English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ I ] / It's been real

It's been real translate Turkish

414 parallel translation
'Cause for me it's been real hard...
# Zor oldu benim için her anlamda
Y - You know, Phillip, I've been thinking. We deserve a real holiday after it's all over.
Düşündüm ki, Philip her şey bittiği için güzel bir tatili hak ettik.
It's been a real struggle for me to get back here.
Buraya dönmek için mücadele vermem gerekti.
- It's been a real pleasure, Eve.
- Çok memnun oldum Eve.
It's been a real pleasure to see you again.
Seni yeniden görmek güzeldi.
It's been good, real good.
Çok güzel günlerimiz oldu.
It's been a real drama.
Tam bir dramdı.
It might've ended up in a real hair-pulling contest... if it hadn't been for Mr. Nash. But... Such a gentleman.
Bu Mr.Nash için gerçek bir saç çekme yarışı olsaydı sona erdirirdi fakat o bir centilmendi.
How long's it been since you had real soap and all the hot water you want?
Gerçek sabun ve sıcak suyla temas etmeyeli ne kadar oldu?
Well, it's been a real pleasure, ma'am.
Peki, sizinle olmak çok keyifliydi.
You know, I was thinking it's been so long since we had a talk you know, a real talk about the future and everything.
Biliyorsun seninle konuşmayalı çok uzun zaman olduğunu düşünüyordum. Gelecek ve her şey hakkında gerçek bir konuşmayı kastediyorum.
It's been a real nightmare.
Gerçekten kabus gibiydi.
Really, sir, don't mind me. This isn't the first time my head's been pulverised. And it's never done any real harm before.
- Hayır durun, bu ilk işkence çekmem değil.
But it's been a real pleasure having you here, Kirk.
Ama sizi burada görmek büyük zevkti.
- It's been a real pleasure.
Çabuk ol. - Benim için bir zevkti.
It's been a real invasion
Ne istila ama!
It wouldn't be right for me to go off and leave you two to the tender mercies of this young monster who's been like no real son at all.
Buradan giderek sizi bu.. ... gerçek bir evlat bile olamamış genç canavarın insafına bırakmak benim için doğru olmaz.
And I must say, it's been a real pleasure... because I've never seen so many beautiful flowers in my life.
Ve itiraf etmeliyim, benim için bir zevk oldu... çünkü hayatımda bu kadar çok güzel çiçek görmemiştim.
I've just been handed the Syracuse roster, and it appears the Syracuse Bulldog management is just real thirsty for a big, grudge-match type victory here tonight.
Şimdi elime bir Syracuse listesi verildi, öyle görünüyor ki, Syracuse Bulldog yönetimi bu gece burada zafer için hınçla bu maçı kazanmaya susamış.
If we don't meet again, sir I'd just like to say it's been a real privilege fighting alongside you, sir.
Bir daha görüşemezsek komutanım... sizinle omuz omuza çarpışmak benim için gerçek bir ayrıcalıktı komutanım.
Yeah, it's been a real drag, Dad!
Evet, hakikaten de baydı artık baba!
I admit that in the past I've been shy around women, but I've been thinking about it and I don't think there's been any real reason for my insecurity.
Geçmişte kadınların yanında utangaç olduğumu biliyorum ama bu konuyu düşünüyorum ve kendime güvenmeme konusunda gerçek bir neden olduğunu sanmıyorum.
Boy, it's been a real all-star season for drug rip-offs.
Vay be, bu uyuşturucu gaspında yıldızlar sezonu gibi oldu.
Well, we wouldn't have heard anything, if it'd been him. He's real careful.
Peki,
Well, it's been real.
Gerçek oluyor.
It's been real.
Gerçek oldu..
It's been real nice talking to you.
Sizinle konustuğuma sevindim.
Steve, it's been real nice having you here all day.
Steve, tüm gün burada olman çok güzel.
But it's been real, it's been nice.
Ama gerçekten çok hoştu.
It's been real.
Evet, doktor. Gerçekten.
They've been exchanging it for the real stuff.
Onu aklıyorlarmış.
It is a travesty of justice that these four people have been incarcerated while the real perpetrator is walking around laughing.
Bu insanları rezil etmek için açılmış bir davadır. ... gerçek suçlular dışarıda elini kolunu sallayarak dolaşırken..,... gülerken, bu insanlar hapsedilmeye çalışılıyor.
It's been a pleasure doing business with you, a real pleasure.
Seninle iş yapmak bir zevkti, büyük bir zevk.
It's been a real pleasure. - Keep me posted.
Gerçekten mutluluk duydum.
Walter, it's been real.
Walter, gerçekten.
It's been real lonely without you, Rita.
Sensiz hayat çok yalnız oldu Rita.
If this had been for real, that conduit would have exploded with the exocomp inside. That's it.
Bu kadar.
Yeah, right. It's been a real long time since we talked.
Evet, konuşmamız üzerinden uzun zaman geçti.
You know, my friend... it's been a long time since I met a real-life santo.
Biliyor musun, dostum... gerçek bir Santo ile karşılaşmayalı uzun zaman olmuştu.
It's been real...
Bu gerçekten- -
- it's been real, but I gotta go. - Yeah. See ya.
- gerçekçi gözüküyor, ama gitmem gerek.
It's been too long since we shared a real brotherly meal.
Kardeş kardeşe birlikte yemek yemeyeli uzun zaman oldu.
It's been real.
Çok güzeldi.
I know I just met you guys, and it's kind of corny... but tonight's been a real eye-opener for me.
Biliyorum sizinle yeni tanıştım, ve biraz klişe ama bu gece benim için çok öğreticiydi.
Like - Like paint on a palette. It's you who should have been working, you who should have been using them... doing real work.
Paletteki boyalar gibidir gerçek dünyanı hangi renge boyayacağını sen seçersin.
On the real one you can see fingerprints and wine stains where it's been used.
Evet ama gerçeğinde parmak izi ve şarap lekeleri de görebilirsiniz. Nerede kullanıldığını.
I'm taking her to this real fancy place she's been dying to try ever since she heard that Oprah owned it.
Onu, Oprah'nın sahibi olduğunu duyduğundan beri gitmek istediği hoş bir yere götürüyorum.
This has been just a rehearsal up to now, but it's time to start the real thing!
Sadece seninle oynuyordum, ama Nerdeyse gerçek dövüş için hazrım!
- Well, it's been a real pleasure.
- Şey, tanıştığımıza çok memnun oldum.
It's been real nice talking to you, Captain.
Sizinle konuşmak güzeldi yüzbaşı.
"It's been real."
"Gerçek bu" derdim.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]