It's like i always say translate Turkish
69 parallel translation
Say, I got an uncle who's an undertaker and with business like it is, he's always got an extra slab.
Dinleyin, cenaze levazımatçısı bir amcam var onların meslekte fazladan tabut bulundurmak adettendir.
Madeline's always telling me to go for it... easy for her to say, I always end up feeling like a geek.
Annem "Her zaman şartları zorla." Derdi. Onun için söylemesi kolay. Sonunda kendini berbat hisseden benim.
Well, it's like I always say, Your Majesty, children got to be free to lead their own lives.
Hep söylediğim gibi, Majesteleri çocuklar hayatları konusunda serbest bırakılmalı.
It's like I always say, be careful what you want, you might just get it.
Her zaman derim ; ne dilediğine dikkat et, gerçekleşiverir.
It's like I always say we gotta blow it and we gotta blow it now.
Hep dediğim gibi... havaya uçurmalıyız... hem de bir an önce.
Some people don't like their friends to say "I told you so," but it's a quality in you I've always admired.
Bazı insanlar, arkadaşlarının "söylemiştim" demesini sevmez ama bu sen de hep takdir ettiğim bir özellik olmuştur.
Well, it's like I always say...
Her zaman söylemişimdir beyler...
It's like I always say.
Ne derler bilirsin.
It's like I always say, Kevin.
Her zaman dediğim gibi, Kevin.
Well, it's like I always say... take my life... please.
Şaka bile değil. Her zaman söylediğim gibi- -... alın hayatımı... lütfen.
It's like I always say.
Hep söylediğim gibi.
Well, you know I--I was thinking you know, I- - I always imagine that since you're all guys and everything and- - and there's no one there to say no that, uh... you must be, like doing it constantly, right?
Merak etme, kafam yerine. Rendeleyici olduğunu biliyorum, kafiye yapıyordum. Şunu paketleyelim, ben götürürüm.
It's like I always say- - Why let someone else do for you what you can do for yourself?
Hep dediğim gibi, kendin yapabileceğin bir işi niye başkasına yaptırasın?
It's like I always say, make new friends, but keep the old.
Her zaman dediğim gibi, " Yeni dost edin ama eskileri koru.
I mean, a chair costs money, so it's like stealing, and you always say...
Bir sandalyenin maddi değer vardır yani bir şeyler çalmış gibi olacaksın ve sen de her zaman- -
Well, Alan, it's like I always say :
Alan, her zaman söylediğim gibi...
But like I say, he... it's like he always knew it was gonna happen for him, you know what I mean?
Ama dediğim gibi, başaracağını zaten hep biliyordu anlıyor musunuz?
Why is it that I always feel like there's something you wanna say and you never do?
Neden bana her zaman söylemek istediğin ama bir türlü yapamıyormuş gibi hissediyorum?
It's like I always say : sometimes you find things!
Her zaman dediğim gibi ; bazen bir şeyler bulursun!
It's like I always say, it's gonna get ugly before it gets pretty.
Her zaman dediğim gibi ; güzelleşmeden önce çirkinleşecek.
IT'S LIKE I ALWAYS SAY- - IF YOU CAN'T DELIVER THE BACON, BRING'EM THE PIG.
Her zaman söylemişimdir, "Eğer pastırmayı servis edemiyorsan onlara domuzu servis edersin."
It's like I always say.
Her zaman söylediğim gibi.
I was always against steroids and when I found out that all my heroes used them I'd like to say it didn't bother me, but it really did.
Ben daima steroidlere karşıydım ve kahramanlarımın onları kullandığını öğrendiğimde canım sıkılmadı diyemem, hem de çok sıkıldı.
I always say it's like a dysfunctional functioning family. Yeah. ( Laughs ) ( Laughs ) - We put the "fun" in dysfunction.
Annie gerçekten yeni yıl olmadığını biliyor, değil mi?
It keeps things interesting. But like I always say, at the end of the day, it's not about the paint. It's about the painter.
Ama her zaman dediğim gibi, bütün iş boyada değil boyayanda biter.
It's like I always say, if you want to get laid in the 21st century, make sure you have at least one gay friend.
Her zaman söylerim, 21.yüzyıla ayak duracaksan, en az bir eşcinsel arkadaşın olmalı.
Angel won't be the first. It's like I always say, I'd put myself down before I let a client come to harm.
Hep söylerim, müşterimin güvenliği riske girerse önce ben ölürüm.
Like I always say, when you know you're right it's worth taking a chance.
Her zaman dediğim gibi, haklı olduğunu bildiğin an... şansını denemeye değer.
If a girl's down and she's blowing you, you know, she's wailing out, doing her thing, and you're like just about to bust, and like me, you know I'm always like, "I'm going to come," you know,'cause I want to say it, just'cause I'm a gentleman.
Bir kız senin önünde diz çökmüş kamışını emiyor, tam işine konsantre olduğu sırada sen boşalmak üzeresin ve benim hep yaptığım gibi, "Geliyorum" dersin, haber vermek isterim, çünkü ben bir centilmenim.
It's like how you always used to say, "Don't get personally involved." But, uh, I'm involved.
Kişisel hislerini ayrı tut diye.
It's funny, I always thought it sounded ridiculous when people say it but it's like having a piece of home.
Bu çok komik biliyorsun. İnsanlar söylediğinde çok saçma gelirdi ama sanki evden bir parça gibi.
It's like I always say, "If you're going to be a bear..."
Hep derim ya, "Bir işi yapacaksan..."
Tucker just bought this place, and, uh... you know... Yeah, I'm sure it doesn't look like much to a high-class girl like you, but we've always just had sort of a dream to have our own vacation home.
Tucker evi yeni aldı ve yani senin gibi birinci sınıf bir kız için ideal sayılmaz ama yazlık almak ortak hayalimizdi.
But whenever I say stuff like that to you, you always react like I've just awarded you some runner-up prize, and it's not.
Ama ne zaman sana böyle şeyler söylesem sanki sana ikincilik ödülü vermişim gibi davranıyorsun. Ama öyle değil.
It's like I always say...
Vay be. Hep söylediğim gibi...
It's like I always say, follow every lead.
Dediğim gibi hiçbir ipucunu es geçmeyeceksin.
Because I have always wanted to speaks Italian... and I can sound like I'm speaking Italian, so it's... more or less the same thing.
Çünkü her zaman İtalyanca öğrenmek istemişimdir ve İtalyanca biliyormuşum gibi konuşabiliyorum, bu yüzden aşağı yukarı aynı şey sayılır.
It's like I always say.
Her zaman dediğim gibi.
It's like I always say, when it comes to good parenting, you have to be fair but firm.
Her zaman söylediğim gibi : "İyi bir ebeveyn olmak istiyorsan, âdil ama kararlı olmalısın."
But as I always like to say, it's better to be a helpful Helen than a negative Nelly.
Ama hep demişimdir taşın altına elini sokmak söylenip durmaktan iyidir.
It's like I always say, you can't get over something while you're under it.
Her zaman dediğim gibi, baski altindayken insan kendini kontrol edemez.
Bonnie was a little depressed about not being pregnant, but then amazingly, this falls in our lap, and, you know, it's like I always say... When a door closes, a window opens somewhere.
Bonnie hamile olamamaktan ötürü stresliyken bir anda, inanılmaz bir şekilde bilirsin, derler ya bir kapı kapanır, bir başka pencere açılır.
It's like I always say.
- Hep söylerim :
Well, it's like I always say - - if you want to win, then you got to be the shark.
Her zaman söylediğim gibi kazanmak için köpekbalığı gibi olmalısın.
But it's like I always say - - if you want to win, then you got to be the shark.
Her zaman dediğim gibi kazanmak için köpekbalığı gibi olmalısın.
See, honey, it's like I always say.
Siktir git.
( Opens drawer ) It's like I always say to my G.F., Heidi.
Bu, kız arkadaşıma, Heidiye her zaman söylediğim şeye benziyor.
You know, sex, which is totally natural and normal for young people to have, provided, like I always say, it's with someone you love a special guy who treats you right.
Seks işte. Genç insanların seks yapması tamamen doğal ve normaldir. Her zaman söylediğim gibi sana değer veren aşık olduğun özel bir çocukla olmalı.
Oh, my God. Well, you know, it's like I always say.
Neyse, her zaman dediğim gibi eğer bir işi iki kere yapmıyorsan, devlet işi değildir.
Like I always say, it's better to carry a tune than a grudge.
Her zaman dediğim gibi, kin tutacağına balık tut.
It's like I always say :
Her zaman söylediğim gibi :