It'll be worth it translate Turkish
288 parallel translation
You'll be worth it, my darling.
Buna değersin, aşkım.
It'll be worth a lot of money some day.
Bir gün o köprü çok para edecek.
In a month it'll be worth 15 bucks.
Bir ay sonra 15 dolar eder.
It'll be worth it.
Buna değecek.
That ought to be worth extra, but I'll throw it in for the same price.
Bu da fazladan paraya mal olur aslında, ama ben yine aynı fiyatı vereyim.
I've planned and worked, shopped... taken the twins off Sadie's hands, written my program... and I'll be up all night tonight and it's worth it to me.
Plan yaptım, çalıştım, alışverişe çıktım ikizleri Sadie'nin elinden aldım, programımı yazdım ve tüm gece çalışacağım ama buna değer.
It's possible they'll be willing to buy the jewels back, no questions asked for as high as 25 percent of what they're worth.
Mücevherleri, soru sormaksızın geri almak istemeleri kuvvetle muhtemel... Çünkü değerlerinin en fazla % 25'i kadar ediyor olacaklar.
I'll be a star witness at that trial, and my story ought to be worth something and I've no intention of giving it away.
Mahkemede baş tanık ben olacağım. Öykümün bir değeri olmalı beleşe verecek değilim.
Well, it'll be worth 3000 men to the Confederacy...
Konfederasyon için üç bin adam...
- How do I know it'll ever be worth anything?
Bunun para edeceğini nereden bilebilirim ki?
Even if it's only to you and me, it'll be worth it.
Senle ben olsak bile buna değer.
Of course, there's a lot of work to be done yet, but it'll be worth it.
Elbette daha yapacak çok iş var ama buna değecek.
To be very blunt, I'll make it worth your while.
Açık konuşacağım, giderseniz size biraz para veririm.
What'll it be worth if we lose this war?
Ya savaşı kaybedersek ne bedel edecek o kazandıkları?
It'll be worth a fortune in publicity for our nightclub.
Gece kulübünün reklamı açısından paha biçilmez bir şey.
If it beats those barbarians to their knees and forces them to open eggs at the big end it'll be worth it.
O barbarlara önümüzde diz çöktürür ve onları yumurtayı sivri uçtan açmaya zorlarsa buna değer.
If you make the land available, it'll be worth your while.
Şayet böyle bir yer tahsis ederseniz, size de çok büyük faydası olur.
It'll be the first time that madman has anything worth buying!
- O çılgın bir adamdır herhangi bir şeyi satın alırken kazanır.
It'll be worth it no matter what.
- Ne olursa olsun, değecek.
I hope it'll be worth it, partner.
Umarım buna değer, ortak.
It'll be worth your while.
Harcadığınız zamana değecektir.
It`ll be worth at least a good laugh!
En azından iyice güleriz!
It'll be worth while to be with a man, uh?
Bir erkekle birlikte olmayalı uzun zaman olmuştur.
Courage - it'll be worth it, believe me!
Değeceğini göreceksiniz, inanın bana.
Well, if he is my son, he'll be worth it.
Eğer benim oğlumsa, verdiğin paraya değecektir.
- It'll be worth it, Snow!
- Buna değer Snow!
It'll be worth it to see the back of him.
Ondan kurtulmak için değer.
I may have to work harder on this one, but it'll be worth it.
Bunda, biraz daha uğraşmam gerekebilir ama değecektir.
It'll all be worth it.
Hepsine değecek.
I'll be breaking the law for the first time, but it's worth it.
Ömrümde ilk kez kanunu çiğnemiş olacağım, ama buna değer.
Well, it'll be worth it to see my Grammy.
Suratım koca bir yara gibi ve sinüslerim patlıyor.
That job sounds like it might be worth a year's free haircuts. And a comb.
Bu bana sanki 1 yıllık bir iş gibi geldi.
- In a year, it'll be worth double.
- Bir yıl içinde, değerini ikiye katlayacak.
- It'll be worth it if it does.
- İşe yararsa buna değer.
All my savings but it'll be worth it to get out of that house.
... ama eski evden kurtulmama değer.
You know, if we get through to just that one little girl... it'll all be worth it. - Yes.
Yalnızca bir kıza ulaşmamız bile tüm sıkıntılara değer.
It might be worth your sending one of your warships there just in case the Defiant does show up.
Defiant'ın ortaya çıkması ihtimaline karşı oraya bir savaş gemisi göndermek akıllıca olabilir.
You'll have it, and it'll be worth the wait.
Alacaksın ve seni temin ederim beklediğine gerçekten değmiş olacak.
I'm telling you, it'll be worth it.
Sana söylüyorum, işe yarayacak.
It'll be worth it, Ted.
Buna değecek, Ted.
All hell's gonna break loose, but it'll be worth it.
Ortalık bayağı karışacak. Ama buna değer.
It sure is, Phillip, but don't worry, it'll be worth it when you see those comics.
- Orası kesin. Ama çizgi romanlarını almak için değmez mi?
It'll be worth it!
Buna değer!
It'll be worth a lot more by morning.
Sabaha kadar kıymeti artacak.
It just means there'll be someone worth killing when I reach the surface.
Bu, yüzeye çıktığımda öldürmeye değecek biri olacak demektir.
It'll be worth it for us.
Bu ikimiz için de değerli bir buluşma olacak.
- Oh, it'll be worth it.
Buna değecek.
It's those moments, no matter how depressingly few and far between, that make growing up worth it. You'll be okay.
- Depresif derecede az ve aralıklı olsada işte bu anlar büyümeyi katlanır kılıyor.
It'll be worth it to see Superdupe get his.
O süper sersemin cezasını çektiğini görmeye değer.
It'll be worth a lot. Because it was actually up my nose.
Muhtemelen ileride değerli olacak çünkü gerçekten benim burnuma girdi.
It's just a little more work but it'll all be worth it once I get my hands on that... It's all right.
Bu sorun değil.
it'll be alright 64
it'll be okay 411
it'll be our secret 35
it'll be 123
it'll be over soon 59
it'll be over before you know it 17
it'll be ok 114
it'll be fun 600
it'll be your fault 21
it'll be all right 327
it'll be okay 411
it'll be our secret 35
it'll be 123
it'll be over soon 59
it'll be over before you know it 17
it'll be ok 114
it'll be fun 600
it'll be your fault 21
it'll be all right 327