It's all bullshit translate Turkish
299 parallel translation
It's all just a bunch of bullshit.
Tamamen deli saçması.
The Pantheon, Napoleon's tomb, the Notre Dame It's all bullshit!
Panthéon, Napolyon'un mezarı, Invalides, hepsi palavra evet, hepsi palavra!
It's all bullshit except the pain, right?
Acı hariç hepsi palavra değil mi?
It's all bullshit about it being a career path toward being detective
Buranın dedektifliğe giden bir yol olduğu palavra.
All right, so some of it was bullshit.
Tamam, bazı kısımları saçmaydı.
All this bullshit! It's turning this house upside down!
Tüm bu saçmalık, bu evi altüst etti!
- It's just that I'm sick of all the bullshit.
- Tüm bu saçmalıklardan bıktığım için yaptım.
It's all bullshit.
Bütün bunlar saçmalık.
The curse, the monster, it's all bullshit!
Lanet, canavar, bunların hepsi saçmalık!
It's bullshit, that's all.
Boktan işte, hepsi bu.
You still believe in all that bullshit that holds it together. And when it comes down to killing, well, teacher-teacher's just got too much to lose.
Bütün o kendini koyuvermeme saçmalığına inanıyorsun ama iş adam öldürmeye geldiğinde hocacığın kaybedecek çok şeyi var.
This says all that stuff about acceptable levels... it's all bullshit.
Burada kabul edilebilir değerlerden bahsediyor, hepsi saçmalık.
It's all bullshit!
Saçma sapan birşey!
Man, it's all bullshit.
Bunların hepsi saçmalık.
It's all bullshit.
Bu bir oyundu.
- It's all bullshit!
- Hepsi saçmalık!
It's all bullshit.
Hepsi saçmalık.
That's all bullshit, and you know it.
Saçmaladığını biliyorsun.
It's all bullshit, anyway.
Zaten tamamen saçmalık.
- It's all bullshit.
- Hepsi saçmalık.
This is one of those conversations where we're open and sharing our thoughts and it's all bullshit and a lie, and it doesn't cost you anything!
Bu birbirimize açık olduğumuz fikirlerimizi paylaştığımız bir konuşma ve hepsi saçmalık ve yalandan ibaret, üstelik bedava!
It's all bullshit!
Saçmalık bu!
It's like everything I've been brought up to believe is all made-up bullshit.
Ondan öğrendiğim herşeyin saçmalık olduğuna beni inandırdılar
You take away the prices and all the polite bullshit and it's just good food.
Fiyatlara, bütün o kibarlık budalalıklarına eyvallah dersin ama iyi bir yemek yersin.
It's all a bunch of bloody bullshit.
Hepsi saçma.
For all the bullshit they try to teach you in high school... I graduated with about half of it.
Lisede bize öğretmeye çalıştıkları tüm o saçmalıklardan ancak yarısını öğrenebildim.
Tell me it's all bullshit.
Hepsinin palavra olduğunu söyle.
It's all bullshit.
Bu güzel, Harry.
" DearJjaks, maybe it's all bullshit.
Sevgili Jaks. Belki bildiğim her şey yanlıştı.
All this selt-sacrifice, this unconditional love, it's bullshit.
Bu kadar kendimizden fedakarlık etmek ve karşılıksız sevmek resmen saçmalık.
Maybe it's all just bullshit.
Belki de uydurma bir haberdir.
It's all bullshit.
Boşuna uğraşıyoruz.
It's all bullshit.
Her şey boktan!
It's all bullshit, Abby.
Hepsi palavra, Abby.
We all know it's bullshit.
Saçma olduğunu biliyoruz.
But it all was bullshit.
Ama bunların hepsi saçmalıkmış.
- It's all bullshit, Simon.
- Bunların hepsi saçmalık, Simon.
Maybe it's all bullshit.
Bunların hepsi birer saçmalık.
- It's all bullshit. Get away from me!
- Git başımdan!
It's all bullshit...
Bunların hepsi anlamsız.
What's all this bullshit, if it's true I'll strangle you, you little bitch...
Bütün bunlar ne demek oluyor? Tüm bunlar doğruysa seni boğazlarım.
You know, there's all the macho bullshit about it being "this man's army."
Bilirsin, "erkeklik gururu" maçoluk saçmalığı.
It's all this shoot'em-up action bullshit.
Hepsi vurdulu kırdılı şeyler.
It's all bullshit, Billy.
Bunlar saçmalık Billy.
And... And it's all bullshit.
Ve... ve herşey boktan.
It's all about emotions and intimacy... and feelings and all that vague ambiguous bullshit!
Bunlar hep.. duygusallık, mahremiyet, anlaşılmaz boktan şeyler.
It's bullshit, all right?
Saçmalık bu, değil mi?
But it's all bullshit.
Ama hepsi saçmalık.
It's all that school spirit bullshit propaganda.
O program tamamen "okul ruhu" propagandası yapıyor.
It's bullshit. - Ok, all right.
Bu hiç adil değil.
This entire country, this entire country is completely full of shit and always has been from the Declaration of Independence of the Constitution to the Star Spangled Banner it's still nothing more than one big steaming pile of red, white and blue all American bullshit because think of how we started.
Bütün bu ülke bütün bu ülke tamamıyla orospu çocuğuyla dolu hep öyleydi Anayasal Bağımsızlık Bildirgesinden yıldız süslü bayrağına kadar hala, kırmızı, beyaz ve maviden oluşan büyük kokuşmuş bir Amerikan saçmalğından başka bir şey değildir çünkü nasıl başladığımızı bir düşünün.
it's all right 8832
it's all in your head 59
it's all good 878
it's all gone 158
it's all my fault 457
it's all over 506
it's all yours 403
it's all fine 67
it's all lies 56
it's all the same to me 49
it's all in your head 59
it's all good 878
it's all gone 158
it's all my fault 457
it's all over 506
it's all yours 403
it's all fine 67
it's all lies 56
it's all the same to me 49