It's nothing to do with you translate Turkish
358 parallel translation
Tsk, tsk, tsk, tsk, tsk. Well, Mr. Egelbauer, you must realize that I had nothing to do with it whatsoever.
Bay Egelbauer, anlamalısınız ki bu olanlarla hiçbir alakam yok.
- not again - no, it's nothing to do with the ship... it's about that ammunition I'm returning to you.
- Yine mevzu... - Hayır. Gemiyle ilgili değil...
This has nothing to do with you. It's me.
Bunun seninle bir ilgisi yok.
It's better for you than running around with those Eastmans and all those rich girls with nothing to do.
Senin için de böylesi daha iyi. Eastman'larla ve o avare zengin kızlarla birlikte olmandan iyi.
- It's got nothing to do with you.
- Bunun sizinle ilgisi yok.
It's nothing to do with me, but why were you chosen for this job?
Benimle bir ilgisi yok ama bu iş için niçin sen seçildin?
It's got nothing to do with you.
Senle bir ilgisi yok.
"Wexler. you go ahead and kill anybody you want to. it's a free country. If you do it with hate in your heart you'll end up with nothing but an upset stomach."
"Wexler, istediğin herkesi öldürmeye devam et, burası özgür bir ülke Bunu kalbindeki nefret ile yapıyorsan Midenin bozulması dışında hiçbirşey seni durduramaz."
I had nothing to do with my father's death, and you know it.
Babamın ölümüyle ilgili yapacak hiçbir şeyim yoktu, ve sen bunu biliyorsun.
I don't know why I'm telling you all this, except that it has absolutely nothing to do with your situation at all.
Bütün bunları sana neden anlatıyorum bilmiyorum, bunun dışında başka bir durumla hiçbir ilgisi yok.
- It's nothing to do with you.
- Seninle ilgili değil.
It's got absolutely nothing to do with you.
Bu kesinlikle senin karar vereceğin bir şey değil.
But it's nothing to do with you.
Gerçekten, senin halledebileceğin birşey değil.
- Neesa, it's got nothing to do with you.
- Neesa, seninle bir ilgisi yok.
And someday I'll tell you. And it's got nothing to do with democracy.
Ve bir gün sana bunun, demokrasiyle hiç ilişkisi olmadığını anlatacağım.
It's got nothing to do with you chicks.
Sizin gibi piliçlerle alakası yok.
It's got nothing to do with me, but I've heard you pacing there for hours.
Beni ilgilendirmez, ama dört saattir orada volta attığını duyuyorum.
After today's incident, it's best you leave us. But I had nothing to do with it. I didn't know -
Bugunku kazadan sonra, burdan ayrılmanız iyi olur fakat yapacak birşey yok Bilmiyordum -
Can you give me your solemn oath, as a foreigner, that if the answer has nothing to do with the murder, you'll treat it confidentially?
Bana söz verir misiniz, onurunuz üzerine bir söz ki... söyleyeceğim şeyin cinayetle hiçbir ilgisi yoksa bu sırrı herkesten saklayacaksınız.
It's got nothing to do with you.
Seninle bir ilgisi yok.
It's nothing to do with what you're thinking.
Sizin düşündüğünüz gibi değil.
It's nothing to do with you!
Seninle bir ilgisi yok!
It's nothing to do with you.
Seninle bir ilgisi yok.
You invited me only, it's nothing to do with Afei.
Sadece beni çağırdınız, Afei'nin bununla ilgisi yok.
It's got nothing to do with you. Nothing to do with you.
Seninle hiçbir ilgisi yok.
It's got nothing to do with you.
Seni ilgilendirecek bir şey değil.
And that's the look that'll tell'em you had nothing to do with it.
Senin bütün söylemen gereken şey, bütün bunlarla bir alakan olmadığı.
You're buffeted by this... by that, and it's nothing to do with you.
Böyle oluyor... Seninle yapacak bir şey yok.
if you must know, it's for a balloon payment, which, by the way, has nothing to do with a balloon.
Eğer bilmek istersen, balon ödemeleri için, Bu arada bir balonla hiçbirşeye sahip olamazsın.
i'm going out a little later, and it's dangerous to leave you alone with nothing to do.
Daha sonra çıkacağım, Ve hiçbirşey yapmamak seni yanlız bırakmaktan daha iyi.
This one is a bother to me, it's got nothing to do with you.
Ben rahatsız oldum, seninle bir ilgisi yok.
It's got nothing to do with you.
Bu, senin meselen değil.
I just wanted to tell you... whatever happens... it's nothing to do with me and you.
Bilmelisin ki, ne olursa olsun... hiçbir şeyin... ilişkimizle bir ilgisi yok.
acquaintance did to upset you, but it's nothing to do with me.
rahatsız etti bilmiyorum, ama ben bir şey yapmadım.
It has nothing to do with you, really. It's me.
Gerçekten bunun seninle bir ilgisi yok, benimle alakalı.
No, it's nothing to do with you.
Hayır, seninle bir ilgisi yok.
It's nothing to do with you.
Seninle ilgili bir şey değil.
I'll give you sources where you can find thousands more. And it has nothing to do with me. It has to do with marginalising the public and ensuring that they don't get in the way of elites who are supposed to run things without interference.
Şimdi bu doktrinlerin de altını çizdiğimize göre, belli bir demokrasi algısı olduğunu söyleyebiliriz.
It's got nothing to do with you.
Seninle ilgili değil.
What the hell are you? It's the business of the Highlanders. There is nothing to do with the government officials.
Bunlar değersiz barbarlar.... insan bile sayılmazlar!
It's got nothing to do with you.
Seninle ilgisi yok.
Listen, Adele you not coming with us has nothing to do with you guys. It's between Carrie and me.
Dinle Adele bizimle gelememenizin sizinle bir ilgisi yok.
And it's got nothing to do with you.
Seninle de bir alakası yok.
It's got nothing to do with you, eh, Jake Heke?
Bunun seninle bir ilgisi yok, öyle mi, Jake Heke?
You think so, because it's easier for you. Shut up! That has nothing to do with me.
Annem sırf rehberlik toplantısı için süslendi.
It's time you learned that real life has nothing to do with your fantasy games.
Gerçek hayatını küçük fantazi oyunlarıyla bir ilgisi olmadığının öğrenmenin vakti geldi.
It's got nothing to do with you.
Bu seni ilgilendirmez.
- It's got nothing to do with Carter. - No, it's all about you.
- Bunun Carter'la bir ilgisi yok.
It's got nothing to do with you.
- Seni bırakmıyorum, Gabrielle.
It's nothing to do with you!
- Bunun seninle bir ilgisi yok!
It's got nothing to do with you.
Bunun seninle alakası yok.