It's all gone translate Turkish
1,003 parallel translation
- It s all gone. You know it.
Biliyorsun.
It's lonesome in this apartment with everybody gone all day.
Herkes bütün gün dışarıdayken bu apartmanda yalnız kalmaktan sıkıIıyorum.
It's just that I'm so all at sea with Father and Dudley gone.
Babamın ve Dudley'nin ölümünden dolayı kafam çok karışık.
Well, it's all gone anyway.
Neyse, artık hepsi geçti.
It's all gone.
Hepsi gitti.
- Yes, it's all gone.
- Evet, geçti.
All they said was that it'd take us out of the country, we'd be gone about three months and that it'd be dangerous.
Söyledikleri tek şey ülke dışına gidiyoruz. 3 ay sürecek ve tehlikeli bir görevmiş.
It's all right. They have gone.
Tamam, gittiler.
Now it's all gone.
Hepsi gitti.
Better get your share of the loot before it's all gone.
Hepsi bitmeden önce ganimet payını alsan iyi olur.
Confound it, where's all the wine gone to?
Kahretsin, tüm şarap nerede?
It's all gone, except just a handful
Hepsi gitmiş, geriye sadece bir avuç kalmış.
It's all gone to pieces
Her şey darmadağın oldu.
It's gone all modern, the Mistress now wears Western dress!
Her şey modernleşti. Yeni hanım batı tarzı kıyafetler giyiyor!
I had worked all day at my new book, but it had gone badly.
Bütün gün yeni kitabım üzerinde çalışıyordum ama iyi gitmiyordu.
It's all gone wrong.
Her şey yanlış gitti.
- It's all gone to hell anyway.
Benim için gelecek diye birşey yok.
All the doors are open, it's gone.
Tüm kapılar açık, hazine gitmiş.
- It's all right, he's gone.
- Tamam, geçti artık.
It's practically all gone. All you gave me.
Bana verdiğin paranın hemen hemen hepsi bitti.
It's all gone now, as if it has never been.
Artık her şey bitti, asla böyle bir şey yaşanmadı.
It's all gone.
Herkes gitti.
Maybe it's nearly all gone.
Belki de neredeyse bitmiştir.
It's all gone.
Hepsi bitmiş.
- He's gone ahead. It's all right.
- Pat nerede?
He took all his pain and what was left of his strength and his long-gone pride and he put it against the fish's agony.
Bütün acılarını, kalan son dermânını ve kaybettiği onurunu alıp balığın ızdırabına kattı.
But when it's gone, you no longer understand it at all.
Ama geçip gidince de, bir türlü anlayamıyorsun ne olduğunu.
You spend all your life working for something and all of a sudden your reason for wanting it is gone.
Hayatın boyunca çalışır didinirsin ve uğruna çalıştığın kişi ölür.
It's all gone belly up.
Çok kötü bir şey oldu.
- But now it's all gone?
- Şimdi hissetmiyor musun?
It's all gone, Frankie.
Herşey bitti, Frankie.
It's all over, they are gone.
Artık bitti, gittiler.
Mama, it's all gone.
Anne hepsi gitti.
Otherwise it will flare up like a match... and then it's all gone.
Aksi takdirde bir yarışma gibi alevlenecek... ve sonra hepsi gidecek.
It's all gone.
İkisi de bitti.
- Oh, it's all gone.
- Şişeler boşaldı.
It says clearly that if big ranchers north of the Picketwire River win their fight to keep this territory in open reign, then all your truck farms and your corn, the small shopkeepers and everything, your kids'future, it will all be all over, be gone!
Burada, Picketwire Nehri'nin kuzeyindeki büyük çiftçilerin bu bölgeyi açık rejimde tutma mücadeleleri başarıya ulaşırsa tüm sebze çiftliklerinizin, mısırınızın, küçük dükkanların, her şeyin, çocuklarınızın geleceğinin sona ereceği açıkça yazılı!
But Atticus, he's gone and drowned his dinner in syrup... and now he's pourin'it all over.
Ama Atticus yemeğini şurupla doldurdu... şimdi de şurubu her tarafa döküyor.
It's terrible how you depend on someone else for strength, and then... suddenly all the strength is gone, and you're alone.
Güç için bir başkasına bağımlı olmak korkunç, sonra... birden tüm güç kayboluyor ve yalnız kalıyorsun.
It's not cold at all and the smell is gone.
Hiç soğuk değil, koku da kaybolmuş.
It's all gone.
- Evet.
- It's all gone.
- Bitti.
It's all gone. Leave it alone.
Her şey bitti.
It's no use, boy, they've all gone to the tournament.
İçeride kimse yok, hepsi de turnuvaya gittiler.
It's all gone now.
Hepsi geçti.
Chief! It's true. The sucker's gone for a swim with the woman, all dressed.
Şef, bizim adam denizde bir kadınla beraber yukarı çıkıyor.
Until it's all gone.
Hepsi bitene kadar.
It's all gone.
Ateşim yok.
And when it's all gone, raise it again.
Hepsi bittiğinde ise tekrar kazanırım.
It's all gone.
Hiç kalmadı.
It's all gone.
Bitiyor.
it's all right 8832
it's all in your head 59
it's all good 878
it's all my fault 457
it's all over 506
it's all yours 403
it's all bullshit 56
it's all fine 67
it's all the same to me 49
it's all lies 56
it's all in your head 59
it's all good 878
it's all my fault 457
it's all over 506
it's all yours 403
it's all bullshit 56
it's all fine 67
it's all the same to me 49
it's all lies 56