It's the right thing to do translate Turkish
697 parallel translation
Just because something's logical doesn't mean it's the right thing to do.
Bir şeyin mantıklı olması, doğru olan şey olduğu anlamına gelmez!
The railroad's gonna come right smack through your land and there ain't a thing you can do to stop it.
Bu demiryolu, arazini yokedecek ve yapacağın hiç bir şey yok.
I don't know what's the right thing to do, but it seems to me... before you go putting out money, I ought to tell you about Velma.
Neyin doğru olduğunu bilmiyorum ama... Paranı ortaya koymadan önce, Velma hakkında bilmen gereken bir şey var.
Whatever's the right thing to do, Johnny'll do it.
Doğrusu neyse, Johnny yapacaktır.
Gallagher, I've tried my best to do the right thing by the men, but it's just no use.
Gallagher, buradakiler için elimden gelenin en iyisini yapmaya çalıştım ama nafile.
I think it's the right thing to do.
Sanırım en doğrusu bu.
We're on duty, it's the right thing to do.
Yeniden göreve döndüm ben.
It's the right thing to do when a man is about to die.
Bu bir adam ölmek üzereyken yapılması yerinde olan bir iştir.
My heart tells me it's the right thing to do.
Kalbim bana bunun yapılacak en doğru şey olduğunu söylüyor.
Yes, it's the only right thing to do.
- Evet. Bu yapılacak en doğru şey.
Sometimes it's not easy to do the right thing.
Bazen doğru olan şeyi yapmak kolay değildir.
They think it's the right thing to do, and they want you there when they vote.
Bunun yapılacak doğru şey olduğunu düşünüyorlar ve oylarlarken senin orada olmanı istiyorlar.
Trust me, it's the right thing to do
Şu anda, yapılacak en iyi şey bu!
It's difficult to do the right thing
Doğru olanı yapmak zordur.
It's the right thing to do.
Yapılacak en doğru şey bu.
'Cause it makes him feel guilty. He's trying to do the right thing for once in his life.
Kendini suçlu hissediyor.Hayatında birkerecik doğru birşey yapmaya çalışıyor.
Yes, I know it's the right thing to do, but we can't do it.
Evet, doğru olan bu, biliyorum. Ama yapamayız.
It's the right thing to do.
Doğru olan bu.
But it's the right thing to do.
Ama bu yaptığımız doğru.
It's the right thing to do...
Doğru olan bu.
Ladies and gentlemen... we're asking you to please say no to this sale... not just because it's gonna spare 500 jobs... not just because it's gonna save 10,000 acres... of the most beautiful land God ever put on this earth... and certainly not just because it's the right thing to do.
- Anladık! Sadede gelin. Bakın, bayanlar ve baylar... sizden bu satışa hayır demenizi rica ediyoruz.
And I got this feeling that it's going to keep nagging me until I just do the right thing and break it off with the daughter.
İçimden bir his doğru olanı yapıp kızdan ayrılmadığım sürece de başımın etini yemeye devam edeceğini söylüyor.
They think it's the right thing to do.
Doğru olduğunu sanıyorlar.
So when the people from the foster home came by, i thought it was the right thing to do.
Dolayısıyla, yetimler yurdu yetkilileri geldiğinde yapılması gereken şeyin bu olduğuna karar verdim.
There are times when you can't wonder whether it's the right or wrong thing to do.
Doğru mu, yanlış mı diye düşünemeyeceğin zamanlar vardır.
You gotta fight when you think it's the right thing to do.
Doğru olduğuna inandığın zaman dövüşmek zorundasın.
It's harder to do the right thing for the right reason than you know.
Doğru olan şeyi doğru nedenle yapmak sanıldığından zordur.
Believe me, if you just come back into the office into the store... it's the best thing for you to do right now to take care of this problem.
İnanın, eğer dükkana dönüp ofise girerseniz... bu, sorunu halletmek için yapacağınız en iyi şey olur.
Now, if you are holding on to some temporal equivalent of that directive, then isn't it possible that you have an occasion here to make an exception, to help me choose, because it's the right thing to do?
Şimdi, eğer o direktifin bir çeşit geçici denkliğine sığınıyorsan, öyleyse buradaki durumu göz önüne alıp, bir istisna yaparak, bana seçmemde yardımcı olabilir misin? Çünkü bu, yapılması en doğru olan şey değil mi?
- It's just the right thing to do.
Doğru olan bu.
It's your bad luck to be born into a family... where people don't always know the right thing to do or say.
İnsanların her zaman doğru şeyi yapmadıkları ya da söylemedikleri bir ailede doğmuş olduğun için şanssızsın.
It's the right thing to do for Martyn and for you.
Martyn ve senin için doğru olan bu.
Because it's the right thing to do.
Çünkü yapılması gereken doğru şey bu.
I want you to do it because it's the right thing to do.
Yapılacak en doğru şey olduğu için yapmanızı istiyorum.
The right thing to do sometimes it's hard to know what that is.
Yapılacak doğru şeyin bazen ne olduğunu kestirmek çok zordur.
At first we questioned Dr Nydom's decision to bring in outside help, but it was the right thing to do.
İlk başta Dr. Nydom'un dışarıdan yardım getirme kararından şüphelenmiştik ama belli ki doğru olan buydu.
It's the right thing to do, Duane.
Doğru olan bu, Duane.
It's the right thing to do.
Doğrusu bu.
It's the only thing to do, if you're right about what's on this car, to reduce the risks.
Yapılacak tek şey buydu, Scully. Eğer o vagondaki şeyin varlığından eminsen,... iskân alanları dışındaki bir patlama, riskleri azaltır.
It's the right thing to do.
Bunu uygun görüyorum.
Sure enough, it appears that taking over this boy's body and getting close to them was the right thing to do.
Bu vücudu ele geçirmem yeterince iyi gözüküyor. Böylece onlara istediğim gibi yaklaşabileceğim.
- It's the right thing to do.
- Böylesi en doğrusu.
- No, it's not the right thing to do.
- Hayır değil.
I don't think it's the right thing for you to do.
Ama bunun doğru olduğunu sanmıyorum.
Because it's the right thing to do.
Neden? Çünkü doğrusu bu.
I think it's the right thing to do, and, uh... it's my responsibility as a father.
Bu yapılacak en doğru şey diye düşünüyorum ve... baba olarak benim sorumluluğum.
Tuvok, are you sure it's the right thing to do?
Tuvok, doğru olanın bu olduğundan emin misin?
It's the right thing to do, and you know it.
Mesele doğru olanı yapmakla ilgili. Bunu biliyorsunuz.
But, clearly, it's the most responsible thing to do right now.
Ama şu anda yapılacak en doğru şey bu.
Because it's the right thing to do.
Çünkü doğru olan bu.
So I start with the sperm, that's the easiest thing to do, it just comes right out of the bottle.
Ben de spermle başladım, yapması en kolay şey oydu, tam olarak şu şişeden geliyor.