It's so weird translate Turkish
794 parallel translation
It's weird and fantastic and unbelievable but so beautiful.
Bu garip, harika, inanılmaz... ve o kadar güzel ki.
It's so weird to think of her now, lying in that living room, murdered.
O salonda ölü bir şekilde yattığını düşünmek, çok garip.
But it's so weird.
Bu çok saçma.
It's not so weird if they wanted to separate me from that car.
Beni arabadan ayırmak istemesi bana hiç tuhaf gelmiyor.
Wade, it's sounds so weird.
Wade, sesi çok tuhaf geliyor.
It's so weird, nobody would ever guess.
O kadar saçma ki, kimse sebebini bilemez.
It's so weird.
Bu çok tuhaf.
I'll tell you something about me tha s so weird, you won't even believe it.
Sana benimle ilgili öyle tuhaf bir şey diyeceğim ki, inanmayacaksın.
It's so weird
Çok tuhaf
Only burners like you get high. And I didn't have any shoes, so I had to borrow my dad's. It's weird'cause my mom doesn't like me to wear other people's shoes.
Ayakkabım yoktu, bu yüzden babamdan ödünç aldım.
- What's so weird about it?
- Bu kadar tuhaf olan ne?
- its weird I get so mad when someone develops a role of film from a party an I'm not in it but I hate taking pictures don't there's something weird about it like its weird to me, I don't know
Fotoğraflarımın çekilmesine alışık değilim. Gerçi zor değil. Orada dikiliyorsun ve fotoğraf çektiriyorsun.
It's so weird, I probably shouldn't talk about it.
Kim inanır ki?
I'm delighted you were both so sweet to me, but I still think it's weird.
İkinizin de bana nazik davranmanızdan memnunum ama hâlâ biraz garip olduğunu düşünüyorum.
I don't think I can stay here, it's just so weird.
Burada kalabileceğimi sanmıyorum Michael, çok acayipti.
It's so weird, isn't it?
Bu çok garip değil mi?
It's so weird, you wearing a gun to work every day.
Çok garip, işe giderken silah takıyorsun.
It just came out all wrong and weird. So then I just stopped completely and just became a shadow... and I wasn't even there.
Çok yanlış ve garip bir şey ortaya çıktı, sonra bundan tamamen vazgeçtim ve bir gölge oldum, ortada yoktum bile.
It's so Weird.
Çok ürpertici.
It's so weird that teachers actually live places.
Bir öğretmenin böyle bir yerde yaşaması gerçekten tuhaf..
Yeah, it's so weird.
Evet, çok tuhaf.
It's so weird that you just came up here.
Buraya gelmen biraz garip.
God, it's no wonder he turned out so sodding weird.
Tanrım, garip biri olup çıktı zaten.
When I'm having sex, I see myself walking down that street. I swear. It's so weird, right?
.. seks yaparken, kendimi o sokakta yürürken görürüm.
You know, it's so weird.
O kadar tuhaf ki.
It's just all so weird.
Bunlar çok tuhaf sadece..
It's so weird, the way this happened.
İlişkimizin başlayış şekli ne kadar tuhaf.
It's so weird. I mean, I was in there just listening to them bitch about each other. All I kept thinking about was the Fourth of July.
İçeride onların birbirlerinden şikayet etmelerini dinlerken aklımda sadece 4 Temmuz vardı.
IT'S SO WEIRD TO SEE THE FLAG AT HALF-MAST.
Bayrağı yarıya indirilmiş olarak görmek biraz tuhaf.
It's so weird having your best friend in the body of your worst enemy...
En iyi arkadaşının en kötü düşmanının vücudunun içinde olması çok garip.
- It's so weird that you did that.
- Bunu yapman çok tuhaf.
It's just so weird.
Bu çok garip.
It's so weird.
Bu çok garip.
With me, it's the only time that you're not the strangest person, so get weird on me.
... neden anlatıyorum? Unutma benimleyken ortamdaki en tuhaf insan sen olmuyorsun.
It's so weird.
Çok garip.
It's gotta be weird for him too, now that we know so much.
Onun için de garip olacak. Onun sırrını öğrenmiş olduk.
But it's weird how it was so separated from mainstream Parisian society.
Fakat esrarlı olan bu durumun Paris sosyetesinden nasıl bu kadar ayrı olabildiği.
It's so weird.
Ne kadar garip.
It's so weird that you name your cars.
Arabalarına isim takman çok tuhaf. - Neden?
It's so weird... that I look like your mother.
Siz annenize benzediğimi söyleyince bir acayip oldum.
It's so weird.
Çok tuhaf.
It's so weird to say this, but I just had a great date with Janice.
Bunu söylemek çok garip ama Janice'le harika bir randevu geçirdim.
It's weird, but knowing what you went through... just makes me feel so much better.
Garip ama bunu öğrenmek gerçekten daha iyi hisetmemi sağladı.
It's just so weird, you know?
Çok garip.
It's weird, people you barely know, knowing so much about your life.
Çok tuhaf. İnsanlar, nadiren hayatın hakkında bu kadar çok şey bilir.
- Yeah, so it's weird.
- Evet, çok tuhaf.
I don't mean to mess with you but it's so weird.
Evet. Özür dilerim, ama çok garip.
I didn't say it in front of him, but back there... in the crematorium, seeing the coffins... I suddenly felt so good! Isn't that weird?
Michel'in yanında söylemek istemedim, ama cenaze sırasında tabutlara bakarken kendimi çok, çok iyi hissetmeye başladım.
It's so weird!
Bu çok tuhaf.
So, what does that mean, it's some weird, crazy person?
Yani, bu ne demek oluyor, garip, deli bir insan mı?
It's so weird. But, you know, I try to cut him some slack.
Çok garip geliyor ama ona fazla kızmamaya çalışıyorum.
it's so cute 87
it's so pretty 115
it's so cold 109
it's so big 57
it's so beautiful 277
it's so sad 132
it's so hot 138
it's so beautiful here 26
it's something 135
it's so far away 17
it's so pretty 115
it's so cold 109
it's so big 57
it's so beautiful 277
it's so sad 132
it's so hot 138
it's so beautiful here 26
it's something 135
it's so far away 17