Isn't that true translate Turkish
946 parallel translation
" You all think that I'm insane! It isn't true...
Hepiniz beni deli zannediyorsunuz!
Isn't that true, Bobby?
Değil mi Bobby?
That's a charitabl e thing to say, isn't it? Is it true?
Bu hayırseverlikle söylenen bir şey değil mi?
That isn't true.
Bu doğru değil.
Isn't that true?
Doğru değil mi?
Isn't it true that you hate me?
Benden nefret ettiğin doğru değil mi?
That isn't true, is it, Concha?
Bu doğru değil, değil mi Concha?
That isn't true!
Doğru değil!
Oh, Miss Hooper, isn't it true that for years you've been a close friend of, and, before she married, roomed with Mrs. Garrett?
Ah, Bayan Hooper, Bayan Garrett'in çok iyi arkadaşınız olduğu ve o evlenmeden önce aynı evde...
No, that isn't true.
Hayır, bu doğru değil.
That isn't true.
Doğru değil.
Isn't it true that Mr. Fabrini kept you two ladies apart until one evening, when he got his dates crossed he found you both face to face?
Bay Fabrini'nin bir akşam randevuları karıştırıp sizi yüz yüze bulana kadar ikinizi aynı anda idare ettiği yalan mı?
- Isn't it true that Mrs. Carlsen was so unnerved that she fainted?
Carlsen'ın sinirden bayıldığı doğru değil mi?
But isn't that true?
Ama bu doğru değil mi?
That isn't true!
Bu doğru değil!
Isn't that true?
Değil mi?
- That isn't true.
- Bu doğru değil.
But that isn't true.
Ama bu doğru değil.
- That isn't true!
- Bu doğru değil!
Isn't it true that he went in there?
Şuraya girdiği doğru değil mi? Çalışıyordu...
Isn't it true that shortly before your wife died...
Karınızın ölümünden kısa bir süre önce
Isn't it true that if the episode's repeated, I'm likely to do the same thing I did before?
Eğer aynı şeyler tekrarlanırsa önceden yaptığım aynı şeyi yapacağım değil mi?
If you wrote that once, you wrote it 100 times. Isn't that true?
Bunu bir kere yazmışsan, yüz kere yazmışsın demektir.
Isn't that true, Walter?
Öyle olmadı mı Walter? Öyle olmadı mı?
As I drank, I thought to myself, it's such a pity that my father isn't alive... to be able to see for himself all his dreams come true.
İçerken babamın bütün hayallerinin gerçekleştiğini görecek... kadar yaşamamış olmasının ne kadar acıklı olduğunu düşündüm.
- No, Kimba, that isn't true.
- Hayır Kimba, bu doğru değil.
You know that isn't true.
Bunu doğru olmadığını biliyorsun.
That's true, isn't it?
Bu doğru, öyle değil mi?
Latour worshipped the Colonel. That's true, isn't it?
LaTour Albay'a hayrandı, öyle değil mi?
I don't ask you to say what isn't true, but... There's no need to mention to Mrs Baines that you met Julie. - Is it a secret?
Yalan söylemeni istemiyorum, ama Julie ile tanıştığından Bayan Baines'e bahsetmeye gerek yok.
We must go the other way. Isn't that true, gentlemen?
Farklı bir yöne gitmeliyiz, değil mi?
THAT'S TRUE, ISN'T IT? YOU WOULDN'T- -
- Bu doğru, değil mi?
Isn't that true, Willie?
Doğru değil mi, Willie?
That isn't true.
Yo, yo, yo.
- It gave him a hostage in case of trouble. - That isn't true, Rick.
- Sıkıntı durumunda ona bir rehine verdi - bu doğru değil Rick!
That isn't true! Max!
Bu doğru değil.
I know that my husband believed that, but it isn't true.
Kocam buna inanıyor ama bu doğru değil.
But isn't it true that you summarily hanged all three of these men... They were stealing my cattle.
ama bu üç adamı bir haziran öğleden sonrasında astığınız doğru değil mi?
Isn't it true that Charles Malone was sheriff of this county at that time?
O dönem Charles Malone'ın şerif olduğu doğru mu?
Isn't that true?
Bu doğru değil mi?
- Isn't that true, Rube?
- Öyle değil mi, Rube?
Isn't that true, Father?
Doğru değil mi, Peder?
No, that isn't quite true.
Hayır, bu doğru değil.
It isn't true what you wrote, that you're only staying overnight?
Bana yazdığın doğruysa sadece bir gece mi kalacaksın?
Darling, you know that isn't true.
Sevgilim, bunun yanlış olduğunu sen de biliyorsun.
That's true, isn't it?
Doğru, değil mi?
If I ever said anything that made you think I was complaining it just isn't true because I love everything.
Sikayet ettigimi sanmana yol acan bir sey dediysem dogru degil, cuenkue her seyi seviyorum.
Don't say that, if it isn't true.
Doğru değilse, böyle konuşma.
Yes, that's true, isn't it?
Evet, doğru, değil mi?
That's true, isn't it?
Bu doğru değil mi?
You know, it isn't true that it's better to be a have than a have-not.
Biliyorsun, varlıklı olmanın varlıklı olmamaktan daha iyi olduğu doğru değil.
isn't that the point 36
isn't that enough 159
isn't that what you wanted 60
isn't that crazy 40
isn't that right 1289
isn't that beautiful 37
isn't that nice 131
isn't that something 73
isn't that great 227
isn't that cute 44
isn't that enough 159
isn't that what you wanted 60
isn't that crazy 40
isn't that right 1289
isn't that beautiful 37
isn't that nice 131
isn't that something 73
isn't that great 227
isn't that cute 44