Isn't that interesting translate Turkish
164 parallel translation
Well, isn't that interesting?
Vay, ne kadar ilginç, değil mi?
"Notes by Dr. Mabuse"? Isn't that interesting.
"Dr. Mabuse'un notları." İlginç değil mi?
Isn't that interesting?
Ne ilginç, değil mi?
Isn't that interesting.
İlginç bir şey.
That's very interesting, isn't it, Veta? Yes.
- Ne ilginç, değil mi Veta?
Oh, isn't that interesting? I didn't know actors gave up the theater for Lent.
Aktörlerin Lent için sahneyi bıraktıklarını bilmiyordum.
Well, that's what makes the work seem so interesting, isn't it, sir?
Şey, işin bu kadar ilginç görünmesini sağlayan da bu, değil mi, efendim?
Isn't it interesting that the Pulitzer Prize Committee didn't agree with you?
Pulitzer Ödül Komitesinin sizinle aynı fikirde olmaması ilginç değil mi?
Isn't that interesting.
İlginç, değil mi?
Isn't that interesting?
Öyle mi?
Isn't it true, Rudy, that you're less interesting?
Farklı birisi olmadığın konusunda haklı mıyım, Rudy?
Oh, isn't that interesting?
Oh, İlginç değil mi?
Now, isn't that interesting?
Çok ilginç, değil mi?
Well, isn't that interesting.
Ne kadar ilginç.
That's an interesting word, isn't it?
- İlginç bir kelime, değil mi? - Ne? Süpürgelik.
It simply isn't interesting, that's all.
Belli ki, ilginizi çekmiyor.
That's interesting, isn't it?
İlginç değil mi?
Isn't that interesting?
Bu ilginç değil mi?
It could have been Sumner or anybody, but isn't it interesting that I spring to mind?
Sumner veya başkası da olabilir ama direkt aklına benim gelmem garip değil mi?
Isn't that downright interesting.
Çok ilginç değil mi?
- Isn't that interesting?
Ulkemdeyken işte böyle söylerdim.
The stakes are higher, but isn't that when the game gets interesting?
Bahisler yükseldiğinde, asıl o zaman oyun daha ilginç olmuyor muydu?
That's interesting, isn't it?
İlginç, öyle değil mi?
Isn't it interesting that you, the man of science, the great believer of mathematics who cannot add 9 months to a year?
İlginç değil mi, sen matematiğe inanan bilim adamı. Nasıl olur da bir yıla dokuz ay ekleyemezsin?
Pilot says, "We're going to be making up some time." Isn't that interesting?
Pilot diyor ki, "Biraz zaman kazanacağız." İlginç, değil mi?
- Amen. Isn't that interesting.
İlginç değil mi?
Isn't that interesting?
Kavuştu.
Isn't it interesting that one of Cardassia's most notable civilian leaders has recently entered this scenario?
Kardasya'nın en önemli sivil liderlerinden birinin kısa süre önce bu senaryoya dahil olması ilginç değil mi?
Isn't it interesting that Lauren Kyte was present both times?
Her iki olayda da Lauren Kyte'ın bulunması ilginç değil mi?
Now, isn't that interesting?
Ne kadar enteresan, değil mi?
- Isn't that interesting.
- İlgi çekici değil.
- Now, isn't that interesting?
- Ne kadar ilginç, değil mi?
That is interesting, isn't it?
İlginç, değil mi?
How you take it isn't all that interesting to me, Benjamin.
Senin bu konuda ne düşündüğün ilgimi çekmiyor.
Oh, isn't that interesting'?
Ne kadar ilginç.
Isn't that interesting.
Ne kadar ilginç.
Isn't that interesting?
İlginç değil mi?
But isn't it interesting, Mr Powers... that you would rather kill me... than save your precious Felicity?
Ama ilginç değil mi, Bay Powers... beni öldürmek yerine... kıymetli Felicity'ni kurtarabilirsin?
Oh, well, isn't that interesting.
Hiç şaşırmadım.
Isn't that interesting?
Ne kadar ilginç.
Well, isn't it interesting that you have been keeping two sets of books and telling all the workers that the planet has been operating at a loss?
Şimdi, ne kadar ilginç değil mi iki ayrı defter tutup bütün işçilere gezegenin zararda çelıştığını söylüyor olman?
isn't that interesting?
Bu ilginç değil mi?
- Isn't that interesting?
- Ne kadar ilginç değil mi?
Isn't that interesting, Susie, that I had Prof. Bearing?
Prof. Bearing'in öğrencisiydim, ilginç değil mi Susie?
( Mimics tutor ) That is an interesting one, isn't it?
Bu çok ilginç değil mi?
So isn't it an interesting thought that there's enough land in the sky...
Gökyüzünde herkesin kocaman bir dünyasının olabileceği kadar...
Well, isn't that interesting.
Ne kadar da ilginç.
To tell the truth, the tour isn't that interesting.
Doğrusu, kampüs turu hiç eğlenceli değil.
- Oh, my, isn't that interesting?
- Sahi mi? Ne kadar ilginç.
Well, hey. Isn't that interesting?
Ne kadar ilginç.
Well, that's an interesting job, isn't it?
Nasıldır bilirsin.
isn't that the point 36
isn't that enough 159
isn't that what you wanted 60
isn't that crazy 40
isn't that right 1289
isn't that beautiful 37
isn't that nice 131
isn't that cute 44
isn't that great 227
isn't that lovely 31
isn't that enough 159
isn't that what you wanted 60
isn't that crazy 40
isn't that right 1289
isn't that beautiful 37
isn't that nice 131
isn't that cute 44
isn't that great 227
isn't that lovely 31