English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ I ] / It's so beautiful

It's so beautiful translate Turkish

1,088 parallel translation
It's so beautiful here but unfortunately they are transient
Burası gerçekten çok güzel! ama ne yazık ki hepside geçiciler!
It's so beautiful.
Bu öyle güzel ki.
It's so beautiful.
Bu çok güzel.
And it's so beautiful.
Çok güzel.
But it's so beautiful!
Ama çok güzel!
You can imagine me looking at scenery on the road every week of my life. But it's so beautiful up there, Linda.
Beni manzara seyrederken düşünebiliyor musun?
Oh, it's so beautiful.
O kadar güzeller ki.
Well, here we are in beautiful Tongola, so I think it's time you levelled with me.
Aaa, işte güzel Tongola'dayız. Bu yüzden, sanırım bana gerçeği söylemenin zamanı geldi.
It's just a... romance, but it's so beautiful.
Sadece... bir öykü, Fakat, çok güzel.
Because it's so beautiful... when lovers are together for a lifetime.
Çünkü aşıkların bir ömür boyu birlikte olmaları çok güzel.
It's so beautiful, I feel so... I feel my juices are just...
Bu çok güzel, kendimi... kanım kaynıyor...
It's so beautiful...
Çok güzel.
It's so beautiful here.
Burası çok güzel.
I'm so... so happy me... me to it's beautiful, isn't it?
Çok ama çok mutluyum. Ben de öyle. Harika değil mi?
IT'S SO BEAUTIFUL.
İnanılmaz güzel.
Oh, it's so beautiful...
Oh, bu çok harika...
It's so beautiful.
Ne kadar güzel.
It's so beautiful.
Çok güzel.
Oh, it's so beautiful.
Çok güzel.
And she looked so beautiful in it.
Ve bu ona çok yakışırdı.
God, it's so beautiful.
Tanrım, çok güzel.
Look, the sun, it's so beautiful.
Bak, gün batımı ne güzel!
It's so perfect, it's beautiful!
Çok güzel.
It's so beautiful.
O kadar güzel ki.
It's so beautiful!
Çok iyiydi.
It's so beautiful!
Çok güzel!
It's just, I got to walking in the park... and it was so beautiful, and I, I found this cute little guy and he was lost.
- Selam Rose. - Geç kaldım, biliyorum. Parkta yürüyüşe çıkmıştım.
And I bet it's just so beautiful at night.
Ve iddiaya girerim ki geceleri daha güzel görünüyordur.
It's so beautiful!
Bu çok güzel!
- It's so beautiful here. - Did you get married today?
- Bugün mü evleniyorsunuz?
It's so sad to see this beautiful pastoral countryside... blighted by the greed of a few men in pursuit of the almighty dollar.
Bu şairane kır havasının kudretli dolar hırsıyla mahvolması ne acı şey.
It's so beautiful here.
Burası ne kadar güzel!
It's so beautiful.
Çok güzel zaten.
It was banned because it was so beautiful... that all the virgins fell in love and got themselves seduced.
Yasakmış çünkü sesi öyle güzelmiş ki tüm bakireler aşık oluyor ve baştan çıkıyormuş.
It's just that I was told that P.J. Downing's daughter was a beautiful young woman so I momentarily mistook her for you.
Ama P.J. Downing'in kızı için genç ve güzel bir hanım dendi. Bir an için onu seninle karıştırdım.
IT'S SO BEAUTIFUL HERE, RICHARD.
Burası çok güzel, Richard.
It's so beautiful!
Çok güzelmiş.
Well, it's not quite so beautiful now.
Eh, artık o kadar güzel değil.
It's just that you are so beautiful.
O kadar güzelsin ki.
Oh, it's so beautiful!
Oh, bu çok güzel!
Just look at the workmanship, it ´ s so beautiful.
Şunun işçiliğine bak, çok güzel görünüyor.
I can't believe it's so beautiful up here.
İnanamıyorum, çok güzel bu.
It's so beautiful there.
Tanrım. Orası çok güzeldir. Hoşça kal.
So, it's really difficult for me to accept... that he is going to have such a beautiful woman to call his wife.
Bu yüzden onun bu denli güzel bir kadına "eşim" diyecek olmasını kabul etmek benim için zor.
[Iovine] NO ONE- - HEY-HEY! IT'S SO BEAUTIFUL. OH, BEN, NOT NOW.
... Hiç kimse - hey hey!
- It's so beautiful.
Gerçekten çok güzel.
It's so beautiful!
Ne kadar güzel!
It's really beautiful here and so are you.
Burası gerçekten çok güzel. Sen de öylesin.
They say it's so beautiful the Spanish call it "The City of Angels."
Çok güzel olduğunu söylüyorlar. İspanyolca anlamı "Melekler Şehri."
- It's so beautiful.
Gerçekten güzel.
Oh, because apparently, the churches are supposed to be completely in relation with their, uh... Oh, actually, the spot is - has something to do with the actual, uh, importance of that, of that place, so it had to be in a particular landscape, but regardless of, uh, if it's beautiful or not, it was more based on where the actual energy of that place is.
ah, çünkü kiliselerin bulundukları konum ile, eee... şey, aslında, bulundukları yer- - açıkçası önemli, dolayısıyla özel bir noktada bulunmalı, ancak bu özellik güzel olup olmamasıyla ilgili değil, daha çok bulunduğu bu konumun enerjisiyle ilgili.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]