English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ I ] / It's like i'm

It's like i'm translate Turkish

11,377 parallel translation
I mean, she makes it seem like I'm the one who's insecure but really it's her.
Dışarıya benim özgüvenim yokmuş gibi gösteriyor ama asıl onun yok.
Right, well, I'll give it a listen, but I'm, like, really, really busy at the moment.
Bir dinlerim ama şu sıralar gerçekten çok yoğunum.
I'm like... it's okay.
Ben... Sorun değil.
I'm about to show you what it's like when you run your mouth at Gilly Martin.
Gilly Martin'e dil uzatmak neymiş göstereceğim.
Yeah, it's true, I like the sisters.
Evet, doğru, kızkardeşleri seviyorum. Ben yaparım.
It's not like I broke in.
Yani kırarak girmiş gibi olmadım.
- I don't know. I'm just saying, like, don't you think your kid's gonna resent you for making it a bastard?
Diyorum ki, çocuğunun onu piç yaptığın için sana kızacağını düşünmüyor musun?
You know I work in IT, and so I just figured I could crack the market like a weak network.
Bilgi teknolojisi departmanında çalışıyorum ve piyasayı zayıf bir ağ gibi kırabileceğimi henüz anladım.
So it's like I'm peering into other people's lives because my own is just temporarily on hold.
Yani diğer insanların hayatlarına göz gezdiriyorum çünkü benim hayatım geçici olarak duruyor.
It's like I'm...
Sanki...
You know, it's not like I, you know, pretended to faint at the altar and said that I didn't hear his proposal because it was just, like, too much too soon and now keeps planning all these super sweet moments
Sanki mihrapta bayılmış numarası yapıp abinin teklifini duymadığımı söyledim çünkü bence çok erkendi.
but I feel ike he's just gonna keep asking me forever and it feels like I'm stuck in some kind of romantic Groundhog Day.
Şimdi de sürekli hoş şeyler planlıyor ve sonsuza kadar bana evlenme teklif edecek... Bugün Aslında Dündü filminin romantik versiyonunda gibiyim.
Maybe I'm one of those people who always wanted to do it... but it's like a pipe dream for me, you know?
Belki her zaman başarmak isteyen şu insanlardan biriyimdir ama benim için boş bir hayalden başka bir şey değildir. Anlıyor musun?
Well, if I'm anything like what you say, it's because people know I stand by my principles.
Biraz olsun dediğiniz gibiysem, bu ilkelerime bağlı olduğum içindir.
She says when Mercury is in retrograde, like it is right now, I can't do anything financial.
Merkür şu anda olduğu gibi ters yönde hareket ederken parasal işler yapamazmışım.
- Like I said, it's just me.
- Söylediğim gibi, sadece ben varım.
It's like, " I've already spent this much money or time... whatever.
Şunun gibi : " Eh o kadar para ve vakit harcadım... neyse ne.
It's like I'm at the watering hole, and I'm watching the fattest, slowest water buffalo expose his neck to me, and I'm the lioness ready to strike.
Sanki yalaktayım da ve en şişko ve yavaş bufaloya bakıyorum, boynunu bana sergiliyor ve ben de saldırmaya hazır bir aslancık gibiyim...
I like it already, let's take it.
Ben beğendim bile, hadi alalım!
I look at my side view and I see what has to be a giant garbage truck that is just barreling towards us like it is on a warpath.
Yan aynama baktım ve savaş yolundaymış gibi bize hızla gelen dev bir çöp kamyonu gördüm.
A point you have made several times, I do understand, Claire. But I don't think you understand my perspective, what it was actually like to have you just torn away like that.
Birkaç defa vurguladın bunu, anlıyorum Claire ama gerçekten sana sahipken öylece kaybetmek konusundaki bakış açımı anladığını hiç sanmıyorum.
Man, I just think it's gonna really change people's perception of me in a good, positive way, and also I'm really glad about the fact that we'll get married, too,'cause I like her so much.
E! FLAŞ HABER CONNER ASHLEY EVLENME TEKLİFİ Bunun insanların hakkımdaki düşüncelerini olumlu yönde değiştireceğini düşünüyorum ve aynı zamanda evleneceğim için de mutluyum, çünkü onu seviyorum.
and it's like the whole country has a crazy speech impediment, so I wrote a thong about that.
Sanki bütün ülke bu konuşma bozukluğundan mustarip. Bunun hakkında bir tharkı yazdım.
It's like she knows I'm the only one who wants to help her.
Sanki ona tek yardım edecek kişi benmişim gibiydi.
It's like I'm the only sane one and nobody gives a shit.
Sanki en çılgın olan benmişim ve kimse bir şey söylemiyor.
When I squeeze your hand like this, maybe you can feel it.
Elini sıktığımı hissedebilirsin belki.
The other day I'm looking at a dead one, and he's all the way down at the bottom, and all the other ants are crawling all over him like it's nothing, you know?
Ertesi gün ölen karınca altta öylece yatıyordur ve diğer karıncalar sanki hiçbir şey olmamış gibi yaşıyorlardır.
I don't know. It's like a dream.
Ben de rüyadayım gibi.
Well, it's awkward because he's literally, like, cleaning the shit out of my toilet bowl right now, and I don't think I'm at my most alluring.
Eh, garip çünkü tam anlamıyla, Şu anda klozetteki bokları temizliyor, Ve şu anda çok da çekici olduğumu sanmıyorum.
It's like I feel like even though I'm on top of you right now, touching you physically, there's something stuck in between us.
Sanki senin üstünde olmama ve fiziksel olarak dokunmama rağmen aramıza bir şey girmiş gibi.
Hey, man, I could win a goddamn grammy, and she would act like it ain't shit, man.
Hey, adamım, kahrolası Grammy'i kazanabilirdim ve onun da mallık dışında bir rolü olurdu.
You keep saying "story," like I'm making it up.
Sanki ben yapmışım gibi "hikaye" diyorsun hâlâ.
Well, honestly, everyone out there's partying like it's the end of the world, so I assume mghb, dmt, mollies, and pharmaceutical cocaine or some combo of all that.
Iyi, dürüst, herkes dışarı var. Dünyanın sonu gibi parti, Böylece mghb varsayalım ı, dmt mollies,
It's like a piece of self in my body, it just feels like it's in the right place, it's like I'm fucking hallucinating reality.
It benim vücutta kendini bir parçası gibi, Doğru yerde gibi sadece, hissediyor O ı'm lanet halüsinasyon gerçeklik gibi.
It's because I'm not like one of your dazzly, glittery, sparkly girly girls.
I'm senin birini gibi değil çünkü. Dazzly, ışıltılı, ışıltılı girly kız.
It's like I can reach out and grab you, you know.
Yani bir adım atsam size dokunacak gibiyim.
It's like raw, sexual tension just... whoa, I'm feeling something.
- Bu müstehcen, cinsel çekim... - Burada bir şey hissediyorum.
It is, I feel like it's too subtle... maybe?
Öyle. Sanırım, biraz sade.
And it's like now I'll have no mom, and basically no dad... And no boyfriend, and no job...
Ve şimdi hem annem hem babam olmayacak, erkek arkadaşım da, işim de...
I really would love to watch a movie with you... It's just, I have to be up at like 6 : 00...
Seninle film izlemek isterdim ama sabah 6 : 00'da kalkmalıyım.
You know, like it's... As long as I'm doing the right thing, God'll take care of me.
Doğru olanı yapmaya devam ettikçe Tanrı beni koruyacak sanardım.
Look, I realize it may seem like I've made a deal with the devil himself, but Mary Hawkins needs a husband.
Bak, bizzat şeytanın kendisiyle anlaşma yapmışım gibi görünebileceğinin farkındayım. Ancak Mary Hawkins'in bir kocaya ihtiyacı var.
All right. So let me get this straight. I give your cousin a contribution and it's like a get out of jail free card for me, right?
Doğru mu anlamışım kuzenine bir bağış yapacağım ve bu bana dokunulmazlık mı verecek?
He won't like it but I'll donate some money... anonymously.
Hoşuna gitmez ama ona gizlice para bağışı yaparım.
Don't quote me on this because I'm not 100 % sure, but it looks like the thing that makes you super strong is the same thing that's trapping the shrapnel and forcing it in deeper.
Henüz tam emin değilim ama görünüşe göre seni süper güçlü kılan şey aynı zamanda şarapneli içeriye hapsediyor.
So, in the meantime, it's just like I'm a big fish in a little pond.
Şimdilik, göletteki büyük balık gibiyim.
It's like, "Oh, I don't live in the mansion I thought I was gonna live in."
Yani "Malikanede yaşayacağız sanmıştım, ama bak yaşamıyoruz." gibi dedim.
Of course you're gonna take it like I'm doing something personal to you, and I'm not.
Üzerine alınıyor ve sana cephe almışım gibi düşünüyorsun ama inan öyle değil.
It's not like I'm gonna break.
Kırılacak değilim ya.
No problem. It's a great group. I really think you'll like them.
Lafı mı olur, iyi insanlardır, bence onları seveceksin.
I was actually gonna ask, it's like the craziest surfing in the world, right?
Aslında bir şey soracaktım sörf yapılabilecek en manyak yer değil mi?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]