It's like riding a bike translate Turkish
88 parallel translation
It's like riding a bike.
Bisiklete binmek gibi.
It's like riding a bike.
Bisiklet sürmek gibidir, bilirsin.
It's like riding a bike... you never forget.
Bisiklet sürmek gibi asla unutulmaz.
It's like riding a bike. You never...
Bu bisiklete binmek gibi bir şey.
It's just like riding a bike. - You never give up on me, do you?
Bunca zahmete onun iyiliği için katlandık.
It's like riding a bike.
Bu, bisiklete binmek gibidir.
It's like riding a bike, huh?
Bisiklete binmek gibi değil mi?
It's like riding a bike.
Bisiklet sürmek kadar kolay!
It's how you learn stuff like riding a bike.
Bisiklet kullanmayı öğrenirken yapıldığı gibi.
- It's not like riding a bike.
- Ama bu bisiklet binmeye benzemez.
- What's it like riding a girl's bike?
- Kız bisikleti sürmek nasıl bir duygu?
You don't forget. It's just like riding a bike, right?
Asla unutmazsın ki bu, bisiklet sürmek gibidir.
It's like riding a bike, Doctor.
Bisiklete binmek gibi bir şey doktor.
It's like riding a bike, right?
Bisiklete binmek gibi değil mi?
Well, it's like - It's like riding a bike.
Şey, bu bisiklete binmek gibi.
It's like riding a bike, you don't forget.
Genelde burda çok vahşi hayvan olmaz
It's just like riding a bike, my friend.
Bu bisiklete binmek gibidir, dostum.
- It's like riding a bike.
Bisiklete binmek gibidir.
Well, it's just like riding a bike, you never forget.
Bu, bisiklet sürmek gibi. Asla unutmazsın.
Karl, it's like riding a bike.
Karl, bu bisiklet kullanmak gibi.
Trust me, it's just like riding a bike.
Güven bana, bisiklete binmek gibi.
It's like riding a bike.
Bisiklete binmek gibi, unutulmuyormuş.
It's just like riding a bike.
Bisiklete binmek gibi bir şey.
It's like riding a bike.
Bisiklet sürmeye benziyor.
They must have the phrase, "It's just like riding a bike" for a reason.
"Bisiklet sürmek gibi" deyimi boşuna değildir herhalde.
Well, it's... It's been a while, Mikey, but, you know, it's just like riding a bike.
Peki, tabi... uzun zaman oldu, Mikey, ama bilirsin, bisiklete binmek gibidir..
It's like riding a bike.
Bisiklete binmek gibidir.
They say it's like riding a bike.
Bisiklete binmek gibi olduğunu söylüyorlar.
Oh! It's just like riding a bike.
Bisiklete binmek gibidir.
- It--Yeah, it's like riding a bike.
- Evet, Bisiklete binmek gibi.
You'd think it'd be easy, like riding a bike.
Kolaymış gibi düşünüyorsun, aynı bisiklete binmek gibi.
It's like riding a bike, buddy?
Bisiklete binmek gibi, değil mi ahbap?
It's like riding a bike... all the way back to prison.
- Hapishaneye bisikletle gitmek gibi.
Well, it's kind of like riding a bike.
Bisiklete binmek gibi. Zorlanmayacağına eminim.
It's only like riding a bike.
Bak yapıyorsun bile. Aynı bisiklete binmek gibi.
It's like riding a bike...
Bisiklet sürmek gibi ;
It's like riding a really tall bike with a huge front wheel.
Bu gerçekten uzun ve ön tekerleği kocaman bir bisikleti sürmek gibi.
It's like riding a bike, innit?
Bisiklet sürmek gibi, değil mi?
I know it's been a while, but it's like riding a bike.
Biliyorum epey zaman oldu, ama bisiklete binmek gibi birşey.
It's just like riding a bike.
Bisiklet sürmek gibidir.
Trust me, it's like riding a very cute bike.
Güven bana. Çok hoş bir bisiklet sürmek gibi bir şey.
It's just like riding a bike.
- Bisiklete binmek gibi.
It must be like riding a bike that's going really fast.
Çok hızlı giden bir bisiklete binmeye benziyor olmalı.
It's a bit like riding a bike.'
Bisiklete binmek gibi.
I'm sure it's just like riding a bike.
Aynı bisiklet kullanmak gibi.
- It's just like riding a bike. Don't tell her he just learned last year.
- Hala oyuncaklarla oynadığını söyleme kıza.
Well, I hear it's like riding a bike.
- Bisiklete binmek gibi diyorlar.
Guess it's like riding a bike.
Bisiklet sürmek gibi bir şey sanırım.
It's like riding a bike...
Bisiklete binmeye benziyor.
It's like riding a bike with my nostrils and cilia.
Burun deliğim ve burun kıllarımla bisiklete binmek gibi bir şey bu.
Ah, it's like riding a bike.
Tıpkı bisiklete binmek gibi.