Isn't that better translate Turkish
325 parallel translation
It's better to not start something that isn't meant to happen.
Uzanamayacağın ciğeri almaya çalışma.
Isn't there one thing you seem to have forgotten, that our word's as good as, or perhaps a bit better than that of a jailbird.
Seninde unuttuğun bir şey var, bizim söyleyeceklerimiz bir hapisane kuşunun söyleyeceklerinden daha önemli.
It's terrible, I know, but isn't it better that way?
Korkunç biliyorum, ama böylesi daha iyi değil mi?
Isn't it better that she doesn't know?
Kardeşinin bunu bilmemesi daha iyi değil mi?
There isn't a shop on the street that doesn't look better.
Sokakta bundan daha iyi gözüken başka bir mağaza yok.
Isn't it wonderful that you know so much better?
Bunları öğrenmiş olmanız ne güzel, değil mi?
Isn't that better?
İyi oldu mu?
And I won't say it isn't better that way.
Ona böylesinin daha iyi olduğunu söyleyemem.
Because even then you knew you'd play better than anyone else. That's it, isn't it?
Çünkü o zaman bile herkesten daha iyi çalacağını biliyordun.
Isn't that better?
Daha iyi değil mi?
Now isn't that better?
Şimdi daha iyi, değil mi?
A better reason that ours, isn't it?
Bizimkinden daha güzel bir neden. Değil mi?
- Isn't that better?
- Daha iyi değil mi?
The law isn't fast enough, you could do it better - is that it?
Kanun yeterine hızlı değil, sen daha iyisini yaparsın - öyle mi?
That's better, isn't it?
- Böylesi daha iyi, değil mi?
- It isn't that they're better men.
- Daha iyi asker değiller.
That's much better, isn't it?
Bu çok daha iyi, değil mi?
You know, it isn't true that it's better to be a have than a have-not.
Biliyorsun, varlıklı olmanın varlıklı olmamaktan daha iyi olduğu doğru değil.
That's much better, isn't it?
Çok daha iyi, öyle değil mi?
Isn't that better?
Daha iyi, değil mi?
Isn't it better that let Taguti do it?
ona açabilirsin. Bunu Taguchi yapsa daha iyi olmaz mıydı?
- Isn't that better?
Daha iyi değil mi?
That's better, isn't it?
Böyle daha iyi, değil mi?
That's better now, isn't it?
Böyle daha iyi, değil mi?
That's better, isn't it?
- Daha iyi değil mi? - Evet.
That's better, isn't it?
Daha iyi, değil mi?
That's better, isn't it?
İyi geldi, değil mi?
Isn't it better, if you are to die, that you die with the truth?
Eğer öleceksen, dudağındaki gerçekle ölmek daha iyi değil midir?
Isn't it better like that?
Şimdi daha iyi, değil mi?
That's a much better shape, isn't it?
Bu şekil çok daha iyi, değil mi?
And will be a wanderer like you, isn't that better?
senin gibi bir gezgin olacağım artık! Daha iyi olmaz mı?
That's better now, isn't it?
Şimdi daha iyi, değil mi?
Isn't that better?
Daha iyi olmadı mı?
Isn't that a better idea?
Daha basit olmaz mı?
That's better than not at all, now isn't it?
Hiç gelmemenden daha iyi, değil mi?
Isn't that better?
Şimdi daha iyi ya?
Yes, he was but that's better than being a Nazi, isn't it?
Evet öyleydi, ama bu Nazi olmaktan iyidir, değil mi?
Now, that's better, isn't it?
Bu daha iyi, değil mi?
Now... isn't that better?
Şimdi daha iyi değil mi?
Isn't that better?
Ne güzel işte. - Evet.
Dr. Strasser, isn't it true that you're behind the strategy of the Eastern Block countries to develop better athletes through chemical supplements?
Dr. Strasser, Doğu Blok ülkelerinin kimyasal maddeler ile daha iyi sporcular elde etme stratejisinin arkasında sizin olduğunuz doğru mu?
I'm better now. Isn't that something?
Her şeyi konuştuk ve yapmamak için tek bir iyi sebep yok.
- Isn't that better?
- Böyle daha iyi değil mi?
The sooner he learns that life isn't given to you on a silver platter, the better!
Hayatın gümüş tabakta sunulmadığını öğrenmesi gerekiyor.
Well, it's better than that crap you sell at Goupil's, isn't it?
Goupil'e sattığın döküntüden daha iyi.
That's better, isn't it?
Bu daha iyi, değil mi?
Isn't it better to hang yourself in that room?
Kendini o odada asmak daha iyi değil mi?
Isn't that better?
Böyle daha iyi değil mi?
Now, the better I do, the worse I feel. Isn't that strange?
Şimdi, ne kadar iyi olursam kendimi o kadar kötü hissediyorum.
My own record isn't much better than that.
Benim rekorum daha iyi değildi.
Then it's better that you stay here, isn't it?
O halde burada kalmanda fayda var.
isn't that the point 36
isn't that enough 159
isn't that what you wanted 60
isn't that crazy 40
isn't that right 1289
isn't that beautiful 37
isn't that nice 131
isn't that something 73
isn't that great 227
isn't that cute 44
isn't that enough 159
isn't that what you wanted 60
isn't that crazy 40
isn't that right 1289
isn't that beautiful 37
isn't that nice 131
isn't that something 73
isn't that great 227
isn't that cute 44