastalar olduğunda böyle bir şey olduğunu gördüm.
I'M SO FUCKING SICK OF DEALING WITH THESE TWO INVALIDS ON MY OWN!
Bu iki yatalakla kendim ilgilenmekten gına geldi artık be!
OKAY, SO THEY'RE NOT CLOSE AND HIS PARENTS ARE INVALIDS.
Tamam, yani yakın değiller ve anne-babası yatalak.
Okay, everybody, we can't have Oscar Chow staying in a house full of invalids.
Tamam, millet. Oscar Chow'un hastalık dolu bir evde kalmasına izin veremeyiz.
Invalids?
Mâlül mü?
And that he required more care than most invalids
Ve diğer hastalardan daha çok bakıma ihtiyacı olduğunu da bilmeli.
And the invalids?
Ya sakatlar?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]