English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ I ] / It's my life

It's my life translate Turkish

4,152 parallel translation
I am at the darkest point in my life and it's all your fault.
Şu an hayatımın en karanlık anındayım ve hepsi senin yüzünden.
And the people who killed my parents thought it was her, and she thought she was protecting me by staying out of my life.
Ailemi öldüren adamlar onun annem olduğunu sanmış. Annem de hayatımdan uzak durarak beni koruduğunu düşünmüş.
I don't want to be rude, but we've been dealing with Simon on our own for years, so, you know, I think it's kind of ironic, you coming here, refusing to say how he died, and then, what, expecting me to spill my whole life story?
Kabalık etmek istemem ama biz yıllardır Simon'la tek başımıza uğraşıyoruz, yani bilirsin, bence bu biraz ironik, buraya gelmeniz, nasıl öldüğünü söylememeniz, ve üstüne, ne yani, oturup sana hayat hikayemi mi anlatacağım yani?
For your information, I have made it my life's mission to serve this sexy mountain of a man.
Bilginiz olsun, ben bu seksi adama hizmet için hayatımı adadım.
It wrecked my life, it destroyed my relationships, and I'm still picking up the pieces, but if you want a glass of wine, you go right ahead.
Hayatımı mahvetti, ilişkilerimi yok etti, hâlâ toparlanmaya çalışıyorum ama eğer sen bir kadeh içmek istiyorsan, durma iç.
It's not my life no more, man.
Ben o hayatı geride bıraktım.
No, but it's always gonna be that way, and honestly I'm a better man because he's in my life and because I'm going through these struggles with him.
Ama her zaman böyle olmuştur. Dürüstçe söylemeliyim ki o hayatımda olduğu için ben daha iyi bir insanım. çünkü bu mücadeleleri onunla beraber atlatacağız.
I've not only got you dead to rights on this one, I'm gonna make it my life's mission to pin these other two on you.
Ben seni sadece bu cinayetten yakalamakla kalmayacağım diğer iki cinayeti de senin üstüne yıkmayı hayatımın amacı haline getireceğim.
It's gonna be hard to hide that this is one of the worst of my life.
Saklamam zor olacak, hayatımın en kötü anıları bunlar.
It's Walt... one of my best friends who you've known practically his whole life.
Kendisi en iyi arkadaşlarımdan biri. Sen de onu her şeyiyle tanıyorsun.
It's the worst day of my life!
Hayatımdaki en kötü gün!
My life is so fucking random but it's so fucking amazing right now.
Hayatım öngörülemez ama şu anda çok harika.
Seriously, it's, like, the worst day of my life.
Cidden hayatımın en kötü günü gibi.
It's gonna be like the worst day of my life.
- Hayatımın en kötü günü gibi olacak.
The media ruined my life, and now it's about to happen all over again, thanks to you.
Medya hayatımı mahvetti ve sayenizde şimdi her şey en baştan tekrarlamak üzere.
Now, I'm sure you guys have the life perspective to understand that, in the scheme of things, it's not really a big deal, and you probably have a similar story about something my mom did when she was my age.
Eminim bu durumun çok önemli olmadığını anlayacak hayat tecrübesine sahipsinizdir ve ve muhtemelen annemin de benim yaşımdayken benzer bir şey yaptığı bir hikayeniz vardır.
Look, I appreciate everything that you're trying to do- - really- - it's just my life is so out of control right now,
Yapmaya çalıştığın her şeyi takdir ediyorum.
Vincent, it's not that I don't want you in my life, it's just that I don't know how to keep you in it because I don't even know what my life is anymore.
Vincent, seni hayatımda istemiyorum demiyorum. Sadece seni nasıl hayatımda tutmam gerektiğini, hayatımın neyden ibaret olduğunu bilmiyorum.
it's the story of my life.
Bu hayatımın hikâyesi.
It's like there's been this fog around my life, and with you, all of a sudden it's gone.
Sanki hayatımın çevresinde bir sis bulutu vardı ve sen gelince birdenbire dağıldı.
And, you know, it's important to me that he's there on the biggest day of my life, you know?
Hayatımın en önemli gününde orada olması benim için önemli, biliyorsun değil mi?
It's my tooth. I think I'm dying, and I need you to save my life.
Sanırım ölüyorum ve hayatımı kurtarman gerekli.
It's just, um, wild to think that I've spent my whole life wishing mine could tuck me in, while yours had been tucking you in so tightly you could barely move your arms.
Sadece, hayatım boyunca benimkinin bana sarılmasını isterken.. seninkinin seni çok sıktığında.. kollarını oynatamaman garip.
My... my whole life changed while I wasn't paying attention, and I can't be around people who constantly remind me it's only gonna get worse.
Ben dikkatliyken, tüm hayatım değişti, ve sürekli daha da kötüye gideceğini söyleyen insanlarla.. etrafımın çevrili olması..
It's my life philosophy.
Bu benim hayat felsefem.
Um, I just want to say that it's really nice being at a women's meeting where I can talk about what's going on in my life without feeling judged.
Söylemek isterim ki kadınlar toplantısında olmaktan hayatımdaki olayları suçluluk duymadan anlatmak güzel bir şey.
♪ Keep it to yourself, it's my life ♪
# Kendine sakla, bu benim hayatım #
♪ Keep it to yourself, it's my life. ♪
# Kendine sakla, bu benim hayatım #
Yeah, of course I'm still on it, because it's the biggest decision of my life, and you--you don't trust me to make the right choice.
Evet, tabi ki hala oradayım çünkü bu hayatımın en büyük kararı ve sen seçimime güvenmiyorsun.
It's not city councilwoman Knope, because that chapter of my life is already over.
Artık Meclis Üyesi Knope değil, çünkü hayatımın o kısmı sona erdi.
It doesn't even feel like my life.
Benim hayatımmış gibi hissettirmiyor.
It's the last distraction before the season dies down, and... my life starts again.
Ölü sezondan önceki son dikkat dağıtıcı olay, ve... hayatım yeniden başlayacak.
She's kinda screwing with my life, and I want it to stop.
Bir nevi hayatımı beceriyor, ve durmasını istiyorum.
It's time I lead my own life, Mom, just like it's time for Daniel to lead his.
Kendi hayatımı yaşamamın zamanı geldi anne. Daniel'in de kendi hayatını...
But it's my life, my future.
Ama bu benim hayatım ve benim geleceğim.
It's my life, and I'll decide what to do with it.
Bu benim hayatım ve ben karar veririm onunla ne yapacağını.
I risked my life for yours, now it's time for you to repay that debt.
Hayatımı seninki için riske attım. Borcunu ödeme vakti geldi.
Nah, it's just, I'm trying to get my life together, like he did.
Hayır, ben de onun yaptığı gibi hayatıma çeki düzen vermeye çalışıyordum.
It's the best job I've ever had in my life.
- Şu hayatta sahip olduğum en iyi iş.
It's just not my life.
Benim hayatım o şekilde olamaz.
It's hard to remember when there's been so much tension in my life about money.
Hayatımda para hakkında çok fazla gerginlik olduğu zaman hatırlamak çok zor oluyor.
It's fine. I'll be alone my whole life.
Ömrümün sonuna kadar yalnız olacağım.
It's hard because I've been a dumpling guy my whole life...
Kolay değil çünkü hayatım boyunca hamur işi yiyenlerden oldum.
It's a wreck, like my life.
Enkaz, hayatım gibi.
On my father's birthday, I'll celebrate his life, as he would have wanted it.
Babamın doğum gününde, hayatını aynı onun istediği gibi kutlayacağım.
If I learned anything in life it's that nothing's more flammable than my dreams.
Hayatta bir şey öğrendiysem o da hayallerimden daha yanıcı bir şey olmadığı.
well, it's hard to believe i'm gonna say this, because i've spent most of my adult life hating you and everything you stand for, but... thanks.
Bunu söyleyeceğime inanmak zor ama çünkü erişkin hayatımın büyük bir kısmını senden ve senin temsil ettiğin şeyden nefret ederek geçirdim ama... Teşekkürler.
Only that my son's blood gave it life, and only his blood can end it.
Oğlumun kanının ona hayat verdiğini ve ancak onun kanının öldürebileceğini.
It's hard to say, my life would be so... different.
Söylemesi zor. Hayatım çok farklı olurdu.
It's the worst date of my life.
- Hayatımın en kötü günüydü.
Hercules we will find a cure for Medusa, I promise. But... it's not going to be at the bottom of a flagon of wine. I already had a cure for Medusa, I was happy to give my life for hers.
Herkül..... Medusa için bir tedavi bulacağız.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]