It's not that easy translate Turkish
1,129 parallel translation
It's not that easy.
O kadar kolay değil.
- It's not that easy.
- O kadar kolay değil.
It's not that easy.
Bu kadar kolay değil.
It turns out that it's not that easy.
Bu bile kolay değil.
It's not gonna be that easy, Pops.
O kadar basit değil moruk.
It's not easy like that.
Bu o kadar kolay değil.
NO, IT'S NOT GOING TO BE THAT EASY, MOLL.
- Hayır, bu o kadar kolay olmayacak Moll.
It's not that easy.
O kadar basit değil.
Well, you know Daphne, it's just not that easy really.
O kadar kolay değil Daphne.
It's not that easy, Dukat.
O kadar kolay değil, Dukat.
It's not easy to feel good about yourself when you're used to living your life... like that.
Bu şekilde bir hayat yaşarken, kişinin kendisini iyi hissetmesi pek kolay değil.
Well, I applaud your attempt, but it's not quite that easy to catch the king of thieves.
Peki, girişiminizi alkışlıyorum, ama - Hırsızların Kralı'nı - yakalamak o kadar kolay değil.
- Oh, please tell me it's not that easy. No.
Bana bu kadar kolay olmadığını söyle.
It's not easy for me to give my blessing. But when I saw you I thought that perhaps you need it.
Ama seni görünce buna ihtiyacın olduğunu düşündüm.
It's not gonna be that easy.
Bu o kadar kolay olmayacak.
No, it's not that easy.
Hayır, bu kadar kolay değil.
Admit that it's not easy!
Kabul etmelisiniz ki bu hiç kolay değil!
- It's not that easy.
- Bu o kadar kolay değil.
... that I apologize for what I've done... ... for the embarrassment I caused. It's not easy...
Bu yüzden yaptığım aşağılık şey sebep olduğum mahcubiyet için hepinizden özür diliyorum.
It's not that easy, Mr. Allan.
O kadar kolay değil, Bay Allan.
It's not that easy.
Bu o kadar kolay değil.
- Fuck them. - No, Timmy, it's not that easy.
Siktir et.
That's true, but why not make it easy for the changeling?
Bu doğru, ama neden bunu değişkenler için kolaylaştırmayalım?
You'll find it's not that easy to walk away from, mr. Skinner.
- Öyle çekip gitmenin kolay olmadığını anlayacaksınız, Bay Skinner.
It's not easy, that's true.
Kolay değil, bu doğru.
But it's not that easy.
Çünkü görünüşe göre Büyük Leery'nin koca bir ağzı var.
It's not that fucking easy you know.
O kadar kolay değil.
Mr. Or Mrs. Right may not come along. It's not that easy.
Bay ya da Bayan Doğru hiç gelmeyecek olabilir, katılıyorum.
Look, it's not that easy, okay?
Bak, bu o kadar basit bir şey değil, tamam mı?
It's not that easy when you love someone.
Birini sevince bu kolay değil.
Well, it's not that easy.
Bu o kadar kolay değil.
It's not gonna be that easy... to get all that dried-on food off my nice plates.
Bu kurumuş yemekleri güzel tabaklarımdan çıkarmak.. .. o kadar da kolay olmayacak.
It's not that easy!
O kadar kolay olmayacak!
It's not that easy.I have to do the paperwork first.
O kadar basit değil. Önce evrak işlerini halletmeliyim.
It's not gonna be that easy.
O kadar kolay olmamalı.
Unfortunately for you, it's not that easy.
Maalesef bu senin için o kadar kolay görünmüyor.
I mean, you two have it made. You love each other... it's as clear as day... and love is not that easy to come by.
Bunu ikiniz kurdunuz, birbirinizi seviyorsunuz.
It's not that easy to kill me.
Beni öldürmek kolay değildir.
- It's not that easy, Kenny.
- O kadar kolay değildir, Kenny.
Martin and Peter is helping, but it's not that easy.
Martin ve Peter de yardım ederler ancak birini hapisten çıkarmak o kadar da kolay değildir.
When I'm the last to come home, it's not that easy.
Eve en son gelen olunca, o kadar kolay olmuyor.
It's not that easy, Coach.
Bu o kadar kolay değil koç.
It's not that easy to break your heart.
Kalbinin kırılması çok kolay değil.
- Dawson, it's not that easy, okay?
- Dawson, o kadar kolay değil.
- Ty, it's not that easy.
- Ty, bu o kadar kolay değil..
It's not that easy.
altından kalkmaya hazır olmadığım bir sürü sorun çıkacak. O kadar kolay değil.
It's not that easy, Dawson.
O kadar kolay değil, Dawson.
And it's not easy for me to say that,
İnan bana, bunu söylemek benim içinde kolay değil.
It's easy to cling to principles when you're standing on a vessel with its bulkheads intact, manned by a crew that's not starving.
Bölmeleri sağlam ve içindeki adamların açlıktan gebermediği bir gemide prensiplerden bahsetmek senin için çok kolay.
Not actually being here, seeing your faces or this Stargate here behind me, it is sometimes easy to forget that it's all really happening.
Burada olmadığım, yüzlerinizi ya da arkamdaki Yıldız Geçidi'ni görmediğim için, o raporların gerçekten olduğunu unutmak kolay oluyor.
It's not that easy.
Ciğere zararı olmuş olabilir ve eğer onu dışarı çekersem...
it's not fair 795
it's not 5855
it's not that difficult 19
it's not bad 367
it's not your fault 1412
it's not that good 18
it's not funny 753
it's nothing 2788
it's not mine 359
it's not a big deal 561
it's not 5855
it's not that difficult 19
it's not bad 367
it's not your fault 1412
it's not that good 18
it's not funny 753
it's nothing 2788
it's not mine 359
it's not a big deal 561
it's nothing new 26
it's nothing fancy 21
it's nothing i can't handle 24
it's not like that 768
it's not that bad 484
it's nothing personal 210
it's not my fault 634
it's not really my thing 26
it's nothing special 39
it's not important 386
it's nothing fancy 21
it's nothing i can't handle 24
it's not like that 768
it's not that bad 484
it's nothing personal 210
it's not my fault 634
it's not really my thing 26
it's nothing special 39
it's not important 386