English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ I ] / It's gonna take time

It's gonna take time translate Turkish

517 parallel translation
Looks like he's gonna be all right, although it's going to take time for him to recover.
İyileşecek gibi görünüyor. Her ne kadar onun iyileşmesi zaman alacak olsa da.
It's gonna take time for him to recover.
İyileşmesi zaman alacak.
Well, it's gonna take a little time - to get the blood test and the licence.
Kan testini yaptırıp izin belgesini çıkarmak biraz vakit alacak.
Adelaide, according to the laws under which we live, it's gonna take a little time.
Adelaide, kanunlara göre... -... biraz vakit alacak.
It's just gonna take some time before I let my guards down.
Gardiyanlar beni öldürmeden bir kaç gün önce buraya getirildim.
The rest of us can go across the roofs, but it's gonna take some time.
Kalanlar çatılara gidebilir, ancak zaman alacaktır.
Of course, it's gonna take a little time.
Tabii ki, bu biraz zaman alır.
- It's just gonna take time.
- Çok zaman alacak bu. - Evet.
But it's locked, also, and it's gonna take me some time to get it open, dear.
Ama kilitli, ayrıca açılması biraz zamanımı alır.
It's gonna take some time to work things out.
Şey, al bakalım. Benim büroya dönmem gerekiyor. Hey, hayır, hayır, hayır, hayır.
It's gonna take you some time to see my overall plans.
Planımı anlaman biraz uzun zaman alacak.
It's gonna take a long time.
Anlatması biraz uzun sürer.
And, well, we know it's gonna be two weeks before you're leaving, but some of the men here are gonna be out on patrol when it comes your time to leave us, and, well, we'd like to take this opportunity...
Ve bunu siz gitmeden iki hafta önce yaptığımızı biliyoruz ama bizi bırakma zamanın geldiğinde buradaki bazı askerler dışarıda devriyede olacak ve biz de bu fırsatı değerlendirmek istedik.
We knew it was gonna take you a long time herding'little boys and cows but ain't no way we thought it was gonna take you this long.
Küçük çocukları ve sığırları gütmenin uzun zaman alacağını biliyorduk ama işin bu kadar uzayacağını cidden düşünmemiştik.
Now, Edna, dear we know it's gonna take time and it's gonna take money and that's why we're here.
Bak Edna, hayatım, bu işin uzun süreceğini ve maliyetli olacağını biliyoruz bu nedenle buradayız zaten.
Yes, yes, they have, and it's been going on for some time... to the tragic result that he's moving out of the house on her... and he's gonna take up residence in a hotel.
Evet, evet, çok kavga ediyorlardı. Bir süredir böyle devam ediyordu. Şimdi işler daha da trajik bir hal aldı.
Jeff, it's just gonna take a little more time.
Bu iş biraz daha sürecek.
It's my break time and I'm gonna take down every word of this letter.
Şu an moladayım ve bu bildirideki her kelimeyi not edeceğim.
- Yes.It's gonna take time.
- Edilir. Fakat vakit alacak.
It's gonna take a long time, isn't it?
Uzun sürecek, değil mi?
Next time you fuck with me, I'm gonna take this mop and shove it down your throat.
- Bilerek yapmamış. Bir daha bana yamuk yaparsan bu paspası boğazından aşağı sokarım.
Guys, we're gonna take you to the safe house until it's time to go to the airport.
Havaalanına gidene kadar sizi güvenli bir eve bırakacağız.
But it's gonna take time.
Ama bu zaman alacak.
It's gonna take time.
Biraz zaman alır.
No, it's gonna take some time.
Hayır, bu biraz zaman alacak.
It's gonna take more time.
Bu daha çok süre alacak.
It's gonna take a long time.
Bu biraz uzun sürecek.
- It's gonna take time.
- Zaman alacak.
It's gonna take a little time.
Biraz zaman alacak.
It's gonna take time to find a tilting hydraulic body.
Açılır kapanır gövdelisini bulmak biraz vakit alacak.
You know, it's funny after a couple of hours, I realized you weren't gonna pick me up so I thought, "Well, you know, I'm dizzy and my head hurts what better time to take the bus?"
Tuhaf ama birkaç saatten sonra beni almayacağınızı anladım ve otobüse binmek için başımın döndüğü ve ağrıdığı bir andan ideali olamaz dedim.
Even if you were 30, you've got significant nerve damage. It's gonna take a long time for it to improve. Lean back.
30 yaşında olsaydın bile sinir zedelenmeleri yüzünden iyileşmen uzun zaman alırdı.Uzan.
We're gonna beat it, but it's gonna take money and time.
Bunu aşmalıyız. Çok paraya ve çok zamana malolacak.
It's gonna take some time.
Biraz zaman alacak.
I think it's gonna take some time.
Sanırım, biraz zaman alacak.
We're gonna reorganize under chapter 11, so it's gonna take some time.
11. bölümü yeniden düzenleyeceğiz, o yüzden biraz zaman alacak.
Look, Daniel. I know it's gonna take a long time to get over all the fights and all the horrible things we said to each other.
Bak, Daniel biliyorum. Yaptığımız kavgaları ve birbirimize söylediğimiz korkunç sözleri unutmamız, biraz zaman alacak.
It's gonna take us some time to take the seal off intact, Sir John.
Mührü kırmadan çıkarmak biraz zaman alacak, Sör John.
Captain. I think this is gonna work, but it's gonna take some time.
Kaptan, sanırım bu işe yarayacak ama biraz zaman alacak.
It's just gonna take time.
Biraz zaman alacak.
- And I know that it's gonna take some time to get it fixed.
- ve yeniden düzülmesi için biraz zaman gerekecek.
It's just gonna take a little time.
Sadece biraz zaman alacak.
It's gonna take some time, but we'll find him.
Biraz zaman alacak ama onu bulacağız. Tamam mı?
It's gonna take a long time to get the level of trade... back to where it was before we broke away from Earth.
Ticari ilişkilerimizin Dünya Birliği'nden ayrılmadan önceki günlere dönmesi biraz zaman alacak.
It's gonna take time.
Zaman alacak.
Gar, look, it's gonna take some time, but believe me, you're better off without her.
Hey, Gary. Bu biraz zaman alacak ama inan bana onsuz daha iyi olacaksın.
It's a listed material, so it's gonna take more time and a little more money.
zor bulunur, böyle olunca zaman alır ve küçük bir para
I can hack into the voice system from here, but it's gonna take time.
Buradan ses sistemine sızabilirim ama zaman alacak.
Yes, it's gonna take some time.
Evet, biraz zaman alacak.
She's still working on it... but it's gonna take time.
Hala üzerinde çalışıyor... ama biraz zaman alacak.
Look, Frank, you did me a really big favor by lending me the money so I could go to school, but I'm a full-time student now and it's just gonna take me a little more time.
Frank, bana borç para vererek büyük iyilik ettin. Böylece okula gidebildim. Ama şu an tam gün öğrenciyim.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]