English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ I ] / Isn't that lovely

Isn't that lovely translate Turkish

101 parallel translation
Isn't that lovely?
Çok güzel, değil mi?
- Isn't that lovely!
- Ne güzel değil mi!
Isn't that music lovely in the open air?
Açık havada müzik güzel oluyor, değil mi?
It isn't just that lovely sense of companionship I have with you.
Seninle olan beraberliğimiz gibi değil.
Isn't that lovely?
Ne kadar hoş, değil mi?
Isn't that lovely?
Güzel değil mi?
Oh, isn't that lovely?
Ne harika, değil mi?
Isn't that a lovely thing?
Ne harika bir şey, değil mi?
My. Isn't that lovely?
Bu hoş değil mi?
You hear that? Isn't that lovely.
Şunu duyuyor musunuz?
Isn't that lovely?
Ne hoş değil mi?
Isn't that lovely?
Stanley, güzel değil mi?
- Isn't that lovely?
- Güzel, değil mi?
That's lovely isn't......
- İki. Bu çok güzel...
Isn't that lovely?
Çok sevimli, değil mi?
"I will love him always, but let him be free." Isn't that lovely and noble?
"Onu sonsuza kadar seveceğim ama özgür olsun," dedi. Hoş ve asil değil mi?
Yes, that's a lovely spot, isn't it?
Evet, güzel bir yerdir, değil mi?
Isn't that a lovely gown Miss Curcio's wearing?
Bayan Curcio'nun elbisesi nefis, değil mi?
Isn't it great to have a lovely, tall pretty, little daughter like that?
Kızınız mı? İnsanın öyle sevimli, uzun... güzel küçük bir kızı olması harika, değil mi?
Oh, my! Isn't that lovely?
Oh, bu güzel mi?
Look, isn't that lovely?
Bak, güzel değil mi?
Oh, isn't that lovely?
Ah, ne güzel değil mi?
Isn't that lovely?
Çok hoş değil mi?
Isn't that a lovely name?
Güzel bir isim değil mi?
Oh, isn't that lovely?
Oh, ne hoş değil mi?
Isn't that lovely?
Ne kadar hoş değil mi?
Oh, yes, that's it. Isn't that lovely?
Bu güzel değil mi?
- Isn't that a lovely watch?
- Çok güzel bir saat değil mi?
Isn't that lovely with the old street?
Ne kadar güzel bir çekim, şu eski cadde.
There, isn't that lovely?
İşte bitti, ne dersin çok hoş olmadı mı?
Oh, isn't that lovely?
Ne kadar güzel.
- Oh, that's nothing, Isn't that lovely?
- Önemsiz birşey. Güzel değil mi?
Isn't that lovely!
Ne hoş değil mi!
Isn't that a lovely Noel?
Ne güzel bir Noel, değil mi?
It's not me night off, but I'll switch if that's OK. Isn't he lovely?
Roz, aramaları elemek tam olarak ne demek?
Just so everyone isn't inconvenienced, I'll tell you that that laboratory is located in our city's lovely riverfront industrial area.
Herkes rahatsızlık duymasın, Söyleyebilirim ki o laboratuar şehrin nehir yakınlarında endüstriyel alanda bulunuyor.
Well, isn't that just lovely?
Vay canına, çok güzel değil mi?
Look, isn't that a lovely picture?
Baksana, çok hoş bir manzara değil mi?
♪ Isn't that a lovely ride?
Bakın, kayan yıldız.
Isn't it lovely, the way they glide like that?
Böyle süzülmeleri çok güzel değil mi?
Yes, when uncle saw me, he said he won't find such... lovely Ganga in the whole of India! Isn't that so?
Evet, amca beni gördüğünde Hindistan'ın hiçbir yerinde sevgili Ganga gibi birini bulamam dedi!
Yes, that is lovely, isn't it?
Çok hoş, değil mi?
Isn't that lovely?
Ah, ne kadar güzel değil mi?
Oh, isn't that lovely?
Oh, manzara ne güzel değil mi?
- Lovely that, isn't it?
- Çok güzel değil mi?
- It's not that she isn't a lovely person. WOMAN :
Çok hoş bir kadındır ama...
She reminds me of that song "Isn't She Lovely?"
Bana "Sevimli, değil mi?" şarkısını hatırlatıyor.
Now, isn't that lovely?
Şimdi, bu harika değil mi?
Isn't that lovely?
Çok güzel değil mi?
Look, how nice. Everybody is still here having a little repast. Isn't that lovely?
Bakın ne güzel, herkes burada atıştırıyor.
Isn't that lovely?
- Çok memnun oldum.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]