It's the end of the line translate Turkish
92 parallel translation
It's message from my brother at the end of the line.
Hattın sonundaki kardeşimden bir mesaj.
- It's the end of the line.
- Yolun sonu.
But that lipstick on your shirt isn't mine So I'm getting off It's the end of the line
Ama gömleğindeki ruj tekesi benim değil Ben gidiyorum, her şey bitti
But that lipstick on your shirt isn't mine So I'm getting off It's the end of the line
Ama gömleğindeki ruj lekesi benim değil Ben gidiyorum, her şey bitti
It's the end of the line.
Çizginin sonu.
It's the end of the line for me, Wyatt.
Burasi benim için yolun sonu Wyatt.
It's the end of the line.
Orası yolun sonu.
It's the end of the line.
Yolun sonu.
It's like you've got a whale on the end of the line, ain't it?
Ucunda bir balina var gibi değil mi?
Maybe it's the end of the line.
Bu yolun sonu.
It's the end of the line for SIade, poor bastard.
Slade denilen zavallı pislik artık yolun sonuna geldi.
It's the end of the line, kid.
Yolun sonuna geldin, ufaklık.
It was at the end of the line of the number 19 trolley run.
19 numaralı hatta, yolun sonundaymış.
It's the end of the line.
Burası yolun sonu.
It's time to play End of the Line, My Valentine.
"Çizgiyi Aşma" oynamanın tam zamanı.
It's the end of the line, doc.
Oyunun sonuna geldik doktor.
It's the end of the line, honey.
Artık tamam, tatlım.
It's about the end of the line for you.
Galiba neredeyse yolun sonuna geldik.
Satan-chan, it's the end of the line for you!
Satan, sen ölü bir adamsın!
- It's your turn at the end of the line.
- Şimdi geri planda kalma sırası sende.
It's the end of the line
Bu soy kuruyacak
Yep, Joe, it's the end of the line.
Evet, Joe. Yolun sonuna gelmiştim.
It's the end of the line, kid.
Yolun sonuna geldin, oğlum.
So I put it together, and I figure... the best way to find out who's on the other end of the line is to call.
Bir araya getirdim, ve... en iyi şeyin hattın ucundaki kişinin kim olduğunu öğrenmek olduğunu düşündüm.
It's the end of the line!
Artık sonun geldi!
It's just that one time in your life you cross the line do something illegal for your dear friends and get involved in one of their seedy scams and who should end up taking the hit?
Biliyorum. Hayatında bir kere çizgiyi aşıp sevgili dostların için suç işler hoş olmayan bir oyunlarına katılırsın ve sonunda darbeyi kim yer?
That's it. End of the line.
Burası.
As we can see, at the end of the line, it's gonna be us ladies riding a bus.
Gördüğün gibi yolun sonunda otobüsteki bu kadınlar gibi olacağız.
It's just that. well. we've reached the end of the line.
Bu sadece, şey... biz yolun sonuna geldik.
It's the end of the line, Toa.
Burası hattın sonu Toa.
It's the end of the line.
Buraya kadarmış.
It's the end of the line.
Yolun sonuna geldin.
nick : It's the end of the line, Maggie.
Yolun sonu, Maggie.
It's the end of the line for me.
Burası benim için yolun sonu.
It's the end of the line for you, boy.
Senin için yolun sonu, ufaklık.
Let's just face it, Flynn, it's the end of the fuckin'line.
Çarpışalım, Flynn. Bundan ötesi mi var!
It's the end of the line for you.
Yolun sonuna geldin artık.
That's the bottom line. No, I'm wearing the duster. That's the end of it.
- Hayır, onu ben giyiyorum.
Well, it looks like it's the end of the line for us.
Bizim için yolun sonu gibi görünüyor.
Look, the city realizes that, for whatever reason, power's not making it to the outer piers. So instead of repairing the leaks, which it can't do, it increases the ZPM's output so that even though the pipes are leaky and we lose power, enough energy makes it to the end of the line.
Şehir bir neden ötürü şunu fark etmiş güç dıştaki rıhtımlara ulaşamıyor, bu yüzden sızıntıyı onarmak yerine zaten onaramaz, SNM'nin güç çıkışını arttıyor borular sızıntı yapıyor olsa ve güç kaybetsek bile... hattın sonuna yeterince enerji gidiyor.
It's like I told you before, alex, this is the end of the line...
Daha önce de söyledim Alex, burası yolun sonu.
It's the end of the line, it's over.
Artık zamanımız kalmadı, her şey bitti.
It's the end of the line for these bastards.
Bu piçler için yolun sonu geldi.
The prophecy was not fulfilled. It's the end of the line.
Söz veriyorum, hiç başarısız olmadı.
- It's the end of the line.
- Olayın sonu.
- It's the end of the line for me.
- Benim için yolun sonu.
It's the end of the line for us.
Bizim için yolun sonu geldi.
It's the end of the line, Mat.
Yolun sonuna geldin Mat.
The line of the Kings hangs by a thread, I fear it's going to find its bitter end in me.
Kralların soyu bir iple asıldı, ve korkarım ki acı sonunu benim içimde bulacak.
Darwin himself deliberately downplayed human evolution, leaving any talk about it until right at the end of the book, with this crazily coy throwaway line,
Kitabın tam tamına sonuna kadar, bu konuda herhangi bir tartışma yapmayarak, sonunda da isterik derecede çekingen, öylesine söylenivermiş, "insanın kökenine de ışık tutulacak"
It's the end of the line.
Bu iş buraya kadarmış.