It's been forever translate Turkish
224 parallel translation
It's been forever since I've seen fireworks.
Ben de havai fişek izlemeyeli uzun zaman oldu.
It's been forever.
Çok uzun zaman oldu.
I been listening to that same thing forever and I'm tired of it.
Yıllardır aynı şeyi dinlemekten sıkıldım.
It's been nice knowing you, Mr. Cooney, but goodbye forever.
Seni tanıdığıma memnun oldum, Bay Cooney, fakat spnsuza değin hoşça kalın.
It's been forever.
Sevgilim.
Boy, it feels like I've been on this road forever.
Onu görmek için oraya ulaşmağa çalışıyordum. Sanki yıllardır bu yolda gibiyim.
It's been raining forever.
Durmadan yağmur yağıyor.
Legend has it that it's been here forever.
Efsane ezelden beridir var olduğunu söylüyor.
Michael! It's been forever ; I thought you disappeared
Michael, görüşmeyeli epey zaman oldu.
It's been in my family forever.
Ailemden kalma.
When your parents drag you off to Europe or someplace for a month, then when you get back, it's like you've been away forever.
Ailenle bir ay Avrupa'ya gidiyorsun... döndüğündeyse, sonsuza dek yokmuşsun gibi.
Bruce Wayne! It's been forever.
Bruce Wayne, çok uzun zaman oldu.
It's been forever.
Uzun zaman oldu.
It's been forever.
Hep öyle olur zaten.
It seems heavy I've no idea, it's been sitting here forever
Bir fikrim yok, uzun süredir burada.
It's been green forever.
Yeşil yandı.
It's something that's been obvious forever and I guess- -
En başından beri belliydi bu.
Looks like it's been in the water forever.
Uzun zamandır suyun içinde durmuşa benziyor.
It's not like it's been going on forever.
Sürüp giden bir şey değildi.
- It's been there forever.
- YıIlardır orada.
Gees, it's been forever.
Sürtük.
It's just... I mean, I've been drawing forever but I've never really put any of my work up for display before, so...
Sadece uzun zamandır resim çiziyorum ama hiç eleştiriye açmamıştım daha önce- -
IT'S JUST BEEN GOING ON FOREVER. I'M VERY TIRED, AND I'M OLD. I NEED MY REST.
Yaşlıyım, dinlenmem lazım, yarın işim gücüm var.
It's been forever since I'd known a holiday, since I'd seen my family, since I'd been with a girl, since I'd driven a car.
Tatilin ne olduğunu öğrendiğimden beri. 6 gün önce. Ailemi tanıdığımdan beri.
Because you've been into her forever and it's not healthy!
Çünkü bu kıza çok takıyorsun, bu ruh sağlığın için zararlı.
Well, if it wasn't for a leaky pipe she might have been down there forever.
Bir boru sızıntı yapmasa sonsuza dek orada kalabilirdi.
It's been like that forever.
Yıllardır öyledir.
It's like we've been living his life forever.
Sanki Hep onun Hayatını yaşıyor gibiyiz.
It's been going on forever.
Sonsuza dek sürecekmiş gibi.
It is one last look at a film that might have been and a star who will live on-screen forever.
Bu, ortaya çıkacak filme ve ekranda sonsuza kadar yaşayacak yıldızına son bir bakış olacak.
It's been around forever.
Uzun süre oradaymış.
I must have been, for it would've been easy enough, you would think, just to walk out of the house one day when she was out, walk out forever and leave no word of farewell.
Birgün o dışarıdayken sadece evin dışına çıkıp, veda sözcüğü etmeden sonsuza kadar çıkıp gitmek yeteri kadar kolay olmalıydı.
It's been four years but the vision ofJamie walking towards me will stay with me forever.
Dört sene oluyor fakat Jamie'nin hayali gözlerimin önünde. Ve daima benimle kalacak.
It's been forever.
- Aile yemekleri hep birlikte yenir.
I know it's been forever.
Biliyorum, bu hep oldu.
Seems forever it's filled my thoughts, been my goal.
Sanki ebediyen düşüncelerimi işgal etti, hedefim oldu.
But otherwise, it seems like it's been forever.
Ama diğer taraftan, sonsuzluk gibi geldi.
She's been here a month but it seems like forever.
Bir aydır burada ama bana sanki bir asır gibi geldi.
It seems like it's been forever! - You just get home?
Zaman çok zor geçti, yeni mi geldin?
And it's been like this forever, and you just let him do it.
Ezelden beri böyle. Sen de ona göz yumuyorsun.
It's been forever.
Bu akşam harika bir film var.
It's been forever now.
Sonsuza kadar sürecek gibi.
My mom used to cheer and Brooke and I have been cheering together forever so it's just kind of our thing.
Annem ponpon kızdı. Brooke ve ben de yıllardır öyleyiz. Yani bu bir gelenek gibi oldu.
It's been, like, forever.
Çok uzun zaman olmuştu.
It feels like we've been here forever.
İçimde sanki sonsuza kadar burada kalacakmışız gibi bir his var.
And it's been forever since we've seen each other.
Görüşmeyeli yıllar oldu.
Well, it can't be his. This car has been here forever. Mmm, I don't think so.
Bu onun olmayabilir.Bu araba çok eskiden beri buradaymış gibi Mmm, Sanmıyorum.
It's been your life forever, and I'm new to it still.
Sen hayatın boyunca böyleydin, ben hala acemiyim.
That blood is ancient history, it's been there forever.
O kanlar tarih oldu. Çok eskiden kalma.
I know it's been forever, but I'd really like to see you.
Biliyorum, aradan uzun zaman geçti. Ama seni görmeyi çok istiyorum.
It's been there forever.
Hep oradaydı.
it's been so long 173
it's been a while 672
it's been a long day 229
it's been a pleasure 97
it's been a long time 584
it's been a long time coming 29
it's been too long 172
it's been awhile 61
it's been a year 51
it's been ages 82
it's been a while 672
it's been a long day 229
it's been a pleasure 97
it's been a long time 584
it's been a long time coming 29
it's been too long 172
it's been awhile 61
it's been a year 51
it's been ages 82