English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ I ] / It's our job

It's our job translate Turkish

597 parallel translation
But it's our hips for this job, all right.
Ama bizimkilerin işi olduğu doğru.
I know it's war, and it's our job to do it but it doesn't mean being murderous.
Savaş olduğunu biliyorum, ve bunu yapmak bizim görevimiz ama bu ölümcül olmayı gerektirmiyor.
But, uh, it's our job to understand them and make allowances.
Ama, aa, bizim işimiz bazende onlara hoşgörü göstermektir
It's our job to offer cheaper and better service.
İşimiz daha iyi hizmeti daha ucuza sunmak.
It's cost one of our boys his job, on account of the beefs.
Şikayetler yüzünden bir arkadaşımız işinden oldu.
It's our job!
İşimiz budur!
And it's our job to locate them.
Yerlerini saptamak bizim işimiz.
It's not our job to prove he's guilty.
Suçlu olduğunu ispatlamak bizim işimiz değil.
But it's our job to protect the prisoner as much as possible and if we thought a visit was disturbing to him, we'd be forced to cut that visit short.
Fakat mahkûmu olabildiğince korumak bizim görevimiz ve eğer bir ziyaretin onu rahatsız edeceğini düşünecek olursak bu ziyaretin kısa olmasını sağlamak zorunda kalırız.
No, it's all part of our job.
Hayır, bunlar bizim görevimiz.
It's our job to see he doesn't get out of our sight.
Bizim işimiz gözümüzü ondan ayırmamak.
It's our job.
Biz kız çalıştırıyoruz.
IT'S MY JOB TO MAKE SURE THAT OUR GU ESTS ARE NOT, DISTU RBED.
Peki bu anıt mezar ya da her neyse, ne zaman kuruldu?
It is with great humility, albeit with enormous pride and with a sense of the job to be done, that I most humbly and most gratefully accept this nomination for the highest office in our land.
Muazzam bir gurur duysam da... büyük bir alçakgönüllülükle ve işini yapmış olma duygusuyla, ve büyük minnet duyarak ülkemizdeki en yüksek mevki için adaylığı kabul ediyorum.
It's about our job tonight.
Bu geceki işle alakalı.
It's not our job to question him.
Sorguya çekmek bizim işimiz değil.
To get it made... the banker goes to our carpenter for the job, and one day... as destiny has it... the carpenter's in El Paso.
Bunun için... banker marangoza gider ve bir gün... kadere bakın ki... marangoz El Paso'dadır.
It's our job to do this thing the way you want it done.
Bizim işimiz bu işi senin istediğin gibi yapmak.
It's our job.
Bu bizim işimiz.
It's our job.
Bizim işimiz bu.
And so it's come time for us to pay the debt we all owe to this courageous man and to show our appreciation for a job well done.
Ve sonunda bu cesur adama vefa borcumuzu ödeme ve verdiği özverili hizmetler için minnettarlığımızı gösterme zamanı geldi.
It's our job.
İşimiz bu.
It's our job to try and treat the condition of overacting.
Bizim görevimiz, abartma halini bir şekilde tedavi etmek.
It's not our job to hold the ground!
Toprağı savunmak bizim görevimiz değil!
Mrs. Stone, it's our job to protect your husband.
Bayan Stone, bizim görevimiz kocanızı korumak.
Only the ones who could be dangerous. It's our job.
Sadece tehlikeli olabilecekleri.
Forgive me, but it's not. Our job is to grow.
- Asıl seni bağışla ama değil... bu bizim işimiz.
It's our job!
Bu bizim işimiz.
Now it's our job to pass along what we know.
Şimdi bizim bildiklerimizi iletmek esas işimiz.
But it's our job to extract a confession from him detailing his 78 days on the run.
Ama 78 günlük kaçışını ayrıntılı bir itiraf olarak almak da bizim işimiz.
It's our job to tell the hesitators :
Tereddütü olanlara bunu söylemek bizim görevimiz.
I know it's painful, but it's still part of our job.
Bunun acı verici olduğunu biliyorum, ama işimizin de bir parçası.
It's our job to keep the Colombians at the docks pinned down.
Kolombiyalıları rıhtımda yerlerine mıhlamak bizim işimiz.
We're not talking about your job, it's our jobs!
Sizin işin hakkında konuşmuyoruz, konu BİZİM işimiz!
It's our job to scare the iambic pentameter out of him.
Biz de dev gibi üstüne çöreklenip onu korkutacağız.
It's more than our job's worth.
İşimizi kaybetsek bundan iyi.
A man has been murdered and it's our job to find the murderer.
Genç bir adam öldürüldü. Ve bizim isimiz de süphesiz ki katili ortaya çikarmaktir.
It's not just our job.
Bu sadece bizim işimiz değil.
Baseball may be a religion full of magic cosmic truth... in the fundamental ontological riddles of our time... but it's also a job.
Bizim zamanımızda beyzbol sihirli kozmik gerçeklerle dolu bir din olabilir aynı zamanda temel ontolojik bir sır da olabilir. Fakat aynı zamanda bir iştir de.
When a prisoner dies, it's not our job, to make him look good again for his family.
Bir mahkum öldüğü zaman ailesine güzel görünmesi için onu güzelleştirmeye çalışmıyoruz.
Well, it's just like they're people I work with and our job is being popular and shit.
Bu insanlarla birlikte çalışıyor gibiyim ve işimiz de popüler olmak gibi bir şey.
Oh, well, Steve, I guess much like our honeymoon, it's up to me to finish the job, and pay the bill.
Şey, Steve, hatırlarsan, galiba balayımızda da işi bitirip!
- That's our job. - And we love it.
- Bu bizim işimiz.
It's our job. Ours.
Bu bizim görevimiz.
That's good, Peg. Then it'll be your job to make sure Old Glory is flying high above our heads as we wait in line for free cheese.
Aman ne güzel, Peg, Madem öyle bedava peynir için kuyrukta beklerken bayrağı tepemize dalgalandırmak görevi senindir.
Yes, because it's our job to stop it.
Var. Ona dur demek bizim görevimiz.
It's our holy job to kill the bad eggs.
çürük yumurtaları yok etmek bizim kutsal görevimizdir.
Yeah, it's our job.
Bu bizim işimiz.
It's our job to be curious, so we traced the money.
İşimiz, dikkatli olmak ve paranın izini sürmek. Para nerden geliyormuş?
It's because my daughter is doing our job.
Gitmek istiyorum, çünkü benim kızım işini yapıyor.
It's our job to examine the new artifacts.
Bizlerin işi ise yeni sanat eserlerini incelemektir.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]