It's so late translate Turkish
688 parallel translation
- Why, it's so late.
- Neden... çünkü çok geç oldu.
It's so late.
Çok geç oldu.
- So must I. It's late.
- Ben de yatmalıyım. Geç oldu.
It's so late.
Geç oldu.
- It's not so late, Papa.
- Saat o kadar da geç değil baba.
- I'm sorry it's so late, Madame... - Madame Hermine.
Vakit geç olduğu için özür dilerim, Madam Madam Hermine.
Please, darling, it's so late.
Lütfen, aşkım. Saat çok geç oldu.
It would be tragic if you realized too late, as so many others do, that there's only one thing in the world worth having, and that is youth.
Eğer fark etmekte gecikirsen, sonuç çok acı vericidir. Bir çoklarının yaşadığı gibi. Dünyada sahip olmaya değer tek bir şey vardır, ve o da gençliktir.
You must forgive me for calling you so late... but I really feel it's my duty.
Bu kadar geç saatte aradığım için özür dilerim ama kendime görev bildim.
Thanks. You must like it here to stay so late.
Burayı çok sevmiş olmalısın, yoksa bu saate kadar kalmazdın.
- Well, does it often come in so late?
- Sık sık gecikir mi böyle?
It's so late!
Saat çok geç oldu.
It's so late!
Çok geç kaldın!
- It's so late.
- Çok geç oldu.
And it's getting late, so shall I turn out the light?
- Geç oluyor, ışıkları kapatabilir miyim?
So it's... it's just a little late for askin'now, Pa.
Şimdi sormak için biraz geç kaldın, baba.
Oh, it's so late.
Yapma, saat çok geç oldu.
Like it was in my mind to ask you, if I hadn't been so late, would you play for me again?
Eğer bu kadar geç gelmeseydim, sana bir şey soracaktım, benim için tekrar çalar mısın, diyecektim?
Besides, it's awfully late, so if you'll keep quiet about all this, we'll put Harry back in the morning, nice and clean, and no one will be any the wiser.
Çok geç oldu. Eğer bu konuda konuşmazsanız yarın sabah Harry'i tertemiz gömeriz. En akıllıca olanı bu.
It's late now, Father, and so...
Gecenin geç saati, Baba, en iyisi...
Oh, it's so late! We're chatting on and I'm keeping you!
Sizi böyle lafa tutup ev işlerinden alıkoyuyorum.
Who says it's so late?
Kim demiş çok geç diye?
I don't say it's so late.
Ben çok geç demem.
It's unlike him to be so late.
Hiç böyle geç kalmazdı.
It's getting late, so we better get going.
Saat geç oluyor, yola düşsek iyi olacak.
Well, it's a little late to be keepin'store, isn't it? No, I'm just, uh, movin'these cotton dresses down in front... so the ladies can see'em when they first come in.
Hayır, ben sadece bu pamuk elbiseleri öne taşıyordum ki kadınlar ilk girdiklerinde onları görebilsinler.
It's so late.
Vakit çok geç oldu.
Sorry I can't drive you back, but it's late. Stop being so scared of me.
Sana eşlik edemeyeceğim özür dilerim acelem var ama bu çekingenliği at üstünden.
It was unusual for her to be out so late.
Bu kadar geç çıkması onun için alışıldık bir şey değildi.
I know it's late, and I'm sorry to wake you up but it was so important it couldn't wait.
Geç olduğunun farkındayım, uyandırdığım için de üzgünüm ama çok önemli, bekleyemezdi.
It's so late, papa.
Babam çok geç kaldı. Nereye gitti acaba?
It's so late yes, and it's such a nasty night.
Çok geç oldu evet ve çok kötü bir gece.
It's so late and I'm very tired.
Çok geç oldu ve çok yorgunum.
Sorry it's so late.
Geç kaldığımız için üzgünüm.
So it's too late then.
Yani artık çok geç.
The doctor's a long way away and it's late, so he's not much use in an emergency.
Doktor çok uzakta ve saat çok geç..... yani acil durumda işe yaramaz.
It's so late to walk alone.
Yalnız yürümek için çok geç oldu.
So that when your wife's order comes in, it'll be too late.
Böylece eşinin talimatı ulaştığında iş işten geçmiş olacak.
It's going to get a little hairy around here, Lieutenant so we're glad to see you, late or not.
Buralarda işler biraz riskli gidiyor, Teğmen neyse sizi gördüğümüze sevindik, geç veya değil.
And he said, "Oh, it's late." "Why did we start so late?"
Johnny bana, mezarlığa hep geç saatlerde geldiğimizi söyledi.
I'm sorry when it's so late.
Bu kadar geç olduğu için özür dilerim.
We could have been so happy together but it's too late now.
Birlikte çok mutlu olabilirdik fakat artık çok geç.
But it's late, I'm tired, and there's so much left to do.
Ama geç oldu, yorgunum, ve yapılacak çok şey var.
- Nicky, it's so late.
- Nicky çok geç oldu.
It's so late, why didn't you put on the light
Geç oldu, Neden ışıkları yakmadın
Please, so I can have an abortion... before it's too late.
Lütfen, böylece kürtaj olabilirim... Çok geç olmadan.
It's my fault we're coming so late...
Bu kadar geç gelmiş olmamız benim hatam...
- So would I, but it's too late now.
- Ben de, ama çok geç oldu.
( girl # 2 ) MY MOTHER SAYS IT'S NOT HEALTHY TO EAT SO LATE.
Annem hep geç saatte yemenin sağlıksız olduğunu söyler.
And it's so late.
Ve vakit de çok geç.
It's so late!
Geç oldu!
it's so cute 87
it's so pretty 115
it's so cold 109
it's so big 57
it's so beautiful 277
it's so sad 132
it's so hot 138
it's so beautiful here 26
it's so far away 17
it's something 135
it's so pretty 115
it's so cold 109
it's so big 57
it's so beautiful 277
it's so sad 132
it's so hot 138
it's so beautiful here 26
it's so far away 17
it's something 135