English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ I ] / It's good

It's good translate Turkish

55,920 parallel translation
This place, it's not good for you, Oliver.
Burası sana iyi gelmiyor Oliver.
It's not good for business.
Masumları bile? Bu işlerini bozar.
Zoe's in a foster home, a good one it looks like.
Zoe bakıcı aileyle kalıyor. İyi bir yuva gibi.
Seems like Cisco did such a good job of turning this place into an impenetrable fortress, he turned it into an impenetrable death trap.
Anlaşılan Cisco burayı ulaşılmaz bir kaleye çevirirken iyi iş çıkarmış. Ulaşılmaz bir ölüm kapanına çevirmiş burayı.
Got to say it's good to see you up and walking again.
- Seni tekrar ayaklanmış şekilde görmek güzel. - Evet.
Well, I'm glad. It's good to see you.
- Sevindim, seni görmek güzel.
Trust me, when it comes to this guy, it's absolutely nothing good.
Güven bana, mevzu bu adam olunca iyi hiçbir şey söz konusu olamaz.
The security camera footage is grainy, but it's good enough to see Black Siren giving her best Laurel impression.
Bak, güvenlik kamerası kayıtları bulanık ama Black Siren'in Laurel'a benzemeye çalıştığını görebiliyoruz.
Quinn. Thanks, but it's all good. I got it.
Quinn.Teşekkürler fakat ben iyiyim.Ben hallederim.
It's good to see you, Aline.
Seni de görmek güzel, Aline.
If there's any good that comes out of being at the brink of war it's being able to stand here, in front of you.
o da burada, senin önünde dikilmek.
It's so good to see you.
Seni görmek çok güzel.
Then it's a good thing I wear comfortable shoes.
O zaman bu rahat ayakkabıları giymem iyi olmuş.
- No, look, it's all good.
- Hayır, bak sorun değil.
My tent was an old army one of my grandad's and when we started to put it up, he said it wouldn't be any good because it wasn't waterproof anymore and it was gonna rain.
Çadırım büyük babamın eski ordu çadırıydı. Kurmaya başladığımızda iyi durumda olmadığını çünkü su geçireceğini söyledi. Yağmur yağıyordu.
It's a good letter... to read, Cass, for me.
Bu mektubu okuduğum iyi oldu Cass.
It's very good for me to know about.
Öğrenmem çok iyi oldu.
It's just, I feel good.
Yalnızca çok iyi hissediyorum.
It's good to know you've got your head back.
Geri döndüğünü bilmek güzel.
If anyone can think of something good to do with that shit, it's them.
Herkes yapacak iyi bir şey düşünebilirse Bu bokla, onlar.
It looks really good. Looks really good.
Yakışmış.
It's a good test.
İyi bir test bu.
It's no good trying to escape me, mother.
Kaçmaya çalışmanın hiç yararı yok, anne.
And it's all for such a good cause.
Her şey iyi bir amaç uğruna.
- It's so good to see you.
- Seni gördüğüme sevindim.
Yeah, it's good.
Evet. İyi.
- It's good to be giving.
Fedakarlık iyidir.
But I think it's good that I'm not mad for Emily.
Ama bence Emily için deli divane olmamam iyi.
It's, like, 80 years old, but it's still in really good condition.
80 yaşında gibi. Ama yine de Gerçekten iyi durumda.
It's a good...
Bu iyi...
It's a good gig.
Bu iyi bir konser.
Well, despite the heroic actions of this mystery man, unfortunately it's not all good news, as the rescued woman's elderly mother, Elise partridge, was a victim of this deadly Blaze.
Eh, buna rağmen kahramanca eylemler bu gizemli adamın, maalesef hepsi iyi haber değil, kurtarılmış kadın olarak yaşlı anne, Elmalı kek, bir kurban oldu Ölümcül Blaze'in.
In fact, that's why we need funding, to keep up with the users, and I think it could be really good if we could just keep it going.
Bu yüzden yatırıma ihtiyacımız var, kullanıcıları tutmak için, eğer bu şekilde devam edersek her şey çok güzel olacak.
It's a good, sound business.
bu mesele iş yapar.
It's a really good product.
Ürün gerçekten çok iyi.
Well, it's no good being Lord of the Riverlands if you can't celebrate with your family.
Ailenle kutlama yapamayacaksan, Nehir Toprakları'nın lordu olmak bir işe yaramaz.
It's really good.
Çok güzelmiş.
There's no good way to say this so I'll put it plain.
Bunu söylemek için iyi bir yol yok, o yüzden bunu açıkça söyleyeceğim.
It's a good story.
Bu iyi bir hikaye.
So... how's it look? It's good.
Nasıl görünüyorum?
It's good.
Güzel gerçekten.
It's good to see you, too.
Seni görmek de güzel.
It's good to see you, too.
Seni görmek de güzeldi.
There's turmoil ahead, and good men like you are going to be needed to hold it together.
İleride karışıklık var ve düzgün tutmak için senin gibi iyi adamlara ihtiyaç olacak.
It's good to be home.
Evde olmak güzel.
It's good to see you.
Seni görmek güzel.
My goodness, Harvey, you look awful. It's good to see you, too.
- Tanrım Harvey, berbat görünüyorsun.
Good, good. This is a... it's for you.
- Bu sana.
- It's good to see you.
Seni gördüğüme sevindim.
I don't think it's a good idea right now.
Şu anda iyi bir fikir olduğunu sanmıyorum.
It's not a threat, just... good advice.
Bu bir tehdit değil, sadece tavsiye.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]