English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ I ] / It'll be quick

It'll be quick translate Turkish

170 parallel translation
Before we're too close and before emotions get deep... we should just end it quick. That way, you won't be hurt and it'll be easier to forget me.
Duygular derinleşmeden işi baştan kesip atmak daha iyi...
It'll be just as quick to carry you on a litter.
Sedyeyle taşınman daha hızlı olur.
I can't say how quick it'll be.
Nasıl hızlı yapabilirim bilmiyorum.
Someday, somebody's got to out-shoot me, and it'll be over with real quick.
Bir gün birileri hakkimdan gelecektir. Emin ol o zaman çok hizli olacak iste.
We know you've had rather a shock, Polly, and talking about it may be disturbing, but I'm afraid we must ask you a few questions, so I'll be as quick as I can, and you just try not to let it upset you. Hmm? Oh, it don't.
Oldukça sarsıldığını biliyoruz, Polly, ve ondan söz etmek rahatsız edici olabilir, fakat korkarım sana bir kaç soru sormamız gerekiyor, dolayısıyla olabildiğince çabuk olacağım, ve sen de canını sıkmamaya çalış.
You'll see, it'll be quick.
Göreceksin, çok çabuk olacak.
You hardly deserve the luxury, but it'll be quick.
Daha konforlu bir ölüm hakketmiyorsun ama bu da çabuk olacak.
Don't make a fuss and it'll be quick.
Zorluk çıkarma bize. İki dakikalık iş.
It'll be quick.
Çok çabuk olacak.
Quick or it'll be too late.
Acele et yoksa çok geç olacak.
I'll be on my feet, it'll be a quick one.
Ayakta duracağım, hem çabucak bitecek.
If Fraser don't get here quick, it'll be too late.
Fraser bir an önce buraya gelmezse her şey için çok geç olacak.
- Let's be quick! They'll come! Turn it on!
Tüpün içine, barut koyacağım.
Believe me, it'll be quick.
Çok çabuk olacak.
It'll be quick and he'll be looking at her face at the time.
Çok hızlı olacak ve o aynı zamanda kızın yüzüne bakıyor olacak.
We`re sorry to bother you, It'll be quick.
Sizi rahatsız ettiğimiz için üzgünüz, çabuk olacağız.
It'll be quick and painless, compared to what I could do to him.
Benim yapacağıma kıyasla, çok çabuk ve acısız olur.
Be quick or we'll lose it.
Çabuk ol yoksa kaçıracağız.
Okay. This'll be the last story, and you have to make it quick.
Peki. bu son olacak ve hızlı anlatmalısın.
Quick, it'll be warmer in there.
İçerisi birazdan ısınacak.
Better make it quick or else we'll be all day listening to his crap.
Ya elini çabuk tutarsın ya da tüm gün boyunca saçmalıklarını dinlersin.
Now you're talking some sense, because let me tell you you keep this up and it'll be over real quick.
Şimdi akıllıca konuşuyorsun, çünkü dediklerime kulak ver devam edersen, bittiğini fark etmeyeceksin.
No problem, it'll be quick!
problem yok, acele etmeliyiz!
It'll be quick! Quick! Off we go!
Hemencecik bitecek.
I don't think this'll be quick, but... it'll be interesting.
Hızlı olmayacak.Ama sanırım ilginç olacak
It'll be a quick death.
Hızlı bir ölüm olacak.
I think it'll be quick.
Çok uzun sürmez.
It'll be OK. It'll be quick.
Merak etme, çok çabuk bitirecekler.
It'll be quick.
Çabuk olurum.
It'll be really quick.
Hemen gelirim.
I couldn't get it arranged to get inside, so we'll just take a quick look and then we'll be on the way home, OK?
İçeri girip bakma işini ayarlayamadım gidip çabucak bakar, sonra da hemen eve döneriz tamam mı?
It'll be quick.
Çabucak hallederim.
It'll be quick, okay?
Kısa süreli bir iş!
It'll be quick.
Çabuk olacak.
Afterthem 60 seconds, if we take tco long, it'll alert more, so you have to be quick.
60 sn sonrasında eğer çok sürerse daha çok alarm olacak ve hızlı olmamız gerekecek.
I know you'll need to discuss this amongst yourselves, But be quick about it.
Kendi aranızda görüşmeniz gerektiğini biliyorum ama elinizi çabuk tutun.
I want your promise it'll be quick.
Söz vermeni istiyorum. Hemen.
I just wanna say hi to him, real quick, it'll just be a minute.
Sadece bir dakikalığına girip bir merhaba diyecektim.
And then it'll be quick - Germany will be liberated.
Gerisi çorap söküğü gibi gelir ve Almanya kurtulur.
Let's go then, it'll be quick
Başla ozaman! Bu bebek çok hızlı.
At least it'll be quick.
En azından çabuk olacak.
- No, Dad, I promise it'll be quick.
Çabuk söyleyeceğim.
It'll be quick, I promise.
Çarçabuk olacak, söz veriyorum.
Promise me it'll be quick and painless.
Çabuk ve acısız olacağına söz ver.
Don't worry. It'll be quick.
Meraklanma çabuk olacak.
It'll be quick.
Hızlı tarafından.
I'll be back as quick as I can so it'd be about a hour and a half.
Mümkün olduğunca çabuk geleceğim. Yani bir buçuk saat kadar sürecek.
- At least it'll be quick.
- En azından çabuk olacak.
I'll be back later.'Yeah, well, make it quick.'
Sonra dönerim. - Evet, iyi, çabuk ol.
No, it'll be quick- - hand through a glass coffee table.
Zamanını almaz. Elini cam sehpaya geçirmiş gibi.
so it'll be a quick job to crush it!
Sen her zaman benimlesin zaten.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]