It's just a car translate Turkish
299 parallel translation
When we were out in the real country - I think it was a few miles beyond Brayfield - we stopped the car just outside a village and got out.
Şehir dışına çıktığımızda, Brayfield'in birkaç mil dışında bir köyün henüz dışında durduk ve arabadan indik.
It's just like a car skidding.
Arabaların patinaj yapması gibi.
You'd think they'd fix it so people could just sit in a car and keep warm.
İnsanlar arabada sıcacık otursun diye ayarlayacaklar sanırsın.
Well, they're not around here and it's a cinch they just didn't leave without their car.
Buralarda değiller, arabasız da gitmezler.
It's all right. Just a young lady... who needs help to put the chains on her car.
Sadece arabasına zincir takmak için yardım isteyen genç bir bayan.
It's just a silly idea I had here, sitting in the car.
Arabada otururken aklıma gelen aptalca bir fikir işte.
Just a teeny-weeny one... wired into the ignition on their car. It's smaller than the one you had me plant on Beauveaux in'58.
- Sadece arabalarının marş düzeneğine konmuş küçük bir bomba. 58'de Bovon'a koydurduğunuzdan bile küçük.
It's just scary. It's like driving a car too fast. You know what I mean?
Yalnızca korkutucu arabayı çok hızlı kullanmak gibi.
Quite logical, I'd say, Mr. Spock. Just as it's logical that 20th-century Rome would use television to show its gladiator contests or name a new car the Jupiter 8.
Mantıklıdır, 20'nci Yüzyıl Roma'sında gladyatör yarışlarını televizyondan yayınlamak kadar mantıklı derim.
- You don't buy a $ 1,500 car just'cause you like it, and you don't have a cent and you don't even work.
- Sırf hoşuna gitti diye bir arabaya 1,500 dolar vermezsin ; üstelik beş kuruşun bile yok ve işsizsin.
He has a new car and he's just been tuning it up.
Yeni bir arabası var ve ayarlarını yapıyor.
No, it's just a small, dark, American compact car.
Hayır, sadece küçük, koyu renk, Amerikan derli toplu bir araba.
It's just that she was with a really cute guy... in a really boss car.
Sadece çok kıyak bir arabada, çok yakışıklı biriyle... birlikteydi.
But when we saw the car the morning we found the body it looked like it just came off a showroom floor.
Fakat cesedi bulduğumuz sabah otomobili gördüğümüzde sanki sergi salonundan çıkmış gibiydi.
No, it's just a small, dark, American compact car.
sadece, ufak, koyu, Küçük, Amerikan arabası.
It's just a stupid car problem.
Aptal bir araba problemi.
Well, it's just that Ricky Swift's got a car.
Çünkü sadece Ricky Swift'nin arabası var.
It's just a car.
Sadece bir araba.
Well, it's just a car.
Öylesine bir araba işte.
It's just a car.
Öylesine bir araba.
- Just like a car, it's easy.
- Araba gibi, kolay.
It's just a map and some car keys and a credit card.
Bir harita, araba anahtarları ve bir kredi kartı.
It's easy to wash a car. You just wet a rag and rub.
Araba yıkamak kolaydır.
It's just a car alarm.
Araba alarmı sadece.
It's not just a car, honey.
O sıradan bir araba değil, canım.
- You just hit a squad car! - I know, it's OK.
- Devriye arabasına çarptın!
It's a pretty car, just a little overstated for my taste.
Aslında güzel bir araba ama bence biraz fazla gösterişli.
It's just like a regular movie, Except you stay in your car.
Arabanın içinde oturmanın dışında, normal sinemanın aynısı.
I mean, it's just a car, right? PEG :
Yani, alt tarafı bir araba değil mi?
Mrs. Tucker, your husband's fantasy of a rear-engine car, well, it just doesn't work, that's all.
Bayan Tucker... kocanızın arka motorlu araba fantazisi... şey... pek işe yaramaz, hepsi bu.
You can take out a car with just a firecracker. You just pull the distributor cap off. Doesn't take much when it's put in the right place.
havai fişek ile bir arabayı durdururuz işin dogrusu distributor kapagını bu sayede devre dışı bırakacagız dogru yere koymamız çok zaman almaz!
It just seemed strange, you know, when I first saw it, that someone who crashed a car into a ditch during a fatal heart attack, that he would put the gear into neutral.
Biliyor musunuz, ilk gördüğümde, bana garip geldi, ölümcül bir kalp krizi sırasında arabasını bir hendeğe çarpan birinin vitesi boşa alması.
Very predictable, I know, and it's very vulgar showing it to people, but... it's a magnificent car, I just can't help it.
Öngörülebilecek bir şey, biliyorum, ama bunu insanlara göstermek çok kabaca, muhteşem bir araç, kendimi tutamıyorum.
He shot one bullet up at the roof of his car... and it just ricocheted around inside with him for a while.
Arabasının tavanına bir kurşun sıktı... ve bir süre o kurşun içerde sekmeye başladı.
Uh, no. I have a car. It's just up the street.
Arabam yolun başında zaten.
A Connecticut trooper found it in a used-car lot just north of the state line.
Bir Connecticut devriyesi onu eyalet sınırı yakınında buldu.
It's not just a car accident that's at stake here.
Burada bahsi geçen sadece basit bir araba kazası değil.
- It's just a car.
- Sıradan bir araba.
- "It's just a car"?
- Sıradan bir araba mı?
See, it's not just a car. It's a total image.
Görüyorsun, sadece bir araba değil.
Just seems like a strange reason to buy a car because he might have driven it.
Ama bana sırf, onun bu arabayı sahip olabileceği fikri için, bu arabayı alman garip geliyor.
WalMart, it's just a car!
WalMart, yalnızca bir araba!
I just had my car restored and it's a total wreck already!
Arabamı daha yeni tamir ettirmiştim ve şimdiden enkaza döndü.
It "s just a thing. lt" s just a car. lt " s just a a classic, irreplaceable car.
Bu sadece bir mal. Alt tarafı bir araba. Sadece klasik, yeri doldurulamaz bir araba işte.
- It's just a car.
- Bu sadece bir araba.
Yeah. It's probably a vagrant slept in the car. Or maybe just used it as a toilet and moved on.
Muhtemelen, arabada bir berduş uyumuş, ya da belki sadece tuvalet olarak kullanmış...
Adolf Hitler. - It's just a car, okay?
- Bu sadece bir araba tamam mı?
It's a cunt in here who just knicked Acko's car.
Acko'nun arabasını alan pislik gelmiş.
It's just a scratch on the car.
Sadece arabada bir çizik.
It's just the car behind us has been following for a while.
Arkamızdaki araba bir süredir bizi takip ediyor.
Homer, it's just a coincidence... like that guy named Anthony Michael Hall who stole your car stereo.
Homer, ufak bir tesadüf işte aynı arabanın teybini çalan Anthony Michael Hall isimli adam gibi. Doğru.
it's just 7387
it's just us 148
it's just sex 51
it's just a game 119
it's just me 474
it's just the beginning 44
it's just a joke 49
it's just a dream 89
it's just business 103
it's just amazing 21
it's just us 148
it's just sex 51
it's just a game 119
it's just me 474
it's just the beginning 44
it's just a joke 49
it's just a dream 89
it's just business 103
it's just amazing 21