It'll be like old times translate Turkish
78 parallel translation
It'll be like old times, won't it?
Eski zamanlardaki gibi, olmaz mı?
With you back again, it'll be like old times.
Geri döndüğünde, herşey eskisi gibi olacak.
It'll be like old times.
Eski günler gibi olacak.
It'll be like old times.
Tıpkı eski günlerdeki gibi olacak.
It'll be like old times in the backyard. I can't, Daddy.
Arka bahçedeki günlerimizi yâd ederiz.
It'll be just like old times.
Tıpkı eski günlerdeki gibi olacak.
It'll be like old times.
Eskisi gibi olacak.
[Giggling] It'll be just like old times!
- Aynı, eski günlerdeki gibi olacak.
It'll be just like old times.
Senindir. Eski zamanlardaki gibi olacak.
It'll be just like old times.
Sadece eski zamanlardaki gibi..
It'll be like old times.
Yapma, Poirot. Yine eski günlerdeki gibi olacak.
It'll be just like old times.
Tıpkı eski günlerdeki gibi.
It'll be like old times again.
Yine eski günlerdeki gibi olacak.
Once terrance and phillip get together again, It'll be like old times.
Terrance ve Phillip bir araya geldiklerinde, eski zamanlardaki gibi olacaktır.
It'll be like old times. We'll have a good time.
Eskisi gibi iyi vakit geçirir pizza siparişi veririz.
You know, it'll be just like old... times.
Tıpkı eski günlerdeki gibi.
Yeah, it'll be just like old times.
Eskisi gibi olacak. Dört gözle bekliyorum.
No, not a bit. Stay where you are. Come on, old chap, it'll be just like old times.
Hayır, bir yere gitmiyorsun, hadi dostum, eski günlerdeki gibi olacak.
It'll be like old times.
Eski günlerdeki gibi.
Come on, it'll be like old times.
Hadi.Eski günlerdeki gibi olur.
It'll be like old times, eh?
Eski zamanlar gibi olacak?
It'll be like old times.
Eski günlerdeki gibi olur.
It'll be like old times.
Aynı eski zamanlardaki gibi olacak.
It'll be like old times.
Eski zamanlardaki gibi olacak.
It'll be like old times.
Eskilerde olduğu gibi.
It'll be just like old times, you know?
Tıpkı eski günlerdeki gibi, değil mi?
- It'll be like old times.
- Tıpkı eski günlerdeki gibi olacak.
You come to my house, we get some steaks and we fire up that old barbecue. It'll be like old times.
O eski barbeküyü kızdırıp güzel biftekler yapalım.
Come on, it'll be like old times.
Hadi, eski günlerdeki gibi olur.
Just come, it'll be a blast. You know, we'll eat onion rings till 4 : 00 in the morning. It'll be like old times.
Sabah 4de bile yanıma gelebiliyor.
It'll be like old times.
Eskiden olduğu gibi olacak.
It'll be like old times, like when you first got to Smallville.
Eski zamanlar gibi, Smallville'e ilk geldiğin zamanlar gibi yani.
Come on. It'll be like old times.
Hadi ama, tıpkı eski günlerdeki gibi.
Besides, it'll just be like old times.
Ayrıca, eskiden olduğu gibi olacak.
It'll be like old times.
Haydi yapalım. Tıpkı eski günlerdeki gibi.
It'll be just like old times.
Eskiden olduğu gibi.
It'll be like the old times, man.
Aynı eski günlerdeki gibi olacak, adamım.
It'll be like old times.
Eski günlerde gibi olur.
It'll be kind of like the old times.
Eski zamanlardaki gibi olacak.
I know once we get back at it, it'll be just like Old times.
Bir kez geri geldin mi, aynen eskisi gibi olacağını biliyorum.
You, me, the kids- - it'll be like old times.
Sen, ben, çocuklar- - eski günlerdeki gibi.
When we get back... it'll be like old times, won't it, Jimmy?
Geri döndüğümüzde eski zamanlardaki gibi olacak değil mi Jimmy?
Come on, it'll be like old times.
Haydi ama, tıpkı eski zamanlarda ki gibi.
It'll be just like old times.
Tıpkı eski zamanlardaki gibi.
Come on, Shaggy, it'll be just like old times, only without all the screaming.
Haydi, Shaggy, aynı eski günlerdeki gibi, çığlıktan uzak.
It'll be just like old times.
Eski günlerdeki gibi olacak.
It'll be like old times riding with your dad.
Tıpkı eski günlerde babanla olduğunuz gibi.
Oh, come on, it'll be like old times.
Hadi ama! Eski zamanlardaki gibi olur.
It'll be like old times, hmm?
Eski zamanlardaki gibi eğlenelim haydi.
Yeah, well, then it'll just be like old times, huh, Margaret?
Aynı eski zamanlardaki gibi, değil mi Margaret?
Or you could say a number, and it'll be just like old times.
Veya eski günlerde olduğu gibi bir rakam söylersin.