Irregular translate Turkish
647 parallel translation
- It's most irregular.
- Çok nadirdir.
This is most irregular.
Bu hiç uygun değil.
It is irregular, most irregular!
- Yoksa yanılıyor muyum? - Kesinlikle.
It left an irregular stain on the apron which could have been made only with a poker like this.
Elbise üzerinde düzensiz bir leke bırakmış. Ki bu, yalnızca böyle bir soba maşasıyla yapılabilirdi.
Wish I could tell him, but that would be highly irregular.
Keşke bunu O'na söyleyebilseydim. Ama bu pek hoş olmazdı.
This is decidedly irregular and smelly.
Bu karar kesinlikle düşüncesiz ve kötü kokan bir karar.
This is a highly irregular procedure.
Bu, tamamen anormal bir prosedür.
- This is very irregular, Your Honor.
- Bu çok usulsüz Sayın Yargıç.
Gentlemen, this is all highly irregular.
Beyler, bu yaptığımız fazlasıyla uygunsuz.
Why, this is most irregular.
Bu çok sıra dışı bir durum.
- That's entirely irregular!
- Bu kural dışı!
That's entirely irregular!
Bu tamamiyle kural dışı.
That's a little bit irregular, Mr. Miller.
Bu biraz usulsüz bir durum Bay Miller.
Everything's irregular in this two-by-four court.
Bu küçük mahkemede her şey usulsüz.
There'll be no officers on parade? Very irregular, sir.
Demek törende subay olmayacak.
I must say, this is irregular.
Doğrusu bu pek normal değil.
Leave one by one at irregular intervals.
Düzensiz aralıklarla tek tek dağılın.
Now this last question is a little irregular, Miss Connell.
Son bir sorum daha var, Bayan Connell. Biraz tuhaf gelebilir.
This is most irregular.
Bu hiç alışıldık bir şey değil.
Not an oblong one, but an irregular pool, something... Something like this, you know.
Dikdörtgen değil, şöyle şöyle bir şey.
In my view, it's all very irregular.
Bana kalırsa bu yanlış olur.
Well, that's, uh, a little irregular.
biraz düzensiz.
I give you my solemn word nothing irregular will occur.
Usulsüz bir şey olmayacağına söz veriyorum.
It's irregular to without -
İzin almadan bağlamak...
Gentlemen, this is all highly irregular.
- Bir dakika lütfen. Beyler, bu yaptığımız kurallara aykırı. - Neden?
Three days later, just as we were finishing our coffee we heard the familiar footsteps with their irregular tread...
Üç gün sonra, tam kahvelerimizi içmeyi bitirmişken bize doğru gelen, o alışıldık düzensiz ayak seslerini duyduk.
- Because it's irregular having an agent in our employ about whom we know nothing.
- Çünkü kim olduğunu bilmediğimiz bir ajanı kendi emrimizde çalıştırmamız mantıksız.
This is highly irregular procedure.
Bu hiç alışılagelmiş bir şey değil.
And furthermore, Captain von Tarlenheim I find your intrusion excessively irregular.
Ve ayrıca Kaptan von Tarlenheim içeri bu şekilde girmenizi yakışıksız buluyorum.
An irregular streetcar.
Habersiz sefere çıkarılan bir tramvaydan mı bahsediyorsunuz?
And I consider your presence here highly irregular and unethical
Bence burada bulunmanız fevkalade kural dışı ve etik dışı bir olay.
Highly irregular, of course, but my blood was up.
Tabii bu çok sıra dışı bir şeydi, ama çok heyecanlanmıştım.
small irregular patrols of Soviet troops were stationed in Zakopane.
Sovyet Birliklerinin küçük devriyeleri Zakopane'de konuşlandırılmıştı.
It looked as though you were conjugating some irregular verbs.
Düzensiz fiil çekimi yapıyor gibiydiniz.
I'm here because of your confused and irregular reports... and I don't want to be bothered with any idle chatter.
Tutarsız ve düzensiz raporların yüzünden buradayım... gevezelik yaparak başımı ağrıtmak istemiyorum.
Why it's irregular, most irregular.
Neden imkansız? Çok imkansız.
The whole thing is highly irregular.
Bu tamamen kuraldışı.
This is rather irregular, but... given the last day of your life to live over again... do you think you could uncover your murderer?
Bu kural dışı bir şey ama sana dünyadaki son gününü tekrar yaşama şansı verilse katilini bulabilir misin?
As I say, it's most irregular, but if it would make you happy.
Dediğim gibi bu kural dışı ama seni mutlu edecekse neden olmasın.
Jim boy, don't you think it...? Well, I mean, it's irregular.
Sence de Jim, bu biraz, programsız olmadı mı?
I overheard Colonel Crawford say that he's been having this house watched, hoping to catch Kelly at something irregular, I suppose.
Albay Crawford'u bu evin izlendiğini söylerken duydum. Sanırım Kelly'yi uygunsuz durumda yakalamayı planlıyor.
Your Honor, I protest this cheap and highly irregular bit of vaudeville which is inherently dangerous to every...
Sayın Yargıç, bu ucuz ve son derecede kurallara aykırı tehlikeler içeren oyuna itiraz ediyorum.
Irregular was the word that I intended to stress.
Vurgulamak istediğim sözcük kurallara aykırı sözcüğü idi.
This is highly irregular, Your Honour.
Bu hiç de alışıldık bir şey değil efendim.
It's always empty, due to its irregular course and sand bars.
Her zaman boş,... akışı düzensiz, kıyıları kumsal olduğundan.
- Is anything irregular?
- Olağan dışı bir şey mi var?
Tom, a cash transaction of this size is most irregular.
Tom, bu kadar büyük bir nakit işlemi çok sıradışı.
To me, this kind of informality is both irregular and inexcusable.
Benim için, bu tür bir teklifsizlik... kuraldışı ve hoş görülemez bir davranıştır.
This is irregular, I know, but may I come in?
Biliyorum, bu pek olağan değil ama içeri girebilir miyim?
Four thousand irregular verbs.
4000 düzensiz fiil var.
- Isn't it a little irregular?
Ama efendim, biraz sıradışı olmaz mı?