English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ I ] / It's an anti

It's an anti translate Turkish

106 parallel translation
It's to start an anti-nuclear drive to end the use of nuclear energy.
Nükleer enerji kullanımını sona erdirmek için nükleer karşıtı hareketi başlatmalıyız.
It's an anti-tank bomb.
Bu bir tanksavar bomba.
It's an anti-asthma medication prescribed for breathlessness.
Astım ilacı nefes darlığı için kullanılır.
- It's an anti-trust action.
- Bu dürüst olmayan bir davranış.
In that case, it is possible that the convergence of three tachyon pulses could have ruptured the subspace barrier and created an anti-time reaction.
Bu durumda üç takyon ışınının birleşip altuzay sınırını parçalayarak, anti zaman tepkimesine yol açması mümkündür.
It's an anti-time eruption.
- Anti zaman patlaması.
It's an experimental antiserum from Yale virology.
Yale virüs bölümünde denenmiş bir anti-serum.
So just because you're an anti-Semite you can build a bomb, place it on the second floor, light a fuse and get out with no risk?
Yani sırf bir Yahudi aleyhtarı olman bomba yapmayı öğrenip, dinamitleri kat kat bağlayıp, fitili ateşleyip, güvenli bir şekilde sıvışman için yeterli.
It's an anti-motion trembler device.
Harekete aşırı duyarlı bir alıcı.
It's an Anti-AT Field.
Karşıt - AT Alanı...?
Which suggests to me that we should try to enhance the immune system- - create an "assimilation antibody" as it were.
Bu da beni ilk olarak bağışıklık sistemimizi yükseltmeye itiyor... bir "asimilasyon anti-hücresi" yaratmalyıız..
It's an anti-drug.
Uyuşturucuya karşı bir ilaç.
It's sort of like an anti-Cupid.
Aşk Tanrısının tersi gibi yani.
It's more of an anti £ ­ Dad thing than pro-you.
Bu senin yanında olmamdan cok babama karşı olmamdan.
- It's an anti-gravitation device.
- Bu bir zıt-yerçekimi aygıtı.
Increases the blood flow. It's an anti-aging technique.
Kan akışını hızlandıran yaşlanmayı geciktiren bir teknik.
It's an antimatter junction.
Bu anti madde bağlantısı.
It's an anti-tank mine.
Anti-Tank mayını.
It's an M-26 anti-personnel mine.
M-26 anti-personel mayını.
It's an anti-vortex filter.
Bu bir anti-girdap filtresi.
It's an antidepressant.
Bu bir anti-depresan.
It's an anti-epiIeptic.
Sara krizine karşı.
It's an anti-scaling fence.
Tırmanılamaz bir çit.
My mom calls it the Magic Hug. It's an anti-tension drug.
Annem bana sihirli sözlerle sarılırdı, ilaç gibi gelirdi.
It's an anti-satellite pulse weapon.
Uydu yok etme silahı.
It's an anti-eavesdrop device.
Bu, dinleme sinyallerini kesiyor.
I've been synthesising an anti-virus using T'Pol's genetic profile... but I need an active sample of her DNA to complete it.
T'pol'un genetik profilini kullanarak bir antivirüs sentezlemeye çalışıyorum. Ama bitirebilmem için T'pol'un DNA'sından aktif bir numune almam lazım.
It's an antivirus program, right?
Bir anti-virus programmı, değil mi?
It's an anti-terrorist matter!
Bu terör karşıtı bir dava!
Zoloft, it's an anti-depressant.
Zoloft bir antidepresandır.
- It's an anti-edema.
- Anti-ödem.
- See, it's got an anti-fog lens.
- Gördün mü? Buğu önleyici merceği var.
They'll believe it's an anti-aircraft base.
Uçaksavar üssü sanacaklar.
It's an anti-inflammatory.
Anti inflâmatuvardır.
It's an anti-anxiety medication.
- Bunaltı giderici haplar.
- It's an anti-tamper.
Engelleyici var.
We should put an omaya reservoir in foreman's brain and start administering anti- - if I'm gonna be arguing with foreman, I may as well do it directly.
Foreman'ın beynine ommaya rezervuarı vermeli ve antibiyotiğin... Foreman'la tartışmak istersem, bunu yüz yüze yaparım.
I-It's an asymmetry between matter and anti-matter, which emerged shortly after the Big Bang.
Büyük Patlama'dan sonra çıkmış olan madde ve anti-madde arasındaki asimetriye denir.
It is most likely not an anti-personneI noble Phantasm such as my sword or Lancer's spear.
Muhtemelen bu benim kılıcım ya da Lancer'ın mızrağı gibi kişiye-karşı "Noble Phantasm" değil.
No matter how powerful the mana or spells placed upon it,... it will never be anything more than an anti-personneI weapon.
Ne kadar güçlü "mana" sı ya da laneti olursa olsun, Kullanılışı hiçbir zaman "kişiye-karşı" seviyesini geçemeyecektir.
it's used as an anti-psychotic, but it's helpful with hiccups.
Anti psikotik olarak kullanılır, ama hıçkırıkta da işe yarar.
It's a barbiturate, sometimes used as an anti-convulsant for epileptics, anxiety disorders and state executions.
Saralılar, anksiyete bozukluğu olanlar ve idam mahkumları için kullanılan bir tür barbitürat.
In small doses, it's an anti-inflammatory.
Küçük dozlarında, iltihabı azaltır.
It's an anti-smell tailored specifically to Nina's repulsive odor.
Nina'nın kötü kokusunu yok etmek için yaptım.
He's an anti-Fascist and never misses a chance to show it.
O bir faşizm karşıtı ve bunu göstermek için hiçbir fırsatı kaçırmıyor.
Dr. Gary Wadler is an advisor to the world anti-doping agency and the media's go-to guy when it comes to steroids.
Dr. Gary Wadler Dünya Dopingi Önleme Ajansı'nın bir danışmanı ve steroidler söz konusu olduğunda medyanın danıştığı adam.
It's an anti-anxiety drug.
Bir sakinleştiricidir.
Yeah, it's an EM Soft Tag. It's most commonly used as an anti-theft device for printed material.
En yaygın kullanımı, basılmış materyallerin çalınmasını önlemek amacıylaymış.
- It's got an anti-tamper system.
- Kurcalamaya karşı bir koruma sistemi var.
It's an anti-psychotic.
Anti-depresan.
- It's an anti-spyware program.
Bu bir anti-casus yazılım programı.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]