Invoice translate Turkish
373 parallel translation
Besides, you checked his invoice for me.
Kaldı ki, onun tanzim pusulasını kontrol da ettiniz.
I'm the Invoice King.
Fatura kralıyım.
There is no quote or invoice.
Valiliğe gitmek için bir mektup aldım.
I have the invoice with me
Faturayı da getirdim.
Maybe you'd like an invoice, too?
Belki sen fatura da istersin, ha?
Here's the invoice.
İşte fatura.
They have sent me here to deliver the invoice.
Faturayı teslim etmem için gönderdiler.
It doesn't include the invoice from yesterday.
Faturaya dünkü harcamalarınız dahil değil.
I have come to receive the invoice.
Faturayı tahsil etmek için geldim.
And Winchester's invoice. And Candeli's. And remember Thomas?
Winchester'in yeni modelleri çok iyi, Candeli ve Thomas almayı da düşünüyor musun?
You'll find his letter in the file and an invoice in the outer desk.
Mektubu adres kutusunda, fatura dışarıdaki klasör dolabında.
It may be a girl with velvety voice, but love for her is on an invoice
# Kadife sesli bir kız olur belki Ama aşkı cüzdandan ibaret sayar, inan ki #
WE DIDN'T REALIZE YOU HAD AN INSTALLATION INVOICE.
Montaj faturanız olduğunu bilmiyorduk.
NO, THE SPECIAL'S THE SAME AS INSTALLATION INVOICE.
- Özelle montaj faturası aynı.
WHAT'S AN INSTALLATION INVOICE?
- O zaman R16. - Montaj faturası ne?
WELL WE'VE GOT "CRUMP - PINNET" ON THE INVOICE.
Faturada Crump-Pinnet yazılı.
- Let's see the invoice.
- Faturayı görelim.
I've got an invoice of every key you had made.
Yaptırdığın anahtarların faturası da yanımda.
Here's the invoice for the meat, Mr Carnegie.
İşte etin faturası, Bay Carnegie.
I had to buy another pair... I can give you a copy of the invoice. if you want.
Yenisini almak zorunda kalmıştım. İsterseniz faturasını gösterebilirim.
I will send you an invoice for the services provided.
Hizmetimin bedeli olan faturayı gönderceğim.
Has the weasel had a copy of the invoice for the new American addressing machines?
Şu bizim kurnaz tilkiye yeni Amerikan adresleme makinelerinin faturasının nüshalarını verdiniz mi?
This is an invoice for 1.000 computervideo display terminals.
1.000 tane bilgisayarlı video gösterim terminalinin faturası.
Well, if you wouldn't mind, there's a rental invoice on the visor.
Sakıncası yoksa, güneşlikte kira faturası var.
I gave you the invoice. This one.
Faturayı sana verdim.
First, they lost the invoice.
Önce fatura kayboldu.
- Your name is on the invoice.
- Faturada senin adın yazıyor.
Yeah, let's look at that invoice.
Şu faturaya bakalım.
So maybe the caretaker's got their address on an invoice.
- Yani belki bekçide adreslerinin kaydı vardır.
Do you fellas have an invoice for this shipment?
Bu sevkıyat için faturanız var mı?
Our invoice is enclosed with the books.
Fatura, kitaplarla birlikte gönderildi.
We have sent off the New Testaments with an invoice listing the amount due... in both pounds and dollars.
Yeni Ahitlerle birlikte gönderdiğimiz faturada ödemeniz gereken tutar... hem sterlin hem dolar olarak belirtiliyor.
We are sending it off to you today with invoice enclosed.
Bugün faturayla birlikte postaya veriyoruz.
I noticed on your last invoice, it says : " B. Marks. M. Cohen.
Son faturada fark ettim ki... kitapçının sahipleri "B. Marks ve M. Cohen" miş.
Scott Murphy, bring your invoice up to the front.
Scott Murpy. Faturanı ön taraf getir.
Shipping invoice for the film. Always keep them.
Filmin nakil faturasını her zaman sakla.
I've got every receipt, invoice, check, bank statement.
Bütün makbuzları, faturaları... çekleri, banka hesap defterlerini aldım.
I got this invoice on one of your autos.
Arabanızda bu faturayı buldum.
500 bucks over invoice.
Fatura üzerinden 500 papel indirim.
Dealer invoice?
Fatura üzerinden mi?
You mind showing us the invoice?
Faturayı gösterseniz sorun olur mu?
An invoice - 20 Thompson machine guns from 1946... and a list of names.
1946'dan kalma Thompson makineli tüfekler ve bir isim listesi.
What is she doing with an invoice for these tommy guns in the basement?
Makineli tüfeklere ait faturaların bodrumunda ne işi olabilir?
All the guns on this invoice.
Bu faturadakilerin hepsi.
Mr. Klein called several times back in January... regarding an outstanding invoice.
Mr. Klein ocakta birkaç defa aramıştı... ödenmemiş faturalarla ilgili.
According to this invoice... I bought enough animals to fill a zoo.
Bu faturalara göre... hayvanat bahçesini doldurmak için yeterince hayvan aldım
- Does it invoice?
- Fatura mı?
- I got the invoice- -
Karım pastayı getirdi mi acaba?
Your invoice, signora.
Bütün her şey dahil.
IT'S ON THE INVOICE.
- Evet.
- I should have the invoice.
- Faturası da yanımda zaten.