It's good stuff translate Turkish
400 parallel translation
I'm going to tell you every day how bad your stuff is until you get something good... and if it's good, I'm going to tell you it's rotten till you get something better.
İyi bir şeyler ortaya çıkarana kadar her gün yaptıklarının ne kadar kötü olduğundan bahsedeceğim ve iyi bir şeyler çıktığında da daha iyisi olsun diye berbat diyeceğim.
It's good stuff, my dear.
Kaliteli içkiymiş, dostum.
It's good stuff.
Güzelmiş.
Sure, it's good stuff.
Tabii ki iyi mal.
- It's good stuff, right enough.
- Bu hiç fena değilmiş!
It's good, genuine stuff.
İyi şaraptır, orijinal bir şarap.
It's pretty good stuff.
Bu bayağı iyiymiş.
It's good stuff.
Çok güzel bir yemek.
It's good stuff, Hilts.
İyi iş çıkarmışsın.
It's good stuff.
Merak etmeyin.
It's all good stuff.
Bunlar çok iyi.
It's a good thing I don't like spinach, because if I did, I'd eat it, and I can't stand the stuff.
Ispanağı sevmemem iyi bir şey aslında çünkü sevseydim, yemek zorunda kalırdım oysa ki hiç sevmem.
You ought to be ashamed of yourself. You shouldn't eat this stuff. It ain't good for you.
Kendinden utanmalısın. bunları yememelisin.
- Everything's fine, it's good stuff!
- Herşey tamam, malzemeler iyi durumda!
It's good stuff.
İyidir.
Anything will do just keep the good stuff coming Yes... certainly... See, I was right our affairs are top secret who would know about it?
Fark etmez neyin varsa getir peki... elbette... bak, haklıydım bu iş sır olmalıydı nasıl haberi olabildi ki?
It's good stuff.
İyi bir içki.
It's just got more good stuff in it than I... Just so much good stuff...
Yani içinde hepsinden daha iyi şeyler var.
No major roles yet, but it's all been really good stuff.
Henüz büyük rolüm olmadı ama hepsi iyiydi.
It's good stuff.
İyi mal.
It's good party stuff, but it puts the PM in a very difficult situation.
Sayın Bakan partiniz için hoş bir şey olabilir fakat Sayın Başbakan'ı zor durumda bırakıyor.
There's some good people in the field, Tart, Ornstein and Deikman but most of it is radical-hip stuff, drug-culture apologias.
Bu alanda iyi araştırmacılar var, mesela Tart, Ornstein ve Deikman... ama çoğunun tek derdi, uyuşturucuların faydalarını anlatmak.
Try that chocolate stuff too. It's good.
Bu çikolatalı zımbırtıyı da dene.
It's the good stuff.
İyi maldır.
It's really good stuff.
Gerçekten iyi malmış.
And if you take the kid, then it's to see football, you have a good time, him too, you take him for a walk you go to the cakeshop, I have to do the hard stuff,
Eğer çocuğu sen götürürsen de maç izlemeye götürüyorsun o da sen de iyi vakit geçiriyorsunuz, onu yürüyüşe çıkarıyorsun pastaneye gidiyorsunuz, işin zor kısmı bana kalıyor...
It's got a lot of good stuff in it.
İçinde bir sürü iyi şey var.
It's good stuff.
Çok iyi işçilik.
It's what you make to someone you'll never see again, to get the good stuff.
İyi bir izlenim bırakmak için bir daha görmeyeceğin birine yaptığın şeydir.
IT'S GOOD STUFF.
- Harika bir şeydir.
- It's good stuff.
- İyi mal.
- It's very good stuff.
- Çok iyi mal.
It's all good stuff.
Hepsi iyi malzemedir.
It's really good stuff, man.
Gerçekten iyi bir şey adamım.
- It's good stuff.
İyi bir marka.
It's good stuff.
İyi içkiymiş.
- Oh, yeah, it's good stuff, man.
- Oh, evet, güzel içki.
That's just stuff in movies. What good's it...
Bunlar filmlerde işe yarar.
It's good stuff, huh?
İyi, değil mi?
It's no good anymore, Dad... this army game stuff.
Artık bunu istemiyorum baba... bu ordu oyununu.
It's a good thing that stuff doesn't have any effect on you.
Bu şeyin senin üzerinde etkisi olmaması ne güzel.
- It's good stuff, right?
- İyi mal, öyle değil mi?
It's good stuff.
İyi iş.
- Good stuff that, Dad. Obsession, it's called.
Adı da "Obsession".
My experts say it's good stuff.
Danışmanlarım iyi bir iş olduğunu söylüyor.
A-At the place, they said that sometimes it's good... for a couple to see someone who knows about this stuff.
Orda, bir çiftin bu tür konuları bilen birini görmesinin yardım edebileceğini söylediler.
- At the place, they said that sometimes it's good... for a couple to see someone who knows about this stuff.
Orda, bir çiftin bu tür konuları bilen birini görmesinin yardım edebileceğini söylediler.
What's the good, keep the stuff in the safe, every time he wants it, he's got to write away to the manufacturer.
Çünkü değerli şeyleri kasada saklamak iyi bir şeydir. Her istediğinde elinin altında olması için. Bir şekilde not etmek zorunda.
See if it's good stuff.
İyi mal mı diye bakalım.
It's good stuff.
Bir şey olmaz tatlım.
Yeah, well, I mean, you know, your version had some good stuff in it... but it wasn't quite there yet, you know?
Evet, yani, demek istediğim, çok güzel olmuş ama... tam istediğim gibi olmamış, anlıyor musun?
it's good to see you 1201
it's good 2666
it's good to be back 116
it's good for me 20
it's good for you 123
it's good to see you too 65
it's good to meet you 92
it's good to know 36
it's good to see you again 242
it's good to have you back 158
it's good 2666
it's good to be back 116
it's good for me 20
it's good for you 123
it's good to see you too 65
it's good to meet you 92
it's good to know 36
it's good to see you again 242
it's good to have you back 158
it's good to be home 79
it's good enough 31
it's good enough for me 34
it's good to hear your voice 47
it's good to have you home 22
it's good money 22
it's good work 31
it's good luck 30
it's good news 99
it's good seeing you 31
it's good enough 31
it's good enough for me 34
it's good to hear your voice 47
it's good to have you home 22
it's good money 22
it's good work 31
it's good luck 30
it's good news 99
it's good seeing you 31
it's goodbye 16
good stuff 234
stuff 485
stuffed 27
stuffing 22
stuff happens 27
stuff like that 238
stuff it 26
stuff and nonsense 20
good stuff 234
stuff 485
stuffed 27
stuffing 22
stuff happens 27
stuff like that 238
stuff it 26
stuff and nonsense 20