It's just a matter of time translate Turkish
566 parallel translation
It's just a matter of time until we're captured. "
Yakalanmamız an meselesi.
It's just a matter of time. As the worm said to the stone... "I'll bore a hole through you yet."
Şimdi iş zamana bakıyor tıpkı suyun taşı aşındırması gibi.
And it's just a matter of time until your dad will be the least important man in your life.
Babanın hayatındaki en az önemli kişi olması sadece bir zaman meselesi.
Well... as I said, it's just a matter of time.
Eh dediğim gibi, sadece zaman meselesi.
It's just a matter of time now.
Bitmesi, an meselesi.
It's just a matter of time now.
Bitmesi an meselesi.
As a matter of fact, when it's time for me to go... and I may go just like that... I have promised my body to the Columbia Medical Center.
Aslına bakarsan öldüğüm zaman vücudumu Columbia Tıp Merkezi'ne vermeye söz verdim.
It's just a matter of time :
Bu zaman meselesi.
It's just a matter of time.
Bu yalnızca bir zaman meselesi.
But it's just a matter of time before old Hopper will come around.
Ama yaşlı Hopper'ın da yola gelmesi artık an meselesi.
It's just a matter of time.
Zaman meselesi.
It's just a matter of time.
Bu yalnızca zaman meselesi.
It's just a matter of time
Gelmesi an meselesi.
It's just a matter of time.
Sadece an meselesi.
As a matter of fact, it's just about feeding time now.
Aslına bakarsan şimdi tam da yemek vakti.
It's just a matter of time.
Bu sadece an meselesi.
With me, it's just a matter of time.
BenimIe hersey zaman meseIesi.
It's just a matter of time, Fanny.
Sadece zaman meselesi Fanny.
With this tet offensive, and it's just a matter of a mop-up time.
Büyük bir alana duman attırmış. Başka bir deyişle, düşman bölgesini silip süpürmüş.
Otherwise, it's just a matter of time before the cops show up at your door... and you lose your kid for good.
Yoksa polislerin gelmeleri ve çocuğunu tamamen kaybetmen an meselesidir.
It's just a matter of being at the wrong place at the wrong time.
Bu yalnızca yanlış zamanda yanlış yerde olmakla ilgili.
It's just a matter of time.
Sadece bir zaman meselesi.
It's just a matter of time... before you reign over the Sung territory.
Sung topraklarınında hüküm sürmeniz... artık sadece bir zaman meselesi.
So it's just a matter of time.
Artık sadece an meselesi.
- It's just a matter of time before they ID us.
- Bizim yaptığımızı anlamaları an meselesi.
It's just a matter of time until they get in here.
Buraya gimeleri an meselesi.
It's just a simple matter of formalizing what's been the de facto truth... between the two of you for some time now.
Geriye sadece uzun süredir ikinizin arasındaki fiili durumun resmileştirilip kâğıt üzerine dökülmesi kalıyor.
So, I guess it's just a matter of time before you're caught, right, honeybun?
Er ya da geç izini bulacaklardır, güzelim.
It's just a matter of time.
An meselesi, bunu biliyoruz.
It's just a matter of time.
Sadece biraz zaman gerekli.
Well, you know we're going to find her. It's just a matter of time.
Onu bulmamızın sadece bir an meselesi olduğunu biliyorsunuz.
It's just a matter of time.
Her an olabilir.
It's just a matter of time before they can prove it.
İspat etmeleri an meselesi.
It's just a matter of accessing the money in a period of time.
Sorun belli bir zamanda bu paraya ulaşmak.
With all this, it's just a matter of time before we get HAN.
Bütün bunlarla,... HAN'ı yakalamamız sadece an meselesi.
He's got the military on one side and the Catholics on the other. It's just a matter of time before one of them pushes him out.
Asker bir yandan, katolikler diğer yandan, birinden birinin onu yerinden etmesi an meselesi.
It's just a matter of time.
sadece zaman meselesi.
It's just a matter of time, Gracie.
Zaman meselesi, Gracie.
It's just a matter of time before you or Jia-Jen gets married and moves out.
Jia-Jen veya senin evlenip taşınman zaten an meselesi.
It's just a matter of time. "
bu sadece zaman meselesi. "
It's just a matter of time.
Bu da an meselesi.
The doctor thinks it's just a matter of time.
Doktor her an ölebileceğini düşünüyor.
Then it's just a matter of time before the bride is carried away, no?
Bana güveniyor musun? O zaman gelin yuvadan uçmadan önce bu sadece bir zaman meselesi, değil mi?
It's just a matter of time.
Her an gelebilir.
It's just a matter of time before the god Ra shows up.
Yorgunluktan ölmen an meselesiydi.
Their war is going to tear this galaxy apart and it's just a matter of time before Earth must choose sides.
Savaşları galaksiyi mahvedecek bu yüzden Dünya vakit kaybetmeden bir taraf seçmeli.
It's just a matter of time until they realise, "Hey, we could have sex."
"Seks yapabiliriz" demeleri an meselesi.
It's just a matter of time before the U.S. approves it as well.
Amerika nın da onaylaması sadece bir zaman meselesi.
Now that I got Barbara Dahl, it's just a matter of time before Dick Steele comes to get her.
Şimdi Barbara Dahl da elimde.. Dick Steele'in onu almaya gelmesine çok az bir zaman kaldı.
According to Resource, it's just a matter of time before the Klingons reach the compound.
Kaynak birimine göre Klingonların buraya gelmeleri an meselesi.
It's just a matter of using my time more efficiently.
Konu sadece benim zamanımı daha verimli kullanmamla ilgili.