It's the same thing translate Turkish
1,742 parallel translation
It's completely shocking, and on the other side you just basically realize that that has actually been the story of the world forever. Sixty years ago in Europe we did the same thing to millions of people in ovens.
Bu şok edici birşey ve diğer yandan şunu farkediyorsunuz ki daima dünyayı ilgilendiren bir hikayeydi.Altmış yıl önce Avrupa'da fırınlarda, aynı şeyi milyonlarca insana yaptık.
It's the same thing.
Aynı şey.
- It's not really the same thing.
Kullanılmış bir klozet alır mıydın?
In my case, it's the same thing.
Aynı şey, benim durumumda da geçerli.
It's not the same thing.
İkisi aynı şey değil.
With Elmer, it's the same thing.
Elmer için ikisi de aynıdır.
In fact, it's so genius that Elle is doing the exact same thing a month earlier.
Zaten o yüzden Elle aynı konuyu bizden bir ay önce işliyor.
We were gonna do the same thing, but it's locked.
Biz de aynı şey için geldik ama kilitliydi.
It's the same thing here.
Burada da aynı şey geçerli.
Is it the same thing Jimmy's guilty of?
Jimmy ile aynı nedenden mi?
A couple of weeks later you're saying the same thing, only this time it's to someone else.
Birkaç hafta sonra aynı şeyi bir başkasına söylüyorsun. Bahanen nedir?
It's is always cold right there, it amounts to the same thing...
Orası kutuplar kadar soğuk çünkü...
It's the same thing
İkisi de aynı şey.
- No, it's not the same thing.
- Hayır, değil.
I know it's the same thing I wished for at my birthday and it's a lot to ask, but...
Doğum günümde de aynı şeyi istediğimin farkındayım ve çok şey istiyorum ama...
It's the same thing.
İkisi aynı şey.
So this guy in the US, it's not the same thing.
Yani Amerikadaki bu adam, aynı şey değil.
It's the same thing.
Öbürüyle aynısı.
So, a parole officer and a personnel officer, that's kind of the same thing, isn't it?
- Şartlı tahliye memuruyla personel subayı aynı şey değil mi?
It's not the same thing, Paul.
Ayni sey degil Paul.
Guys, we keep coming back to the same thing, it's - -
Arkadaslar, sürekli ayni yere dönüyoruz.
It's amazing, because pretty much the same thing happened to me.
inanilmazdi. Çünkü ayni sey asagi yukari benim de basima gelmisti.
It's not the same thing, Gina.
Bu ayni sey degil, Gina.
It's not really the same thing as the first seven years, is it, doctor?
Hayatının ilk yedi yılıyla bir tutulmaz bu değil mi doktor?
Yeah, it's the same thing in the movies, and then... wham!
Evet, filmlerde de aynı şey, ama sonra...
I know it's not the same thing, but...
Aynı şey olmadığını biliyorum ama...
And day or night it's always the same thing.
Ve gece gündüz hep aynı şey.
It's kind of the same thing. Except no one gets sick.
Bu da bir nevi aynı... yalnızca kimsenin midesi bulanmıyor.
Thise sath It's exactly the same thing.
Bu aynı şey değil.
That's the same thing you said about the dodger game, and we made it on the jumbotron.
Geçen gittiğimiz beyzbol maçında da kimse görmez demiştin, dev ekrandan izledi sonra herkes bizi.
There's really nothing to tell, it's the same thing, the woman pours gasoline all over herself, and then lights herself in fire.
Bahsedecek birşey yok. Aynı şey. Bir kadın üzerine benzin döküyor.
It's exactly the same thing, exactly.
Kesinlikle aynı şey. Kesinlikle.
All I know is every time we get in bed, it's the same old thing.
Bütün bildiğim, yatakta her yaptığımız, hep aynı eski şey.
I know now it's not the same thing.
Bunların aynı şeyler olmadıklarını biliyorum artık.
Uh, well, the thing is, uh, I don't know if it's the same with cars, but with houses, when you sell'em, you're obligated to disclose certain things.
Aslında arabalarda da evlerde olduğu gibi mi bilmiyorum ama, satarken herşeyi açıklamak zorundasınız.
But you have a boyfriend. It's the same thing.
Fakat senin de bir erkek arkadaşın var, aynı şey.
The exact same thing, but it's just a little bit off to one side.
Tam olarak aynı şey ama bir tarafı hafif aksak.
Now, if she has the same thing as those men, there's one place she could have gotten it.
Ondaki de o adamlardaki gibiyse bunu kapabileceği tek bir yer var.
He thinks it's a natural thing, because... he would have done the same for me.
Bunun normal bişe olduğunu düşünüyor, çünkü O da benim için aynısını yapardı.
Sexual or mystical? It's not the same thing.
Seksüalite yada mistik. bu ikisi farklı şeyler.
Without the right lubricant, it's the same thing again and again.
Doğru yağı kullanmadıkça tekrar tekrar, aynı sorun.
It's always the same thing.
Hep aynı şey.
let's face it, we all have the same thing on our minds, even nat.
Bizim kafamızda da aynı şeyler var, Nat'in bile.
It's just that whole thing of wanting the same things.
Aynı şeyleri isteme meselesi işte.
It's too bad you can't do the same thing for Chloe.
Aynı şeyi Chloe için de yapamaman çok kötü.
I just don't want anyone to know about it. Marc, that's the same thing.
Saklamıyorum, sadece kimsenin bilmesini istemiyorum.
- It's not the same thing. yes, it is, and it's gonna be okay.
- Aynı şey değil. - Hayır, aynı. Her şey yolunda gidecek.
It's not the same thing.
Aynı şey değil.
And it's been doing the same thing ever since.
Ve her zaman aynı şeyi yapıyor.
It's exactly the same thing!
Bu ikisi aynı şey!
It's the same thing as being dead.
Gerçek dünyaya karışamadığın sürece, o kurnazca planların işlemeyecek. Artık bir ölü sayılabilirsin.
it's the thought that counts 64
it's the weekend 33
it's the first time 44
it's the least i can do 162
it's the truth 602
it's the end of the line 17
it's the end of the world 47
it's the end 70
it's the same 180
it's the future 44
it's the weekend 33
it's the first time 44
it's the least i can do 162
it's the truth 602
it's the end of the line 17
it's the end of the world 47
it's the end 70
it's the same 180
it's the future 44