It's not true translate Turkish
3,211 parallel translation
- No, it's not true.
Hayır, bu gerçek!
Lt's not a true dare unless you film it.
Filme almazsan gerçek bir cesaret olmuyor.
It's not going to be easy to find another true hero.
Başka bir gerçek kahraman bulmak hiç kolay olmayacak.
It's just not true.
Bu doğru değil.
It's not true.
Bu doğru değil.
If it's true, Sarcone and Baez got more to lose by not bringing us on.
Eğer doğruysa, Sarcone ve Baez'in kaybedecek çok şeyi var, sorumlusu biz değiliz.
It's not true?
Doğru değil mi?
'Cause it's not true.
Çünkü doğru değil.
- It's not true...
- Doğru değil bu!
- If something is too good to be true, you can bet it's not.
Bir şey gerçek olmak için çok iyiyse, tersini iddia edemezsin.
It's not a line. It's true.
- Bu olmaz.Doğru.
It's not paranoid if it's true.
- Bu paranoya değil.
Look, I get the whole "we're all equal" argument, and it's kind of true, but it's also kind of not true.
Bak, tüm bu "hepimiz eşitiz" tartışmasını anlıyorum ve doğru da sayılır ama aynı zamanda yanlış tarafı da var.
It's not true, Francine.
Bu doğru değil, Francine.
So, it's not true?
O halde bu doğru değil.
But it's not exactly true, right?
Ama doğru değil, değil mi?
Whether it's true or not, you will be tainted, and your publisher will drop you for good.
Doğru ya da kötü adına leke sürülmüş olacak ve yayıncın seni tamamen bırakacak.
I'm telling you, it's not true.
Söylüyorum sana, bu doğru değil.
It's a story, probably not true in the Second World War, the Allies knew
Sadece bir hikâye, büyük ihtimalle gerçek değil...
It's not true, is it, you haven't actually seen this hound thing?
Bu doğru değil, değil mi? Aslında şu tazıyı görmedin.
Don't say that, Mom. That's not true, and you know it.
Öyle söyleme, anne, bu doğru değil ve bunu biliyorsun.
- No, it's not. - That is fucking true.
- Doğru değil.
No, it's not true.
Hayır değildi.
You may not believe that, but it's true.
Belki buna inanmıyor olabilirsin ama öyle.
It may not have appeared that way, but it's true.
Öyle gözükmeyebilir ama bu doğru.
But it's not true.
Ama bu dogru degil.
No, it's not true.
Hayır, "doğru" değil.
Dear Deirdre. Doesn't mean it's not true.
Güzin Abla'dan.
That's not exactly true, though, is it?
Bu söylediğin çok da doğru sayılmaz değil mi?
I know it's not true, Daniel.
Doğru olmadığını biliyorum Daniel.
Yes, it's true, but she's not naked all the time.
Evet, bu doğru. Ama her zaman çıplak değil. O bir model.
Because it's not true.
Doğru değil de ondan.
Because it's not true. Stefan...
Çünkü bu doğru değil.
♪ Been dazed and confused for so long, it's not true ♪
[ Led Zeppelin
Yeah, no, it's not, no, no, no, not true, but it feels like he is, I love his designs so much.
Evet, değil, hayır, hayır, doğru değil ama tasarımlarını o kadar çok beğeniyorum ki, iyi bir arkadaşımız gibi geliyor.
It's not true!
Doğru değil!
Some call it SOFA, because it's sort of light work, but I'm sure that's not true.
Bazılarının oraya "SOFA" dediğini duydum. Biraz hafif bir iş ya. Tabii yanılıyor olabilirim.
and we all know it's true because we heard the tape. You'll be alone in your house in Santa Barbara, listening to old records and telling the same story over and over again to the poor sap not smart enough to get out of being assigned to your secret service detail.
Santa Barbara'daki evinde yalnızken, eski kayıtları dinleyeceksin ve güvenliğinle ilgilenebilecek kadar akıllı ama çok da kafası basmayan bir ajana aynı hikayeyi anlatıp duracaksın.
Well, it not might be as funny as you wanna be, but it's true.
Bu dediğin sandığın kadar komik olmayabilir ama bu doğru.
- It doesn't mean it's not true.
- Adamın haklı olmadığını göstermez ama.
It's not arrogant if it's true.
Eğer doğruysa küstahça değildir.
I'm not telling you that to be cruel, I'm telling you because it's true.
Niyetim seni bozmak değil, gerçeği bil diye söylüyorum.
And it's not true.
Bu doğru değil.
Yeah, it's not true. It's not true. I mean, I had...
Bu doğru değil, doğru değil.
That's not true and you know it,
Bu doğru değil ve sen de biliyorsun.
It's not ridiculous, it's true.
Rezil birşey değil, bu gerçek.
I'm not saying it's true, okay?
Doğru olduğunu söylemiyorum.
It's not true.
Doğru değil bu.
Tell me it's not true.
Gerçek olmadığını söyleyin.
She wants it, but that's not true.
- İstiyor ama bu doğru değil.
No, it's not true, Fenton.
Gömleğini içine sok lütfen.
it's not fair 795
it's not 5855
it's not that difficult 19
it's not bad 367
it's not your fault 1412
it's not that good 18
it's not funny 753
it's nothing 2788
it's not mine 359
it's nothing new 26
it's not 5855
it's not that difficult 19
it's not bad 367
it's not your fault 1412
it's not that good 18
it's not funny 753
it's nothing 2788
it's not mine 359
it's nothing new 26
it's not a big deal 561
it's nothing fancy 21
it's nothing i can't handle 24
it's not like that 768
it's not that bad 484
it's nothing personal 210
it's not my fault 634
it's not really my thing 26
it's nothing special 39
it's not important 386
it's nothing fancy 21
it's nothing i can't handle 24
it's not like that 768
it's not that bad 484
it's nothing personal 210
it's not my fault 634
it's not really my thing 26
it's nothing special 39
it's not important 386