English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ I ] / It's my business

It's my business translate Turkish

1,955 parallel translation
- It's not my business.
- Beni ilgilendirmez.
I... it's my business.
Sadece işim.
It's not my business.
Beni ilgilendirmez.
It's my business now.
İşim artık bu benim.
It's really none of my business.
Gerçekten bu beni ilgilendirmez.
It's none of my business, but that's one kid who can't afford to miss a single day of school.
Söylemek bana düşmez ama bu çocuk okulu tek gün kaçırmayı bile kaldıramaz.
My problem is that it's a bad idea to mix business and pleasure.
Problemim, işle zevkin birbirine karıştırılmasının kötü bir fikir olduğu.
Well, this may be none of my business, but it doesn't seem like everything's okay.
Bu beni ilgilendirmez belki ama her şey yolundaymış gibi görünmüyor pek. Haklısın.
And look, i know it's none of my business. I'm sorry.
Ve, hiçbirinin benim işim olmadığını biliyorum.
No, I know it's none of my business because I'm not her mom or even her friend, really, but I would feel a whole lot better about you walking up those stairs if I thought you gave a crap about her.
Çünkü annesi değilim, hatta arkadaşı bile sayılmam ama sen o merdivenleri çıkarken ona değer verdiğini bilirsem daha rahat hissederim. Bu yüzden soruma cevap ver.
I screwed that up. It's none of my business, man.
Beni ilgilendirmez, adamım.
Yeah, he was a cool guy, you know. You know, it's just'cause my family's business. I get to meet a lot of people like that.
Evet, iyi adamdı ama ailemin işi yüzünden onun gibi bir sürü insanla tanışıyorum.
It's not my business, so I shouldn't be flapping about it.
Bu üzerime vazife değil, o yüzden de zırvalamama hiç gerek yok.
It's none of my business.
Bu iş beni ilgilendirmez.
I'm sorry, hales. it's none of my business.
Özür dilerim, Hales. Bu beni ilgilendirmez.
- It's my business to know who my neighbours are, Mr Hannay.
- Benim işim bilmek hele ki benim komşumsa, Bay Hannay.
Not that it's any of my business.
Beni ilgilendirmediğinden değil.
It's none of my business.
Beni ilgilendirmez.
I mean... Tell me if it's none of my business, but I, I... I heard you did a lot of traveling all these years.
Yani bu seni ilgilendirmez diyebilirsin ama yıllardır çok seyahat ettiğini duydum.
Oh, I think it's my business I think it's my business to have it right in my hand right here.
İlgilendirir, çünkü elimin altında olması gerektiğini düşünüyorum.
I know it's none of my business, but what are you gonna do to her?
Burnumu sokmak istemem ama ona ne yapacaksın?
It's not my business.
Bu beni ilgilendirmez.
It's really none of my business.
Gerçekten beni ilgilendirmez.
I know it's none of my business, but why did you resign from the force?
Beni ilgilendirmez aslında, ama neden ayrıldınız?
It's not my business. Fr- -
Beni ilgilendirmez gerçi.
... the problem was the record company got in my business, trying to tell me how to do it, you know.
Ama asıl mesele, kayıt şirketi işime karışıyor ve bana yapmam gerekenleri söylüyordu.
Yeah. It's my business card.
Kartvizitim.
Why should it be anyone else's business, even my family's?
Ailemin işi varken neden başka insanların işine ihtiyaç duyayım?
I know it's none of my business, what are you guys talking about?
Beni ilgilendirmez ama neden bahsediyorsunuz siz?
- It's none of my business.
- İstersen söyle, bu bir sır değil.
Well, it's none of my business.
Bu iş beni ilgilendirmiyor.
You're right, it's none of my business.
Haklısın tabii beni ne ilgilendirir.
I know it's none of my business.
Beni ilgilendirmez.
I suppose it's none of my business, really.
Beni ilgilendirmez galiba.
Just say if it's none of my business.
Üzerime vazife olmadığını düşünürsen söyle ama.
Diane, it's really none of my business.
Diane, benim üzerime vazife değil.
Um, I know it's none of my business, but you two were so close.
Biliyorum benim işim değil ama siz ikiniz çok yakındınız.
Junon is my mom, so it's my business.
Junon annem olduğundan bu iş bana düşer.
It's really none of my business.
Beni ilgilendirmiyor.
Then the phone rings, and then, it's a good friend, but she sounds odd, she stammers, "should I say anything, it's not my business..."
Sonra telefon çalıyor ve telefondaki iyi bir arkadaşın ama sesi garip geliyor "beni ilgilendirmez ama sana bir şey diyeyim mi..." diye kekeliyor.
And it's... it's none of my business, but, uh...
Bu arada, tabii bu beni ilgilendirmez ama..
It's really none of my business.
Bu beni ilgilendirmez.
That's not my line of business We found out that you and your wetback friends have anything to do with this, it's gonna hurt.
Bunu öğrenicez ve o zaman arkadaşının canı çok yanacak
It's my business.
Seni ilgilendirmez.
What I'm saying is it's none of my business when or how you die.
Demek istediğim ne zaman ya da nasıl öldüğün beni ilgilendirmez.
It's my business when you're having a seizure in the middle of the FBI.
Büronun ortasında nöbet geçirirsen üstüme vazife olur.
What is it that's so impornt for my mother to steal me away while I'm trying to do business?
İşlerimle meşgulken, annemin beni aldırmak isteyecek kadar önemli olan şey nedir?
What is it that's so important for my mother to steal me away while I'm trying to do business?
İşle meşgulken, annemin beni aldıracak kadar önemli olan konu nedir?
It's not just a guideline or a format for my business. It's for my fucking life.
Bu benim iş hayatım için bir kılavuz ya da bir biçim değil bu benim hayatım.
You know, it's none of my business.
Aslında bana düşmez.
None of my business, friend, but you carry a firearm, you better be ready to use it. Uh-huh.
Beni ilgilendirmez dostum ama silah taşıyorsan kullanmaya hazır olmalısın.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]