English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ I ] / Irritate

Irritate translate Turkish

245 parallel translation
You know, we discovered, for some strange reason that Nick seems to irritate me less than any of the other servants.
Hani, nedeni bilinmez ama Nick'in beni diğer hizmetlilerimden daha az kızdırdığını farkettik.
As a doctor, you irritate me.
Bir doktor olarak sinirimi bozuyorsun.
I'm trying not to irritate you.
- Seni rahatsız etmemeye çalışıyorum.
You are starting to irritate me.
Canımı sıkmaya başlıyorsun.
You irritate him.
Onu kızdırdın.
You're beginning to irritate me.
Canımı sıkmaya başlıyorsunuz.
You've always said people irritate you.
Bu insanların seni rahatsız ettiğini söylerdin.
- You irritate me - Point one.
- Beni sinir ediyorsun.
Have you broken out of your nursery to come irritate the adults?
Yetişkinleri kızdırmak için çocuk yuvasından mı kopup geldin?
It may irritate you, Inspector, that women sometimes have superior minds.
Kadınların bazen daha akıllı olması sizi rahatsız edebilir Komiser.
The shine of the fire might irritate me.
Nasıl istersen öyle düşünebilirsin.
That a name like mine could shame and irritate
# Benim gibi bir isme sahip olan biri Utanç verici ve sinir bozucu olabilir #
I don't want to irritate you.
Seni rahatsız etmek istemem.
Everything you do irritates me, and when you're not here, the things you'll do when you come in irritate me.
Yaptığın her şey bana batıyor. Yanımda değilken bile, yaptıkların sinirimi bozuyor.
I know my gaiety, my music, irritate you, but let me stay this way a little longer.
Zevklerimi, müziğimi, seni rahatsız ettiğimi, biliyorum, ama biraz daha kalmama izin ver.
A, to irritate you, and B, to provide work for one of our announcers.
A ) sizi sinir etmek için, B ) bir spikerimize iş çıkarmak için.
I can't. I can only irritate him.
- Ben incitmem sadece sinirini bozarım.
And if you irritate him, I shall be enraged!
Ama eğer ki onu kızdırırsan, ben de öfkelenirim.
But the boat belongs to you, and we have to row it. And it seems to irritate you that we want to be paid well to do it.
Ama tekne sana ait ve bizde onun kürekçileriyiz ve bunun için senden ücret istememiz seni kızdırıyor gibi görünüyor.
Wise enough not to irritate and generous enough to pay.
İnsanı sinirlendirmeyecek kadar akıllılar ve ücret konusunda da cömertler.
Did I irritate you?
Seni kızdırdım mı?
We don't want to irritate the enemy within.
Onları düşman diye damgalayarak kızdıramayız.
Yep, I'll just have to be quiet, because if there's one thing I don't want to do, it's irritate you.
Evet, Sessiz olmak zorundayım, çünkü, yapmak istemediğim tek şey, seni gıcık etmek.
"lf angry, irritate him."
"Eğer kızgınsa, onu sinirlendir."
He's really beginning to irritate me.
Beni gerçekten sinirlendirmeye başladı.
Are you trying to irritate me in the middle of an ice storm?
Fırtına yetmezmiş gibi bir de sen gelme üstüme?
You say it just to irritate me.
Sadece kızayım diye söylüyorsun.
I had to give him something, so don't irritate me.
Ona bir şeyler vermem gerekti. Beni sinirlendirme.
Irritate you?
Sinirlendirmek mi?
That'll irritate the shit out of people.
İnsanlar acayip sinirlenecek değil mi?
You're starting to irritate me.
- Beni rahatsız etmeye başladın.
"If your enemy is superior, evade him, if angry, irritate him, if equally matched, fight, and if not, split and reevaluate."
"Eğer kızgınsa, onu sinirlendir." " Eğer aynı güçteyse, dövüş. Değilse parçala.
You irritate your skin.
Bu senin cildini tahriş eder.
It'd just be better not to irritate me.
Beni kızdırmasan daha iyi olur.
- You know, you really irritate me, Skinner.
- Beni gerçekten uyuz ediyorsun, Skinner.
Here's a good one- -... 'Hawkeye's antics irritate the other surgeons.'
İşte iyi bir tane- - "Hawkeye`ın soytarıları diğer cerrahları sinirlendiriyormuş."
You know, it's the first time I've ever looked at that son of a bitch and it didn't irritate me.
Bilirsin, bu o.. spu çocuğunu ilk kez gördüğüm zaman beni rahatsız etmemişti.
You irritate me.
Midemi bulandırıyorsun.
Does that irritate you?
Bu seni kızdırıyor mu?
She does it to irritate me.
Beni sinir etmek için yapıyor.
You're starting to irritate me.
Sinirimi bozuyorsun.
I... ever since I've gotten here you have done nothing but irritate me like a persistent skin rash.
Radyoya geldiğimden beri beni kurdeşen gibi rahatsız ettin.
You know, Newman, the thing about fleas is that they irritate the skin.
Newman, pireler insanın derisini mahveder.
Do I irritate you?
Seni kızdırıyor muyum?
But we don't want to irritate them.
Sırf böyle diye onları provake etmemiz gerekmiyor.
"How to Fuck Friends and Irritate People."
Kazıp atıp insanı rahatsız etmenin yolları.
Are you intentionally trying to irritate me, Dr. Carter?
Bilinçli olarak sinirimi mi bozmaya çalışıyorsun Dr. Carter?
Killing their savior might irritate them a little, but at least I'd be gone.
Kurtarıcılarının ölmesi onları biraz rahatsız eder, ama ben gitmiş olurum.
He'll swear it was done just to irritate him.
Ona karşı yapıldığını söyleyecektir.
Don't irritate me.
- Of be Haymann, tepemi attırma!
They irritate me.
En çok sinirlendiğim zayıflıkları.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]