It's not that complicated translate Turkish
157 parallel translation
It's not that complicated.
Çocuk oyuncağı.
It's not that she hates me, it's complicated.
Nefret etmiyor, Karmaşık bir durum.
It's not more complicated than that.
Bundan daha karmaşık değil.
It's not that complicated, is it?
Bu kadar karışık değil, değil mi?
In order to revolt... one must find the time to... have the time to see things simply... i.e. not to be scared anymore to say that it's things that are complicated... and that anxiety is simple, too simple... as for instance, to put the sound too loud :
Başkaldırmak yerine... birilerinin... şeyleri açık şekilde görebilmek için zamana ihtiyacı olacak... örneğin şeylerin karmaşıklığının... ve endişenin basit bir şey olduğunu korkmadan söylebilmek gerekiyor örneğin, yüksek sesle ortaya koyabilmek gerekiyor :
I mean, it's not that complicated. I'd just rather be 30.
Yani çok basit. 30 olmayı tercih ederdim.
That's not very complicated, is it?
Bu çok da karmaşık olmasa gerek.
- It's not that complicated.
- O kadar karışık bir mesele değil.
- It's not that complicated.
- O kadar karışık değil.
It's not that complicated.
Anlaşılmayacak bir şey yok.
Come on, Peter. It's not that complicated a plan.
Planımız karmaşık değil.
It's not that complicated.
O kadar karmaşık değil. Ne?
I'm not. it's just that life's so complicated.
Geçmiyorum. Hayat anlamayabilmek çok güç.
- Oh, it's very complicated, huh? - That's right. Complicated or not, life moves on.
Tavsiye için teşekkür ederim ama neler yaşadığımı bilmiyorsun.
Look, it's not that complicated.
Bak, o kadar karışık değil.
I'm not sure it's even that complicated in my case.
Bence bu kadar karmaşık değil.
It's not that complicated.
O kadar da karışık değil.
It's not that complicated.
- Hiç zor değil.
- Look, Leo it's not that complicated.
- Bak, Leo o kadar zor değil.
You know what? It's not that complicated.
O kadar da karmaşık değil.
Oh, it's not that complicated, really.
- Göründüğü kadar karışık değil. Mikrofonu şununla açıyorum.
It's not that complicated.
O kadar karışık bir durum yok.
It's not that complicated.
O kadar karmaşık değil.
No, it's not like I don't mean that, I mean - It's just sort of complicated, and I can't really explain.
Durumlar biraz karışık ve açıklamam zor.
It's not that complicated.
O karışıklıkta değil.
- It's not that complicated either!
- Sana harika bir teklif yapayım.
It's not that complicated. Just need someone to help run the restaurant.
O kadar da karışık değil yalnızca... restoranı idare edecek biri gerekli.
It's really not that complicated.
O kadar karmaşık bir mesele değil.
Well, what do we do with Sean? Well, it's really not that complicated.
- Anlayacaktır
But I could not stay long in this flat because she lived at her grand-father's and that it was complicated.
Ama burada uzun süre kalamam çünkü büyükbabasıyla yaşıyor ve bu durumu zorlaştırır.
It's not that complicated.
O kadar karmaşık değil. Ben yapabilirim.
I can do it. It's not that complicated?
O kadar karmaşık değil mi?
What's going on in that little head of his? It's not that complicated.
Küçük kafasından neler geçiyor?
It's not that complicated.
O kadar karmaşık değil, aslında aynı şey sayılır.
Tony, it's not that complicated.
Bu o kadar karmaşık değil.
It's not that complicated, just complex.
O kadar da anlaşılmaz değil, sadece karmaşık.
Actually, it's not that complicated.
Aslında o kadar da karmaşık değilmiş.
Well, it's really not that complicated. It's just, uh...
O kadar da karmaşık bir durum değil.
- It's not that complicated, Nate.
- O kadar karmaşık değil Nate.
Come on, Q. It's not that complicated.
Yapma, Q. O kadar da karmaşık değil.
- It's not that complicated a mission.
- Çok karmaşık bir görev değil.
It's not that complicated.
O kadar da karmaşık değil.
I mean, when it's not easy when it's complicated, when it hurts. That's when it counts.
Bazı şeyler zorlaştığı karmaşıklaştığı, ve acıttığı zaman değer kazanır.
It's not that complicated, Dr. Glazer.
O kadar karmaşık bir şey değil, Dr. Glazer.
It's not as complicated as that for the men.
Bu adamlar için o kadar karmaşık degil.
Okay, well, uh, it's not that complicated.
Tamam, şey çok karmaşık değil.
Ok, it was a lot more complicated than that. No, it's not.
Annemle yatarken bir anda Sheila Teyze'ye nasıl geçti?
Come on, Diana, it's not that complicated.
Hadi ama, Diana, o kadar da karmaşık değil.
Guys, it's not that complicated.
Beyler, o kadar da karışık değil.
- It's not that complicated.
- Karışık bir şey yok.
It's not that I want an ideal country or great justice or anything complicated like that.
Konu ideal hükümetler, adalet ya da başka karmaşık şeyler değil.
it's not fair 795
it's not 5855
it's not that difficult 19
it's not bad 367
it's not your fault 1412
it's not that good 18
it's not funny 753
it's nothing 2788
it's not mine 359
it's not a big deal 561
it's not 5855
it's not that difficult 19
it's not bad 367
it's not your fault 1412
it's not that good 18
it's not funny 753
it's nothing 2788
it's not mine 359
it's not a big deal 561
it's nothing fancy 21
it's nothing new 26
it's nothing i can't handle 24
it's not like that 768
it's nothing personal 210
it's not that bad 484
it's not my fault 634
it's not really my thing 26
it's not important 386
it's nothing special 39
it's nothing new 26
it's nothing i can't handle 24
it's not like that 768
it's nothing personal 210
it's not that bad 484
it's not my fault 634
it's not really my thing 26
it's not important 386
it's nothing special 39