Ironed translate Turkish
213 parallel translation
Kind of tough on both of us to be ironed.
İkimizin de bir şekilde kelepçeli durması epey zorlu bir şey.
Captive, bound, and double-ironed.
Tutsak, bağlı ve çifte zincire vurulmuş.
I'm going to the laundry to get ironed out. I'm roughdry now.
Kuru temizlemeciye gidiyorum.
I would have washed, ironed, scrubbed... done everything she wanted of me, whether she paid me for it or not.
Çamaşırlarını yıkar, ütü yapar, benden istediği her şeyi yapardım.
And you'd better be getting that apron ironed, too.
Ve bu önlüğü ütülemeye başlasan iyi olur.
And now you'd better be getting my apron ironed.
Şimdi önlüğümü ütülesen iyi olur.
I cleaned and ironed your uniform.
Üniformanı yıkayıp, ütüledim.
- Shall I have these ironed
- Bunlar ütülenecek mi?
Do please have them ironed.
Onları ütüleyin lütfen.
It's the newly ironed laundry. And the winter apples over there.
Yeni ütülenmiş çamaşırlar ve oradaki kış elmaları.
I just ironed my sling.
Az önce ütüyü bitirdim.
Your shirts are clean, but not ironed.
Gömlekler yıkandı ama henüz ütülenmedi.
they aren't ironed yet.
Diğerlerini yıkamıştım ama ütülü değiller.
I ain't got all the rough edges ironed out yet, but I can give you an idea.
Kesin detaylarını henüz kestirmiş değilim, ama şöyle özetleyeyim.
Yes, of course I ironed it, too.
Evet, tabii ki. Ütüledim bile.
Watch your freshly ironed shirts!
Orayı da altüst etme çünkü yeni ütülenmiş gömlekler var orada.
I ironed your Sunday shirt.
Pazar günleri giydiğin gömleğini ütüledim.
" has now been ironed out.
" mutluluk duyacaksınız.
I ironed a white shirt.
Ben bir beyaz gömlek ütüleyim.
I would have washed, ironed, scrubbed... done everything she wanted of me, whether she paid me for it or not.
Bana ister para ödesin ister ödemesin onun için çalışırdım. Çamaşırlarını yıkar, ütü yapar, benden istediği her şeyi yapardım.
My wife says I oughta have it looked into, so I told her I know this psychiatrist And I figure if I came here like once a week, maybe we could get it ironed out
Karım muayene olmam gerektiğini söylüyor, bu nedenle psikiyatr olarak sizi tanıdığımı söyledim ve buraya haftada bir gelirsem belki bundan kurtulabileceğimi düşünüyorum.
- I have happened to have ironed your beige shirt. Do you wanna wear that?
- Bej olanını ütüleyecektim.
I ironed a shirt for you.
Gömleğini ütüledim.
I have it ironed.
Ütülettim.
You have your hair ironed?
Saçını mı ütülettin?
Oh, you don't have it ironed anymore!
Artık düzleştirmiyorsun!
I washed her, ironed her, and combed her hair.
Onu yıkadım, zincire vurdum, ve saçlarını taradım.
We'll send t-shirts to a factory, where they're ironed, put on our labels and packed.
Çok miktarda nakitimiz var ve onları burada harcamayı düşünüyoruz. Paramızı harcayacak yer arıyoruz.
Looking for my ironed pants.
Ütülenmiş pantolonumu arıyorum.
Oh, listen. Your nice white blouse is ironed.
Dinle, güzel beyaz bluzun ütülendi.
- I ironed them.
- Ütüledim.
At her age, I washed, I ironed and helped my mother.
Onun yaşında, Çamaşır yıkar, Ütü yapar Anneme yardım ederdim.
His things are clean, ironed.
Temiz, ütülü giysileri.
We ironed those out years ago.
- Bunu yıllar önce halletmiştik.
Clean skin, well-ironed, like my Sunday best.
Temiz ve Pazar kıyafeti gibi yumuşak tenden.
One downstairs I haven't ironed. Why don't you wait another day?
Niçin beklemiyorsun?
You get the dent ironed out of that fender.
Şu çamurluklardaki çatlakları yaptırtman lazım.
Got this ironed?
Bunu ütülemek gerekir mi?
Where did you get it ironed?
Nerede ütüleyeceğim!
Miss, I had your dirty clothes washed and ironed.
Bayan, kirli çamaşırlarınızı yıkadım ve ütüledim.
- My tuxedo isn't ironed or nothin'.
- Smokinim de ütülü degil.
Captive, bound, we're double-ironed, exhausted by the weight
Bu tutsaklık bizi Birbirimize zincirledi Ağırlığıyla tüketti
I ironed during the Gulf War.
Körfez Savaşında da ütücüydüm.
These are not hairs but shirts that I am taking to be ironed - at he laundry just next door to the bank.
Saç teli değil bunlar, bankanın yanındaki çamaşırhanede ütületmeye götürecektim.
Miss, I had your dirty clothes washed and ironed.
Bayan, kirli çamaşırlarınızı yıkayıp ütüledim.
I ironed this thing four times.
Tam dört kere ütüledim.
- This shirt needs to be ironed.
- Bu gömleğin ütülenmesi gerek.
See, I'm glad I ironed it.
Gördün mü, iyi ki ütüledik.
And she did, and I was deeply disappointed...'cause it got all brown when she ironed it, and brittle, and it crumbled apart.
Ütüledi ve çok hayal kırıklığına uğradım çünkü rengi kahverengi olmuştu. İncecikti ve ufalandı gitti.
- Being ironed.
Ütüleniyorlar.
Well, actually mine ironed shirts down the Mile End Road.
Aslında benimki Mile End yolunda gömlek ütülerdi.