Ironically translate Turkish
595 parallel translation
Ironically, the one line of evidence that could make it stand up was the very element Hess left out : Magnetism.
İroniktir ki, teorisini ayakta tutacak olan tek kanıt parçası Hess'in hesaplarına dahil etmediği bir öğeydi :
Ironically, the first people to take a real interest in these strange shapes in the rocks were not scientists, but fossil hunters like Chris Moore, who made a living selling them to tourists.
İroniktir, kayalardaki bu tuhaf şekillerle ilgilenen ilk insanlar bilim insanları değil, Crish Moore gibi fosil avcılarıydı. Bu fosilleri, turistlere satarak hayatlarını kazanıyorlardı.
In any case, his life and fate have best been summed up... ironically enough, in the words of Nazi Germany's sternest enemy... the honorable Winston Churchill.
Ne olursa olsun, onun hayatının ve kaderinin en iyi özeti... ironik bir biçimde Nazi Almanyası'nın en büyük düşmanı olan... saygıdeğer Winston Churchill tarafından yapılmıştır...
" Ironically he chose an idiot for his hero.
" Ne kadar ironik, kahraman olarak da bir aptalı seçti.
Ironically she ended up with the man that killed herfather!
Şu işe bakın ki, bula bula babasını öldüren adamı bulmuş!
And ironically, I'm working for the American Red Cross.
Ama ne komiktir Amerikan Kızıl Haçı için çalışacağım.
Ironically, two years later, ends up on death row in Malaysia.
Adalaylı şekilde, iki sene sonra, Malezya'da idam edildiği yazıyor.
Ironically Slag had dragged these same jewels, from the treasury of the Golden City he destroyed, back to the very place of their origin.
Ne gariptir ki, Slag yok ettiği Altın Şehir'in hazinesinden bazı mücevherleri ta eskiden ait olduğu yere tekrar götürmüştü.
Since the Frenchmen if refused to pass to the offensive one, the Maginot Line, ironically, it protected Germany better of what France.
Fransızlar'ın saldırgan bir stratejiyi reddetmesiyle Maginot hattı Fransa'dan daha çok Almanlar'ın işine yarar hale gelmişti.
Ironically, the French mobilization was too much efficient.
Fransız seferberliği fazlasıyla (! ) etkiliydi.
Here the Italians were quickly disarmed under a plan ironically codenamed Operation Axis.
Burada İtalyanlar, ironik bir şekilde Mihver Operasyonu adı verilen bir plan dahilinde silahlarından arındırıldı.
Ironically enough, that was Hitler's work.
Ne gariptir ki, bu Hitler'in işiydi.
Ironically enough, it was his friend and neighbor... who accidentally gave him the inspiration.
ironik bir biçimde ona bu aklı veren... komşusu ve arkadaşı oldu.
Ironically, that's a direct result of Nixon's visit to China.
Bu ironik olarak Nixon'ın Çin'i ziyaretinin bir sonucu.
And, ironically, it wasn't even the bull I was supposed to fight.
Ve, işin garibi, güreşmem gereken boğa bile değildi.
Ironically, it happened during the course of my act.
Ne gaptir ki, benim gösterim sırasında olmuştu.
Frozen... ironically in a position I had assumed all too often.
Donmuş bir şekilde... alaylı bir pozisyonda, her zaman o anı hayal ediyordum.
Possibly driven by loneliness or more ironically, some deep instinct for survival,
Muhtemelen yalnızlıktan ya da bazı yaşamsal iç güdüler sebebiyle Starbuck korkunç düşmanıyla ilgilenmeye başladı.
Ironically, it was Kepler who helped re-establish the old Ionian method of testing ideas against observations.
İronik bir şekilde, eski İyonluların, teorileri gözlemle sınama yöntemini de yeniden kullanan Kepler'in kendisiydi.
Ironically, the senator disappeared and was presumed dead following the attack he had foreseen so clearly.
Ancak, senatör ortadan kayboldu ve öldüğü kabul edildi gelen saldırıyı kendisi çok önceden görmüştü.
Ironically, within two weeks'time... it is Dr. Birsky himself who dies of a brain tumor.
İroniktir, iki hafta içinde beyin tümöründen... ölen Dr. Birsky'nin kendisi olur.
Ironically, it is in the noisy, smoke-filled atmosphere... of the nightclub that Eudora Fletcher... is struck by a brilliant and innovative plan... that will create a major breakthrough in the case.
İronik olarak, gece kulübünün o gürültülü, duman kaplı.... ortamında, Eudora Fletcher davada büyük bir ilerleme sağlayacak, son derece akıl dolu ve yaratıcı bir plan geliştirir.
Now, ironically, the problem was, you see, that the military commander in Saloniki, who was in charge, so he, in a sense, was the ultimate person responsible for paying for these things, didn't have the mark.
Şu işe bakın ki, şöyle bir sorun vardı,... Selanik'in başındaki, ödemeyi yapacak kişi olan askeri kumandanın elinde hiç Mark yoktu.
That is, ironically, what this is about.
Tüm bunlar da, ironik olarak tamamen onunla ilgili.
Ironically, that's what they wrote on my death certificate.
Ölüm belgeme alay eder gibi bunu yazdılar.
Ironically, Madison was killed yesterday in a tragic holdup attempt that took place in Chinatown.
Acı bir tesadüftür ki, Madison dün Çin Mahallesi'ndeki trajik bir soygunda öldü.
Ironically, nothing will get him out.
İronik olacak ama onu dışarı atacak bir şey yok.
We can die heroically, comically, ironically, sadly, suddenly, slowly... disgustingly charmingly or from a great height.
Biz kahramanca, gülünç, alaycı, hüzünlü, ani, yavaş tiksindirici, çekici ya da çok yükseklerden düşerek ölebiliriz.
And, you know, even I was surprised to learn from the plaintiff's own doctors, ironically, that this tragedy could have been caused by the abuse of alcohol.
Ve ne tuhaftır, şimdi dava ettiği doktorlarından... bunu öğrendiğimde hayli şaşırdım ve ayrıca biliyoruz, alkolün vermiş olduğu etki yüzünden bu trajedi yaşanmış olabilir.
Ironically,..... you may know Sarek better than his own son does.
İronik olarak Sarek'i kendi oğlundan daha iyi tanıyor olabilirsin.
Ironically, the indictments came just 48 hours after passage of the Mitchell Jobs Bill, a comprehensive employment program.
Tuhaf olan, bu davanın, Mitchell'ın başlattığı... iş bulma konusundaki kapsamlı programın kabulünden 48 saat sonra açılması.
He also started talking very ironically about the Revolution.
Üstüne üstlük, devrim hakkında, son derece alaylı bir tavırla konuşmaya da başladı.
But, ironically, the willow... at the time, was still small and narrow.
Ama söğüt o zamanlar, küçük ve alçaktı.
Ironically, the mishap, by bringing the nonfat-yogurt scandal to the public's attention probably clinched the election for the Republican.
İronik bir şekilde yağsız yoğurtla halkın dikkatini çekti bu da Cumhuriyetçilere seçimi büyük oranla kazandıracak.
Ironically, the controversial figure at the centre of it all has done just that.
Ama ironik bir şekilde... Ama ironik bir şekilde her şeyin merkezindeki... ... her şeyin merkezindeki bu figür bunu yaptı.
Ironically, the thing that brought her fame turned her into a recluse.
Ona şöhreti getirenin de, toplumdan soyutlayanın da aynı şey olması ne tuhaf.
[Scorsese] Ironically, Two Weeks In Another Town... - was the sequel to The Bad And The Beautiful.
Ne tuhaftır ki, "Two Weeks in Another Town"...
It " s hidden in these mountains in a place named ironically for where they developed the first atomic bomb.
Bunun gerekli olacağını asla düşünmemiştim. Bu dağların içinde bir yere gizlenmiş durumda... Bu yerin ismi de çok ironik...
Ironically, the word for vodka comes from the Russian phrase "zhizennia voda".
İşin komik kısmı "votka" kelimesi rusça "zhizennia voda" teriminden gelir.
Ironically, the alien sector is how the aliens here refer to the human part of the station proving once again that beauty and the beast are in the eye of the beholder.
İlginçtir ki, yabancılar da insanların yaşadığı bölgelere "Yabancı Mahallesi" adını vermişler. Zevklerin ve renklerin asla tartışılmayacağının bir ispatı daha.
Ironically, these guys were picked last in gym.
Bu adamlar jimnastikte sonuncu olmaya mahkumlar.
ironically and pejoratively.
Çok lezzetli! " diye bağırdınız?
Ironically... in my solitude I had created something... that could only be used in concert with another human being.
Garip olan şu ki yalnızlığımda sadece başka bir insanla birlikte kullanılabilecek bir şey yaratmıştım.
And so it is with a heavy heart and ironically, a weak heart that I resign from the office of President of the United States.
Çok zayıf ve ağır hasta olan kalbim dolayısıyla Birleşik Devletler Başkanlığı görevimden istifa ediyorum.
Go! Hop to it, you ironically-gifted chowderhead.
İronik olarak yetenekli çavdar kafa.
"Ironically the thing people are most hungry for... - meaning... - is the one thing science hasn't been able to give them."
"İlginçtir ki insanların en çok istediği şey anlam bilimin onlara veremediği tek şey."
And ironically... later on, just before dying, there is no more fear.
İronik olansa,.. ... daha sonra, ölmek üzereyken korku falan duymamam.
Ironically, by breaking away, you were the only one who could move against him... without his knowing what you were up to.
Gariptir, Dünya Birliği'nden ayrıldığın için istihbarata karşı koyarak harekete geçebilecek konumda olan bir tek sen vardın.
Well, the old me. Which was, ironically, the young me.
Şey, eski ben ki ironim olarak genç ben.
Ironically enough, for one who could eat no fat, he was murdered by an injection of concentrated cholesterol.
Yeterince ironik, yediği halde zayıf kalan adam yoğun kolesterol enjeksiyonu ile öldürülüyor.
As he could never again be accepted amongst his own tribe. Ironically, this dead man... was my only chance for life.
Mecazi olarak bu ölü adam, benim yaşamak için tek şansımdı.