Is that what this is translate Turkish
7,798 parallel translation
Is that what this is really about, hmm?
Bu gerçekten ne de bununla mı alakalı?
Is that what this is about? Protecting your brother?
Kardeşlerini korumak için mi?
Is that what this is about?
Bu mudur?
What I think Dr. Naday is trying to say is that Charlie's come a long way, but he may never get better than this.
Sanırım Dr. Naday'in söylemeye çalıştığı şey Charlie'nin uzun bir yol katettiği ancak daha da iyileşememe ihtimalinin olduğu.
This is what we swore to do for our country, eliminate the threat, and that is what I'm going to do.
Ülkemiz için, tehdidi yok etmeye yemin ettik. Ben de tam olarak onu yapacağım.
- That's not what this is about.
- Konu bu değil.
And what that means is I have the character to put the demands of this job before my own self-interests and the discipline to ensure that winning cases does not become more important than seeing justice done.
Bunun anlamı, işimin gerekliliklerini kendi çıkarlarımın önüne koyacak karaktere ve... dava kazanmanın adaletin yerine geldiğini görmekten daha önemli olmadığını bilecek disipline sahibim.
This is what happens when you hang out with a guy... that's my problem, that's what I'm not doing.
Eğer böyle bir erkekle takılırsam olacağı bu... Benim de problemim o, o yüzden bulaşmıyorum.
I don't know what this other shite is, but I'll tell you this, this here number says that this Castor fellow was a guest of her majesty's.
Bunlar ne anlama geliyor bilmiyorum ama şunu söyleyebilirim bu numara gösteriyor ki bu Castor elemanı majestelerinin misafiriymiş.
What's this tube? That is an LVAD.
LVAD cihazı.
What we discourage is this idea that sexual fulfillment can only occur in a traditional, singular context.
Vazgeçeceğimiz fikir, cinselliğin geleneksel olarak tek bir bağlamda gerçekleşebilmesidir.
Lester, I knew from the very beginning that this work was groundbreaking, that what Dr. Masters and Virginia were doing was brave and fearless, and it made me feel brave and fearless, too.
Lester, en başından bunun ezber bozan bir iş olduğunu Dr. Masters ve Virginia'nın yaptığı şeyin cesurca ve korkusuzca olduğunu ve beni de cesur ve korkusuz yaptığını biliyordum.
This is when you wish that you were just one of the regular folks'cause regular folks just- - oh, they just get what they get.
Burada sıradan bir insan gibi olmayı istediğin zaman o sıradan bir insan olursun çünkü sıradan insanlar ne verilirse onu alırlar.
I worked in the emergency room for six years before this, so a breech presentation is about as dull as it comes for me. What made you leave all that excitement for our humble little practice?
O heyecanı bırakığ bizim mütevazı muayenehanemize gelmene sebep olan neydi?
Libby, are you, um... Are you saying that this is what you need to do now, for the time being, or what you need to do forever?
Libby, sen şu şartlarda yapman gerekeni mi yoksa sonsuza kadar yapman gerekeni mi söylüyorsun?
So that's what all this is about for you.
Senin için önemli olan bu demek.
Okay, if the information is missing, then what did Shana learn from this report that got her killed?
Eğer bilgi kayıpsa Shana raporla ilgili ne öğrendi de bu onun ölümüne neden oldu?
Okay, I don't know what you're talking about, but I do know that this is all by design.
Tamam, söylediklerinden bir şey anlamadım ama hepsi özellikle planlanmış.
That's what this is about, right?
Her şey onun yüzünden değil mi?
Is that what all this is about?
Nihayet karşı geliyorsun.
- That's gotta be what this is about.
- Mesele budur.
That's what this is here.
Bu yüzden elimdekini kullanıyorum.
What is this bizarre segue that's happening right now?
Bu garip saçmalık da neyin nesi?
Is that what this weekend was for you?
Hafta sonunun senin için anlamı bu muydu?
That's what this is!
Tam bir örtbas bu!
That's what you think this is?
Sence bu bir şaka mı?
Ah, that's what this is.
Olan bu demek.
Is that what all this is about?
Herşey bununla mı ilgili?
I won't argue for my marriage, for what's good about it, and there is so much that is, and if this is a very bad day for feminism, so be it.
Evliliğimi tartışmayacağım. Böyle olması gerekiyor. Bu kadarı çok fazlaydı zaten.
Oh, is that what this is?
Bu mu o?
I would urge you to be certain that this is what God really wants you to do.
Tanrı'nın gerçekten bunu yapmanı istediğinden emin olmanı öneririm.
Is that what this bullshit's all about?
Tüm bunlar bunun için mi?
That's what this is about.
Bu yüzden sinirleniyorum.
This is coming up to what we call the Follow Through, cos if you get it wrong that's what happens.
Follow Through * dediğimiz yere geliyor. Çünkü yanlış yaparsan başına böyle şeyler gelir.
The only thing I can think of is that... Another serum-enhanced superhuman took him out, which means whoever's behind this doesn't want us to know what Agent Thomas knew.
Düşünebildiğim tek şey başka bir geliştirilmiş serumlu süper insan onu ortadan kaldırdı bu da demek oluyor ki bunun arkasında her kim varsa Ajan Thomas'a ne olduğunu bilmemizi istemiyor.
What does that mean? If I had to guess, I would say this is part of some larger system designed to access pockets of extra-dimensional space.
Tahmin yürütmem gerekseydi, bu tipte tasarlanmış çok büyük bir sistemin ekstra-boyutsal uzayda boşluk erişimi için olduğunu söylerdim.
Yes, I blame myself for what happened to my husband... but, damn it tracking this guy down is the only thing that gives me purpose.
Evet, kocamın başına gelenler için kendimi suçluyorum ama içine edeyim ki bu adamın izini sürmek hayattaki tek amacım.
Yes, yes, there is evil in this city, but what he won't tell you is that it's closer than you think.
Evet bu kasabada bir kötülük var, ama size anlatmadığı tek şey düşündüğünüzden daha da yakında olması.
That's what it is, I miss you people,'cause you used to stand around like this and I get to go, "I'd fuck that one, and that one's okay," but now I don't even -
Sizi özledim. Sorun bu. İnsanları özledim.
Women might say this about - that this is what guys are like.
Kadınlar da erkeklerden böyle bahsedebilir.
Well, considering what this last one did, that might not be so easy.
Bulduğun pederin ne yaptığını düşününce bu iş kolay olmayacak gibi.
But that's not what this is about.
- Ama konumuz bu değil.
No, I mean, you know what would be fun... even more that that... is if we took a picture right here, and I could have my hand on this cabinet.
Olmaz! Yani demek istediğim ne daha eğlenceli olur biliyor musunuz? - Tam burada elim bu dolabın üstündeyken fotoğraf çeksek.
Well, mostly what keeps this from being a date is that there are three of us.
Şey, bunu randevu olmaktan çıkaran şey üç kişi olmamız.
No, that's exactly what this playlist is called.
Hayır, şarkı listesinin adı da tam olarak bu.
My daddy's lawyers said there wasn't enough time to file an injunction and that I clearly don't understand what an injunction is if I asked them to file one in this situation.
Babamın avukatı, bir men kararı çıkarmak için yeterli zaman olmadığını söyledi. Onlardan yapmasını kendim istesem bile kesinlikle men kararı ne demek bilmiyorum.
I'm saying that what I need to do is commit myself to this work completely.
Diyorum ki, kendimi tamamen işime adamalıyım.
- Your theory about Scott didn't pan out, but we did due diligence and looked at other people in Cole's life, and that's when we found this. - What is it?
- O kanıt ne?
Hey, mental person, are we getting in with this guy or... ~ What is that?
Hey çatlak herif, taksiye biniyor muyuz yoksa... - O ne?
The British Board of Trade, in the booklet it gives out to visiting British businessmen, does try to be helpful, but this is what it says about Arabic time, and that's only one of them.
Britanya Ticaret Kurulu'nun ziyaretçi Britanyalı iş adamlarına verdiği broşür, yardımcı olmaya çalışıyor ama işte bu Arap zamanı hakkında anlattığı, ve bu sadece biri.
So that's what this is about.
Mesele bu demek.